Karar Metni
MAHKEMESİ : BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ
Taraflar arasında görülen davada Ankara 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 07.06.2018 tarih ve 2016/151 E- 2018/192 K. sayılı kararın davalılar vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi’nce verilen 30.01.2020 tarih ve 2018/1892 E- 2020/110 K. sayılı kararın Yargıtay’ca incelenmesi davalılar vekilleri tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, 6100 sayılı Kanun’un 369. maddesi gereğince miktar veya değer söz konusu olmaksızın duruşmalı olarak incelenmesi gereken dava ve işlerin dışında bulunduğundan duruşma isteğinin reddiyle dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili; müvekkili …’nun diğer davacı şirketin %50 ortaklarından biri ve yönetim kurulu üyesi olduğunu, şirketi temsilen tek başına imza yetkisinin bulunduğunu, müvekkili şirketin ilk kez 1992 yılında tescil ettirdiği “KESKİN” ve “KESKİNOĞLU” esas unsurlu markaların sahibi olduğunu, “KESKİNOĞLU” ibaresinin müvekkili firmanın tescilli ticaret unvanının da ayırt edici unsuru bulunduğunu, etkin ve yoğun ticari faaliyetler neticesinde müvekkili markalarının tanınmış hale geldiğini, davalı gerçek kişinin müvekkili şirketin ortaklarından …’nun oğlu olduğunu ve aynı zamanda müvekkili şirkette yönetim kurulu üyesi ve Keskinoğlu Şirketler Grubu’nun pazarlama koordinatörü görevlerinde bulunduğunu, davalının 2014/80453 sayılı “KESKİN AGRO” markasının 29. sınıfta tescili için yaptığı başvuruya müvekkillerinin itirazının davalı TPMK’nın 08.02.2016 tarih ve 2016-M-1396 nolu YİDK kararı ile nihai olarak reddedildiğini, taraf markalarının 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesi uyarınca benzer olduğunu, marka başvurusu kapsamında bulunan emtiaların müvekkili markalarının tescilli ürünleri ile birebir aynı olduğunu, davalının kötüniyetli olarak başvuruda bulunduğunu, davaya konu YİDK kararının 556 sayılı KHK’nın 8/4 ve 8/5. maddesi hükmü uyarınca da iptalinin gerektiğini ileri sürerek davalı TPMK YİDK kararının iptaline ve davalı markasının hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı Türk Patent ve Marka Kurumu vekili, davanın reddini istemiştir.
Diğer davalı … vekili, yayın kararına karşı yapılan itirazların geçerli olmadığını, davacı şirket adına münferiden imzaya yetkili yönetim kurulu başkanı … tarafından TPMK’ye sunulan yazılı bildirimle yayına itiraz işlemi dilekçesinin geri çekildiğinin ve itirazdan feragat edildiğinin bildirildiğini, “KESKİN AGRO” markasında yer alan “KESKİN” ibaresinin müvekkilinin adı olduğunu, davacı yanın kötü niyet iddiasının soyut ve mesnetsiz bulunduğunu, müvekkili markası ile davacı şirket markaları arasında KHK’nın 8/1-b anlamında hiçbir benzerlik bulunmadığını, KHK’nın 8/4 maddesi hükmü gerekçe gösterilerek yapılan itirazın da hukuki dayanaktan ve ispattan yoksun olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
İlk derece mahkemesince, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve dosya kapsamına göre; davacı … yönünden itirazında dayanılan markaların diğer davacı tüzel kişi adına tescilli olması nedeniyle kendi adına bizzat yapılan itirazın geçerli olmadığı, “KESKİN AGRO” ibareli davalı marka başvurusu ile “KESKİNOĞLU” ibareli davacı şirket markaları arasında 29. sınıfta yer alan tüm mallar yönünden 556 sayılı KHK’nın 8/1-b bendi anlamında benzerlik ve karıştırma ihtimalinin bulunduğu, davacı şirketin “KESKİNOĞLU” ibareli markasının tanınmış marka olduğu ve tanınmışlığın iltibası arttırdığı, davacının “KESKİN AGRO” ibareli marka başvurusu karşısında ticaret unvanından kaynaklı üstün ve öncelikli bir hakkının bulunduğu, dava konusu başvurunun kötüniyetle yapıldığı gerekçesiyle davacı … yönünden davanın reddine, diğer davacı şirket yönünden davanın kabulü ile TPMK YİDK’in 08.02.2016 tarih 2016-M-1396 sayılı kararının iptaline, davalı adına tescilli 2014/80453 sayılı “KESKİNAGRO” ibareli markanın tescilli olduğu 29. sınıf tüm alt gruplar yönünden hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine karar verilmiştir.
