Karar Metni
MAHKEMESİ : BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 21. HUKUK DAİRESİ
Taraflar arasında görülen davada Konya 1. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 19.07.2017 tarih ve 2014/840 E. – 2017/809 K. sayılı kararın davacılar vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin kabulüne-esastan kabulüne dair …Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi’nce verilen 23.12.2019 tarih ve 2017/1016 E. – 2019/1604 K. sayılı kararın Yargıtay’ca incelenmesi davalı … vekili ile davalı Bank Mellat Merkezi …Şubesi vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacılar vekili, müvekkillerinin dava dışı ATB Limited Şirketinin ortakları olduklarını, davalılardan …’nın şirketin müdürü olduğunu, müvekkillerinin ortağı olduğu şirket lehine 759.000,00 TL tutarlı akreditifin davalılardan … tarafından vadesinden önce davalı Bank Mellat …Şubesi’nden tahsil edilmesi nedeniyle banka tarafından iskonto yapıldığını, yapılan iskonto bedelinin şirketin zararı olduğunu, davalı … Arıca’nın çift imza ile bu işlemi yapabileceğini, bu nedenle davalı Bank Mellat’ın çalışanlarının gerekli özeni göstermemesi nedeniyle zarardan sorumlu olduğunu, diğer davalı bankanın da aynı nedenlerle zarardan sorumlu olduğunu ileri sürerek fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydı ile şimdilik 94.665,00 TL tutarındaki bedelin dava dışı ATB Şirketine ödenmesine, davalı … Arıca’nın temsil yetkisinin kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir.
Davalı Bank Mellat vekili, ihracatın gerçekleştirilmesi ve vadeden önce tahsilatın yapılması nedeniyle iskontolu ödemenin yapıldığını, müvekkili bankaya verilen imza sirkülerine göre de davalı müdürün işlemleri yapmaya tek başına yetkili olduğunu savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
-/-
Davalı … Arıca vekili, yapılan ihracat bedelinin diğer ortakların sözlü talimatı ile çekildiğini savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı … vekili, iddia edilen zarar ile müvekkili banka arasında illiyet bağının bulunmadığını savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İlk Derece Mahkemesince, davalı şirket müdürün tek imza ile dava dışı şirketi temsil ve ilzam ettiği, 27.04.2011 tarihli ortaklar kurulu kararı ile şirket müdürünün belirli konulardaki işlemleri için diğer ortakların imzasının da gerekli olduğuna sınırlama getirildiği, bu sınırlamalar ticaret sicilinde tescil edilmiş olsa dahi e TTK 371 maddesi uyarınca üçüncü kişilere karşı ileri sürülemeyeceği, bu hususun ileri sürülebilmesi için üçüncü kişi tarafından bu husususun bilindiğinin ispat edilmesi gerektiği, dosya kapsamında davalı bankaların bu sınırlamayı bildiğine dair bilgi belgenin bulunmadığı, şirketin sermaye yapısının güçlü olmaması nedeniyle vadeden önce akreditifin bozdurulmasında şirket müdürünün kusurlu olmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
Karara karşı davacılar vekillerince istinaf isteminde bulunulmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesince, alınan mali rapora göre şirketin mali bakımdan akreditifin vadesinden önce bozdurulmasına ihtiyacı olmadığı,, İlk Derece Mahkemesince alınan raporda aksine tespit yapılmış ise de raporlar arasındaki farkın dava dışı şirketin ortaklara borçlarından kaynaklandığı, ortaklara olan borcun erken bozdurmayı haklı kılmayacağı zira ortakların alacakları en tüm borçların ifasından sonra istenebilir olacağı, erken bozdurma nedeniyle oluşan şirket zarardan müdürün sorumlu olacağı, erken bozdurma tarihinden evvel alınan müdürün yetkisini sınırlayan ortaklar kurulu kararının 05.05.2011 tarihinde ticaret sicilinde tescil ve ilan edildiği, e TTK’nin 38. ve 39. maddeleri uyarınca ilan edilen hususların üçüncü kişilere karşı hüküm doğuracağı, yine çift imza ile sınırlama getirildiğine göre sınırlamanın da geçerli olacağı, bu durumda davalı Bank Mellat’ın sınırlamayı gözetmesi gerektiği, gözetmemesi nedeniyle oluşan zarardan sorumlu olduğu, diğer davalı bankanın erken bozdurma işleminde bir dahlinin olmaması nedeniyle bir sorumluluğunun bulunmadığı, şirket müdürünün çift imza ile sınırlamayı bilmesine rağmen tek imza ile şirketin zarara uğratması karşısında yetkisini kötüye kullandığının kabulü gerektiği, bu halde müdürlükten azline karar vermek gerektiği gerekçesi ile davacılar vekilinin istinaf kısmen kabulüne, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, davalı … hakkındaki davanın reddine, davalılar Bank Mellat ve …’ya yönelik davanın kabulüne, 94.665,00 TL’nin davalılar Bank Mellat ve …’dan tahsiline ve dava dışı ATB Şirketi’ne verilmesine, davalı … Arıca’nın müdürlük görevinden azline karar verilmiştir.
