Karar Metni
MAHKEMESİ : ADLİYE MAHKEMESİ 13. HUKUK DAİRESİ
Taraflar arasında görülen davada Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 19/03/2018 tarih ve 2016/329 E- 2018/273 K. sayılı kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi’nce verilen 15/05/2019 tarih ve 2018/834 E- 2019/734 K. sayılı kararın Yargıtay’ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkillinin anne ve bebek ürünleri konusunda ticari faaliyet gösterdiğini, ilk yerli bebek emziği ve biberon üreticisi olduğunu, davalılardan …’nın müvekkili şirket yetkilisi …’ın akrabası olduğunu, …’nın 06/09/2011 tarihinde işe girip şirketin çeşitli işlerinde görevlendirildiğini ve bir süre sonra şirketin üst kademelerinde görev almaya başladığını, …’nın çalıştığı dönemde müvekkilinin ticari sırlarına, üretim yöntemlerine vakıf olduğunu, …’nın müvekkili şirkette çalışırken iş akdini hiçbir neden yokken 06.07.2012 tarihinde istifa etmek suretiyle sona erdirip daha sonra diğer davalı şirketin kuruluş ve işleyişinde görev alarak çalışmaya başladığını, müvekkilinin imzalanan tek satıcılık sözleşmesine istinaden “mysweetbaby” isimli ürünlerini satma hakkının verildiği ve daha sonra aradaki ticari ilişkiyi bitirdikleri Balam MMC şirketi yetkilisi Maarif Jabrayılov ile Yunus’un davalı şirketi kurduğunu, piyasa araştırması sonrasında Yunus’un müvekkilinin ticari geçmişini kullanarak müşteriler ile iletişime geçtiğinin, müşterilere müvekkilinin fiyatlarının altında teklifler verdiğinin, ticari ilişkilerinde müvekkiline ait ticari sırları kullandığının tespit edildiğini, davalı şirketin yeni kurulan bir şirket olması, dava dışı Balam MMC’nin yetkilisi Maarif Jabrayılov’un anne ve bebek ürünleri konusunda herhangi bir know-how’ının bulunmaması, davalı …’un know-how’ı müvekkilin ticari sırlarını kullanarak davalı şirkete sağlaması sebebiyle dava dışı Balam MMC’nin yetkilisi Maarif Jabrayılov ile birlikte hareket eden davalıların 6102 sayılı TTK’nın 54 ve devamındaki maddelerinde düzenlenen haksız rekabet yasağını ihlal ettiklerini, davalıların müvekkilinin iş mamulleri, faaliyeti ve ticari işletmesi ile iltibaslar meydana getirmeye
-/-
çalışarak haksız rekabette bulunduklarını, davalı şirket adına TPMK nezdinde 2012/43210 numarası ile tescilli “bebeneo” markasının müvekkilinin faaliyet alanı ile aynı alanda belirtilen haksız rekabet eylemler neticesinde kullanmasının müvekkilini zarara uğrattığını, tarafların ticari defterlerinin incelendiğinde davalı şirketin müşteri portföyünün büyük bir bölümünün müvekkilinin eski müşterilerinden oluştuğunun görüleceğini, davalıların haksız rekabet teşkil eden kötü niyetli eylemlerinden dolayı müvekkilinin müşterilerini kaybedip ciddi miktarlarda zarara uğradığını, müvekkilinin her iki davalıya ilgili hususlarda iyi niyetli olarak gerekli uyarılar şifahen yapıp haksız eylemlerine son vermesi hususunu ihtar ettiğini, davalılar haksız rekabet eylemlerini ve kötü niyetli tutumlarını devam ettirdiklerini, ileri sürerek, fazlaya dair talep, dava ve şikâyet hakları saklı kalmak kaydıyla, davalıların hukuka, ticari ahlak ve rekabete aykırı davranışları sebebiyle yol açmış oldukları haksız rekabetin tespiti, önlenmesi ve durdurulmasına, şimdilik 2.000,00 TL maddi tazminat ile 50.000,00 TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek reeskont faizi ile birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı şirket vekili, taraflar arasında aynı hukuki uyuşmazlık ile ilgili Bakırköy 20. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2013/123 E.-2013/85 K. dosyası ile yargılama yapılıp davanın açılmamış sayılmasına karar verildiğini, bu sebeple açılan işbu davanın kesin hüküm sebebi ile reddi gerektiğini, davacının taleplerinin zamanaşımına uğradığını, müvekkili firmanın kurucusu Maarif Jabrayılov’un hekim olup üretilen ürünler ile ilgili olarak bilgi ve görgüsünün davacı firma ile başlayan ilişkisinden çok daha eskiye dayalı olduğunu, davacının ürettiği ürünlerle ilgili olarak davacı sayesinde bilgi sahibi olmadığını, bu nedenle davacının ticari sırlarının elde edildiği iddiasının gerçek olmadığını, müvekkili şirketin Türkiye’de ticari faaliyette bulunmayacağına dair