MahkemeYargıtay 11. Hukuk Dairesi
Esas No 2021 / ****
Karar No 2021 / ****
Karar Tarihi **.12.2021
Karşı OyYok

Karar Metni

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

TÜRK MİLLETİ ADINA

Taraflar arasında görülen davada Gaziantep 3. Asliye Hukuk Mahkemesi’nce verilen 30.04.2013 tarih ve 2012/884 E. – 2013/290 K. sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, bazı noksanlıkların ikmali için mahalline gönderilen dosyanın eksikliklerin giderilmesinden sonra gönderildiği anlaşılmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, davalının müvekkili bankanın Şirehanı şubesinden kullanmış olduğu kredi nedeni ile 13,426,60.TL kredi vs. borcunun bulunduğunu, borcun süresinde ödenmemesi nedeni ile davalı aleyhine takip başlattıklarını, davalının itirazı nedeni ile takibin durdurulduğunu, itirazın yerinde olmadığını ileri sürerek itirazının iptaline, takibin devamına ve meblağa % 40’dan aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesini dava ve talep etmiştir.
Davalı yanıt vermemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, davalının takibe itirazına ilişkin somut bir kanıt sunamadığı gerekçesiyle davanın kabulü ile; itirazın iptaline, asıl alacak üzerinden % 20 icra inkar tazminatının uygulanmasına karar verilmiştir.
Kararı davalı vekili temyiz etmiştir.
1-Dava, kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacağa dayalı icra takibine itirazın iptali istemine ilişkin olup mahkemece davanın kabulüne karar verilmiştir.
T.C. Anayasasının “Hak Arama Hürriyeti” başlıklı 36. maddesi “Herkes meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir” hükmünü içermektedir.
7201 sayılı Tebligat Yasa’nın 10/1. maddesinde, tebligatın tebliğ yapılacak şahsa bilinen en son adresinde yapılacağı, 10/2. maddesinde de bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması halinde muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresinin, bilinen en son adresi olarak kabul edileceği ve tebligatın buraya yapılacağı düzenlenmiş, Yönetmeliğin 16/2. maddesinde de benzer düzenlemeye yer verilmiştir.
TK’nın 10. maddesinde ifade edilen bilinen en son adres, İçişleri Bakanlığı nezdinde tutulan adrese dayalı merkezi nüfus kayıt sistemindeki (MERNİS) adres olabileceği gibi başka bir adreste olabilir. Her iki durumda da muhatabın bilinen en son adresine normal tebligat (TK m.10) çıkarılması gerekir. Bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması halinde, Yönetmeliğin 79/2. maddesine uygun bir meşruhatda bulunularak TK’nın maddesine göre tebliğ işlemlerini tamamlandıktan sonra muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi bilinen en son adres olarak kabul edilmekte ve TK’nın 21/2. maddesine göre tebligatın buraya yapılması gerekmektedir.
Dosya içinde yer alan tebligat parçalarında davalının bildirilen ”… Şahinbey/GAZİANTEP” adresine tebligat çıkarıldığı, tebligatın “D1 muhatabı tanımadığı, isim ve imzadan imtina edildiğinden evrak mercine iade” şerhi ile döndüğü, mahkemece davaya devam edip karar verdiği ve çıkarılan gerekçeli karar tebligat parçasının da bila döndüğü, ancak; aynı adrese TK 21/2. maddesine aykırı olarak gerekçeli kararı tebliğ ettiği anlaşılmaktadır. 7201 sayılı Tebligat Kanunu 10. madde hükümü gereğince, davalıya tebligat çıkartılması, ulaşılamaması halinde aynı Kanunun 21/2. madde uyarınca mernis adresine tebligat yapılması gerekmektedir. Mahkemece davalıya dava dilekçeside dahil olmak üzere yapılan tebligatların, tüm bu silsile tamamlanmadan ve ayrıca tebligatında yapılmaması nedeniyle gerekçeli kararı yukarıda açıklanan yasa ve yönetmelik hükümlerine göre açıkça aykırı olmuştur. Bu durumda, usulsüz tebligat nedeniyle yargılama, davalının Anayasa ile güvence altına alınmış olan savunma hakkı (AY.md. 36) kısıtlanmış olduğundan bozulmasını gerektirmiştir.
2-Bozma sebep ve şekline göre, davalı vekilinin sair temyiz istemlerinin incelenmesine şimdilik gerek olmadığına karar verilmiştir.

Kararın Sonucuna ve Tam Künye Bilgilerine Erişin

Kararın sonucunu görmek, tam künye bilgileriyle kopyalamak ve PDF olarak indirmek için abone olun veya bir reklam filmi izleyin...