Kararı, davalı Bank Mellat vekili ve davalı … Arıca vekili temyiz etmiştir.
1- İlk Derece Mahkemesince verilen karara yönelik olarak yapılan istinaf başvurusu üzerine HMK’nın 355 vd. maddeleri kapsamında yöntemince yapılan inceleme sonucunda Bölge Adliye Mahkemesince esastan verilen nihai kararda, aşağıda belirtilen hususlar dışında dosya kapsamına göre saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kurallarına aykırı bir yön olmamasına göre davalı … Arıca vekilinin aşağıdaki (2) numaralı bendin kapsamı dışındaki sair temyiz itirazları yerinde değildir.
2- Dava, davalı şirket müdürünün yetkisini aşarak dava dışı şirket lehine verilen akreditifin vadesinden önce bozdurulmasından kaynaklanan şirket zararının dava dışı şirkete ödenmesi istemine ilişkindir. İlk Derece Mahkemesince alınan ek bilirkişi raporunda, dava dışı şirketin, akreditifin vadesinden önce bozdurulma tarihinde, ortaklarına 600.664,00 TL borçlu olduğunun ve kasada bu miktarı ödemeye yeterli miktarın bulunmadığı tespit edilmiş, İlk Derece Mahkemesince de işbu rapor hükme esas alınarak akreditifin bozdurulmasının ekonomik olarak gerekli olması nedeniyle şirketin zararının bulunmadığından bahisle yukarıda yazılı şekilde karar verilmiştir. Davacılar vekilince yapılan istinaf başvurusu üzerine Bölge Adliye Mahkemesince akreditifin vadesinden önce bozdurulmasının gerekli olup olmadığı hususunda şirketin mali durumuna ilişkin yeni rapor aldırılmış, alınan bilirkişi raporunda akreditifin bozdurulması tarihinde dava dışı şirketin ortaklara borcu dışında başkaca bir borcu bulunmadığı, bu anlamda ortaklar cari hesabında davalı ortak ve müdür olan …’ya 250.644,00 TL, borçlu olduğu, davacı ortak Arshia AŞ’ye ise 350.000,00 TL borçlu olduğu, akreditifin vadesinden önce bozdurulmasından sonra adı geçenlere muhtelif tarihlerde ödeme yapılarak hesapların kapatıldığı saptanmıştır. Bölge Adliye Mahkemesince işbu rapor benimsenerek ortaklara olan borcun akreditifin vadesinden önce bozdurulmasını gerektirecek bir borç olmadığı, bu durumda davalı Bank Mellat tarafından tahsil edilen iskonto tutarının şirket zararı olarak kabul edilmesi gerektiği gerekçesiyle yukarıda yazılı şekilde karar verilmiştir. Ancak, somut olayda olduğu gibi, bir sermaye şirketinin ortaklarına olan vadesi gelmiş borçlarını ödemiş olması, kural olarak, zarar doğuran bir eylem olarak nitelendirilemeyeceği gibi şirketin başkaca borcunun bulunmadığı da saptandığına göre, borçlar arasında öncelik-sonralık değerlendirmesi yapılmasını gerektirir bir hal olmadığı da anlaşılmaktadır. Öte yandan, şirketin vadesi gelmiş borçlarının ödenmesi bakımından alacaklının kim olduğu gözetilerek bir işleme tabi tutulabilmesi de kurumsal şirket yönetiminin tercihleri arasında bulunamaz. Bu anlamda, Bölge Adliye Mahkemesince benimsenen raporda, bilirkişilerin, şirketin ortaklarına olan borçlarını ödemesi olgusuna yaklaşımı kabul edilebilir bir yöntem değildir. Şirketin vadesi gelmiş borçları ise, şirketin temerrüde düşmesini önlemek maksadıyla, şirketin elinde üzerinde her an tasarruf edilebilecek likidite olmaması yahut şirket faaliyeti ile kısa dönemde elde edilecek bir hasıla ihtimalinin bulunmaması halinde ancak dışardan kredi temin edilmesi veya elde vadeli bir senet yahut buna benzer nitelikte alacak doğuran bir belgenin varlığı halinde, bu senedin yahut belgenin vadesinden önce çeşitli piyasa enstrümanları kullanılmak suretiyle likide dönüştürülmesi ile elde olunan para ile ödenebilir. Bu gibi hallerde, şirket yöneticilerinin seçenekler arasında şirketin lehine olan hangisi ise o yola giderek temin ettiği likidite ile borçlarını ödemesi halinde kendilerine bir sorumluluk yüklenmesi mümkün değildir. Bir başka söyleyişle, yöneticinin, likiditesi bulunmayan şirkete en az maliyetle temin etmiş olduğu para ile vadesi gelen borçları ödemiş olması halinde, bu yöntemin ekonomik ve şirket yönetiminin gerektirdiği bir karar olarak kabul edilmesi, bu durumda ise bir zarar ve sorumluluğun söz konusu olmaması gerekir. Davalı şirket müdürünün, ortaklar kurulu kararına aykırı bir işlem tesis etmesi, diğer ortakların kendisine karşı olan emniyet ve güvenini sarsıcı ve bu nedenle de şirket müdürlüğünden azlini gerektirse dahi, TBK’nın 74/2. maddesi de gözönünde bulundurulduğunda yapılan işlemle şirkete verilmiş bir zarar bulunmadığı takdirde müdürün tazmin sorumluluğundan söz edilemez.