Karara karşı davalılar vekilleri tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesi’nce; halen davacı şirketin yetkili temsilcilerinden biri olan davalı …’in, “KESKİN AGRO” ibareli marka tescil başvurusuyla davacı şirketin “KESKİNOĞLU” ibareli tescilli markaları arasında biçim, düzenleme ve tertip tarzı itibariyle görsel ve sesçil olarak, ortalama tüketicileri iltibasa düşürecek derecede bir benzerliğin bulunduğu ve taraf markaları arasında hem ibareler hem de mallar yönünden 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesi anlamında iltibasın olduğu, hem davalının dava konusu başvurusunun hem de davacı şirket adına başvuruya itirazın, yine davacı şirket adına yönetim kurulu başkanı olan davalının babası … tarafından geri çekilmesi işleminin davacı şirketi zarara uğratmak amacıyla ve kötüniyetle yapıldığı, ayrıca davacı şirket adına YİDK’e yapılan itirazın geri çekilmesi işleminin TTK.’nın 393/1. maddesi kapsamında geçerli bir işlem olmadığı, davalı …’in marka başvurularını devraldığı Depa firması ile davacı şirket arasındaki benzer bir uyuşmazlıkta, Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin davacı şirket adına (anılan davada davalı) yönetim kurulu başkanı … tarafından temyiz aşamasında verilen davayı kabul beyanını sonuca etkili görmeyen 09.12.2019 tarih ve 2019/995 E.- 7953 K. sayılı kararının da bu yönde olduğu gerekçesiyle davalılar vekillerinin istinaf başvurularının HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.
Kararı, davalılar vekilleri temyiz etmiştir.
Dava, davalının marka başvurusuna davacıların yaptığı itirazın reddine dair TPMK YİDK kararının iptali ile tescili halinde markanın hükümsüzlüğü talebidir.
İlk Derece Mahkemesince, davalı tarafça yapılan marka başvurusunun davacı şirketin markalarına iltibasa neden olacak derecede benzer olduğu, davalının davacı şirketin yönetim kurulu başkanı olan …’nun oğlu olduğu ve davalının da münferiden imza ile davacı şirketi temsil ve ilzama yetkili yönetim kurulu üyesi olduğu, davalının marka başvurusuna davacı şirketin yönetim kurulu başkan yardımcısı … tarafından itiraz edildiği, bu itirazın davalının babası olan davacı şirketin yönetim kurulu başkanı … tarafından geri çekildiği, bu şekilde davacı şirket adına birçok defa itiraz edilip itirazın geri çekilmesi için dilekçeler verildiği, davalı TPMK tarafından yöneticilerin görevlerini ifa ederken özenli ve şirket menfaatlerini gözeterek ifa etmesi gerektiğinden bahisle şirket adına itirazın bulunduğunun kabulü
ile başvuru ile itiraza gerekçe markalar arasında iltibasa yol açacak düzeyde benzerlik bulunmadığı gerekçesiyle itirazın reddine karar verildiği, 6102 sayılı TTK’nın 369. maddesi uyarınca yönetim kurulu üyeleri ve yönetimle görevli üçüncü kişilerin görevlerini tedbirli bir yöneticinin özeniyle yerine getirmek ve şirketin menfaatlerini dürüstlük kurallarına uyarak gözetmek yükümlülüğü altında olduğu, iltibas gerekçeli itirazın şirketin menfaatleri doğrultusunda yapıldığı, şirket adına geçerli şekilde itiraz edildiğinin kabulü gerektiğinden bahisle davanın kabulüne karar verilmiş, davalılar vekilinin istinaf istemi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince istinaf isteminin esastan reddine karar verilmiştir. Kararı, davalı … vekili temyiz etmiş ise de dosyanın yapılan ilk incelemesinde, davacı şirketin yönetim kurulu başkanı … tarafından davadan feragat edildiğine dair 27.06.2019 havale tarihli dilekçe verilmiştir.
Dava dosyasındaki ticaret sicil kayıtları incelendiğinde … ve …’nun davacı şirketi münferiden temsil ve ilzama yetkili müdürler olduğu anlaşılmaktadır. Bununla birlikte davalı marka başvurusuna TPMK nezdinde şirket adına temsile yetkili müdürlerden … tarafından itiraz edildiği, şirket adına temsile yetkili müdürlerden … tarafından ise itirazların geri çekilmesine dair dilekçeler verildiği, yine istinaf aşamasında temsile yetkili müdür … tarafından davadan, istinaf ve temyiz taleplerinden feragata dair dilekçe verildiği anlaşılmıştır.
Davacı şirket adına bir müdürün iradesiyle şirketin malvarlığının korunması amacıyla TPMK nezdinde itiraz edilip, açılan davada davanın kabulüne karar verilmesi istenilmiş iken diğer müdürce TPMK nezdinde itirazın geri çekilmesine dair dilekçeler verilmiş ve davanın reddi istenilmiştir.
Böylece davacı şirketi tek başına temsile yetkili müdürler arasında davanın sürdürülüp sürdürülmemesi konusunda görüş ayrılığı oluşmuş bulunmaktadır. Mahkemece, davalının, davacı şirketin yönetim kurulu başkanının oğlu olduğu ve her iki müdür arasında bu dava nedeniyle görüş ayrılığı bulunduğu ayrıca davalının da davacı şirketi münferiden imza ile temsile yetkili yönetim kurulu üyesi olduğu ve bu nedenle taraflar arasında menfaat çatışması olduğu nazara alınarak davacı şirketi münhasıran bu davada temsil etmek üzere bir temsil kayyumu atanması ve kayyumun davadan feragata dair verilen dilekçeye karşı beyanına göre bir değerlendirme ile karar verilmesi gerektiğinden hükmün bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
2- Bozma sebep ve şekline göre davalılar vekillerinin tüm temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir.
Kararın Sonucuna ve Tam Künye Bilgilerine Erişin
Kararın sonucunu görmek, tam künye bilgileriyle kopyalamak ve PDF olarak indirmek için abone olun veya bir reklam filmi izleyin...