herhangi bir taahhüdünün bulunmadığını, davacının piyasayı tekeline alma amacıyla açtığı davanın kötü niyetli olduğunu, müvekkilinin davacı şirketin müşterileri ile görüşüp onlara mal satma amacı ile hareket etmediğini, diğer davalının 20 yaşlarında, ilkokul mezunu, asgari ücretle hayatını sürdüren, makine operatörü olan ve müvekkili şirkette 10 ay çalışan bir kişi olduğunu, satış sorumlusu ve saha görevlisi olmadığını, makinede çalışan bir kişinin know-how ve şirketin her sırrı ile politikasına sahip olmasının inandırıcı olmadığını, ayrıca davacı şirkette 10 ay sürede çalışan bir kişinin davacının da kabul ettiği üzere teferruatlı ve çok zor bir işi, 48 yıllık bir şirketin sırlarına ulaşması ve öğrenmesinin mümkün olmayacağını, diğer davalının sektördeki en uzun süreli çalışmasının müvekkili şirkette olması sebebiyle tecrübesini davalı şirkette edindiğini, müvekkiline davalı …’un kazandırdığı bir müşteri olmadığını, ayrıca davacının Yunus ile aralarında rekabet yasağına ilişkin bir sözleşmede bulunmadığını, müvekkilinin ürünlerini iç piyasada ecza ve ıtriyat depolarına sattığını, ecza ve ıtriyat depolarının doğrudan müşterileri ile bağlantı kurulmadığını, aslen müşteri kaydırma ve know-how’a yönelme işlemlerinin davacı tarafından gerçekleştirildiğini, davacının iddialarına ilişkin hiçbir delil sunamadığını savunarak, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekili, davalı şirket cevaplarına ek olarak, davalı şirketin kuruluş tarihinin 30/05/2012 olup, müvekkilinin 06/07/2012 tarihinde davacı şirkette işinden ayrıldığını, davalı şirkette ise 04/10/2012 tarihinde çalışmaya başladığını, müvekkilinin davacı şirket yetkilisi …’ın yeğeni olduğunu, müvekkilinin davacı şirkette çalışırken yetkili …’ın kişisel rahatsızlık duyacağı bir takım olaylarına şahit olması sonucunda …’ın müvekkilini yıpratmak amacı ile görev tanımında değişiklik yaptığını, müvekkiline ağır ithamlarda bulunup mobbing yaptığını, müvekkilinin bu durum karşısında daha fazla çalışamadığını, müvekkilinin davacı şirketten alacaklı olduğunu, müvekkili ile davacı arasında herhangi bir rekabet yasağı sözleşmesi de bulunmadığını savunarak, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, bilirkişi tarafından davacı tarafça bildirilen Artan Ghostar Payam Company ve Golden Cale Trade- Marketing unvanlı müşterilere ilişkin yapılan incelemede davacı tarafından ibraz edilen Bakırköy 21. Noterliğinin 21/07/2011 tarihli, 27379 yevmiye numaralı sözleşmede davacının müşterisi olduğunu iddia ettiği Artan Ghostar Payam Company şirketinin kaşe ve imzasının olmadığı, sözleşmenin davacının tek taraflı beyanını içerdiği, davalı yanın ticari defterlerde bu şirket ile 07/03/2016 tarihinde A-229030 seri numaralı fatura ile 234.004,85 TL tutarında satış yaptığı, ancak davacı taraf ile Artan Ghostar Payam Company arasında hiçbir satışın bulunmaması sebebiyle davacının zararının oluşmadığı, davacının müşterisi olduğunu iddia ettiği Golden Cale Trade- Marketing şirketi ile davacının ticari defterlerine göre ticari ilişkinin bulunduğu ancak davalının herhangi bir ticari ilişkisinin bulunmadığı ve Golden Cale Trade- Marketing şirketine düzenlenmiş fatura olmadığı, bu nedenle davalının Golden Cale Trade- Marketing hiçbir ticari ilişkisi bulunmadığından davacının zararın oluşmadığı, davalılardan …’nın davacı şirkette ticari sırlara vakıf olacak pozisyonda çalışıp çalışmadığı, hangi ticari sırları kullanarak davalı şirkete aktardığı ve bu sırların kullanılması nedeniyle davacının zarara uğradığının ispat edilemediği, davacı ile dava dışı Balam MMC şirketi arasındaki ticari ilişkilerinin bozulmasının davalılardan …’dan kaynaklandığına ilişkin delil olmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
Karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesince, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Karar, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurusunun HMK’nın 353/b-1 maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
Kararın Sonucuna ve Tam Künye Bilgilerine Erişin
Kararın sonucunu görmek, tam künye bilgileriyle kopyalamak ve PDF olarak indirmek için abone olun veya bir reklam filmi izleyin...