Hal böyle olmakla, mahkemece yapılacak iş, şirketin ortaklarına olan borçlarının muaccel olup olmadığını belirleyerek muaccel bir borcun varlığının saptanması halinde, söz konusu borcun ödenmesi için tercih edilen yöntem dışında başkaca yöntemlerle şirkete para girişi sağlanıp sağlanamayacağının belirlenmesi, kredi alma vs. gibi yöntemlerle para girişinin sağlanabileceğinin saptanması halinde, borcun ödenmesi için gereken meblağın şirkete olan maliyetinin hesaplanması, saptanacak bu maliyet ile davalı … tarafından gerçekleştirilen yöntemle para girişi sağlanmış olmasının şirkete olan maliyeti ile karşılaştırılması ve burada yapılacak hesaplama sonucuna göre davalı yönetici hakkındaki tazminat istemiyle ilgili bir karar verilmesinden ibarettir. Şu halde, açıklanan hususlara açıklık getirmeyen yetersiz bilirkişi raporu benimsenmek suretiyle davalı yönetici … hakkında yazılı şekilde tazminat kararı verilmiş olması doğru olmamış, hükmün bu yönden mümeyyiz davalı … Arıca yararına bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
3- Davalı Bank Mellat vekilinin temyiz itirazlarına gelince, Bölge Adliye Mahkemesince, dava dışı limited şirketin ortaklar kurulunun 27.04.2011 tarihinde şirketin bankalarla olan işlemlerinin çift imza ile yapılacağına ilişkin olarak aldığı kararın Ticaret Sicil Gazetesi’nde 05.05.2011 tarihinde yayınlandığı, zaman itibariyle uygulanması gereken 6762 sayılı TTK’nin 38. ve 39. maddeleri uyarınca davalı Bank Mellat’ın çift imza ile işlemin yapılması gerektiğini bilmesi ve bu hususu gözetmesi gerektiğinden bahisle anılan davalı bankanın da dava dışı şirketin zararından sorumlu olduğuna karar verilmiştir. Ancak, her ne kadar dava konusu işlem çift imza ile yapılması gereken bir işlem niteliğinde ise de, limited şirketlerde temsil yetkisi 6762 sayılı Kanun’un 540 ve 541. maddeleri uyarınca şirket müdür yahut müdürlerine aittir. Davadışı limited şirket ortaklar kurulu tarafından alınan ve tescil-ilan edilen 27.4.2011 tarihli karar ise, şirketi tek başına temsil etmeye yetkili davalı müdür yanında yeni bir müdür atanması ve şirketin, müdürlerin müştereken atacağı imza ile temsiline ilişkin bir karar niteliğinde değildir. Bu anlamda, anılan kararın 6762 sayılı Kanun’un 542. maddesi atfıyla uygulanması gereken aynı kanunun 321/2. maddesinin ikinci cümlesinde belirtilen şekliyle üçüncü kişiler bakımından da muteber bir karar olmadığı, bu kararın aynı maddenin birinci cümlesi uyarınca hüsnüniyet sahibi üçüncü kişilere karşı bir hüküm ifade etmeyeceği açıktır. Somut olayda, akreditif işlemi için davalı Bank Mellat’a 13.05.2010 tarihli imza sirkülerinin verildiği ve akreditife ilişkin tüm işlemlerin bu imza sirkülerine istinaden yapıldığı anlaşılmakta olup işlemin çift imza ile yapılabileceğine dair davadışı şirket yahut davalı şirket müdürü tarafından bankaya bir bildirim de yapılmadığına, yapılan işlem sonucu elde olunan hasılanın öncelikle şirket hesabına aktarıldığının anlaşılmasına göre aksi ispatlanamadığından hüsnüniyetli addedilmesi gereken davalı Bank Mellat’ın akreditifin bozdurulması işleminden ötürü sorumlu tutulması doğru değildir. Şu halde davalı Bank Mellat yönünden davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, hükmün davalı Bank Mellat yararına bozulmasına karar verilmesi gerekmiştir.
Kararın Sonucuna ve Tam Künye Bilgilerine Erişin
Kararın sonucunu görmek, tam künye bilgileriyle kopyalamak ve PDF olarak indirmek için abone olun veya bir reklam filmi izleyin...