Karar Metni
MAHKEMESİ : BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ
Taraflar arasında görülen davada Ankara 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 28.06.2018 tarih ve 2017/166 E- 2018/225 K. sayılı kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi’nce verilen 05.03.2020 tarih ve 2018/2089 E- 2020/325 K. sayılı kararın Yargıtay’ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili; davalı şirketin 2016/05669 sayılı “TORKU MİLLİ YOĞURT” ibareli marka başvurusunun, tüketiciler nezdinde davalının Türkiye’nin milli yoğurt üreticisi olduğu veya davalı tarafından üretilen yoğurtların Türkiye’nin milli yoğurtları olduğu kanısını uyandıracağı ve bunun tüketiciler için yanıltıcı olacağını, “milli” ve “yoğurt” kelimelerinin ticarette herkes tarafından kullanılabileceğinden kimsenin tekeline bırakılamayacağı, markada yer alan “torku” kelimesinin ise markayı ayırt edici hale getiremediği dolayısıyla bu ibarenin marka olarak tescil edilemeyeceğini, dava konusu marka başvurusunun haksız rekabete neden olacağından davalı tarafın kötüniyetli olduğunu ileri sürerek 15.03.2017 tarih ve 2017-M-1706 sayılı YİDK kararın iptaline, marka başvurusunun tescili halinde hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı şirket vekili, müvekkili tarafından yapılan marka başvurusunun bir bütün olarak algılanması gerektiğini, markanın esaslı ve ayırt edici unsurunun “Torku” kelimesi olduğunu, “milli” ve “yoğurt” kelimelerinin ise tamamlayıcı unsur olarak yer aldığını, haksız rekabete yol açmadığını, “milli” ve “yoğurt” kelimelerinin herkes tarafmdan kullanılabilecek olmasının tescil engeli oluşturmadığını, “torku” markasının tanınmış marka olduğunu ve seri markaları bulunduğunu, marka başvurusunun kötüniyetli olmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
Davalı … vekili, müvekkili kurum kararının usul ve yasaya uygun bulunduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
İlk derece mahkemesince, iddia, savunma ve dosya kapsamına göre; dava konusu başvuru markasının 556 sayılı KHK’nın 5. maddesi anlamında “marka” olabilecek işaretlerden olduğu, dava konusu başvuruda KHK’nın 7/1-c ve 7/1-f maddeleri anlamında tescil engelinin bulunmadığı, YİDK kararının bu yönü ile yerinde olduğu, hükümsüzlük şartlarının mevcut olmadığı, davalı markasının 556 sayılı KHK’nın 8/4 bendi anlamında tanınmış marka olduğunun ispatlanamadığı ve marka başvurusunun kötüniyetli olmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
Karara karşı davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesi’nce; davalı şirketin “torku milli yoğurt” ibareli marka başvurusunun 556 sayılı KHK’nın 5. maddesi anlamında “marka” olabilecek işaretlerden olduğu, 556 sayılı KHK’nın 7/1-c ve 7/1-f maddeleri anlamında tescil engelinin bulunmadığı gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Dava, davalının marka tescil başvurusuna davacının 556 sayılı KHK.’nın 7/1-c, 7/1-f ve 35. maddeleri kapsamında yaptığı itirazın reddine dair TPMK YİDK kararının iptali ile tescili halinde markanın hükümsüzlüğü istemlerine ilişkin olup, Mahkemece davalının 2016/05669 sayılı “TORKU MİLLİ YOĞURT” ibareli başvuru markasının 556 sayılı KHK’nın 5. maddesi kapsamında marka olabilecek işaretlerden olduğu ve 7/1-c ve 7/1-f maddeleri kapsamında tescil engelinin bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, bölge adliye mahkemesince de aynı gerekçelerle davacının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Olaya uygulanacak mülga 556 sayılı KHK m. 7/1-c hükmü ile “ticaret alanında cins, çeşit, vasıf, kalite, miktar, amaç, değer, coğrafi kaynak belirten veya malların üretildiği, hizmetlerin yapıldığı zamanı gösteren veya malların ve hizmetlerin diğer karakteristik özelliklerini belirten işaret ve adlandırmaları münhasıran veya esas unsur olarak içeren markalar.” m. 7/1- f hükmü ile de, yer alan, “mal veya hizmetin niteliği, kalitesi veya üretim yeri, coğrafi kaynağı gibi konularda halkı yanıltacak markalar,” mutlak tescil engelleri arasında kabul edilmiştir. 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun 5. maddesinin (c) ve (f) fıkralarında da aynı düzenlemeye yer verilmiştir. Somut olayda davalının başvuru markasının asıl unsuru “TORKU” ibaresi olmakla birlikte, bu ibareye eklenen “milli yoğurt” ibaresinin başvuru kapsamında bulunan ürünlerin Türkiye’de üretilen milli ve yerli üretim olduğu hususu ile bu ürünlerin sadece davalı tarafından üretildiği yönünde halkı yanıltıcı nitelik taşıdığı görülmektedir. Yanıltıcı işaretlerin ise hem KHK m. 7/1-c ve 7/1-f hükümleri hem de SMK 5/c-f hükümleri uyarınca esas veya tali unsur ayrımı yapılmaksızın marka olarak tescili mümkün olamayacağı gözetilerek bir karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile davanın reddine karar verilmesi doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir.
Kararın Sonucuna ve Tam Künye Bilgilerine Erişin
Kararın sonucunu görmek, tam künye bilgileriyle kopyalamak ve PDF olarak indirmek için abone olun veya bir reklam filmi izleyin...