Karar Metni
MAHKEMESİ : BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 16. HUKUK DAİRESİ
Taraflar arasında görülen davada İstanbul Anadolu 2. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 20.04.2017 tarih ve 2014/123 E. – 2017/95 K. sayılı kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin kısmen kabulüne-kısmen reddine dair İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi’nce verilen 20.02.2020 tarih ve 2017/4110 E. – 2020/393 K. sayılı kararın Yargıtay’ca incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkilinin tanınmış “ANN TAYLOR” markasının bulunduğunu, dünya çapında 90 ülkede “ANN TAYLOR” markasının tescilli olduğunu, Türkiye’de de 2006/14144 sayılı “ANN TAYLOR” ibareli 25. sınıf emtiayı kapsayan markasının bulunduğunu, davalı şirketin 2008/16273 ve 2010/53736 sayılı “ANN TAYLOR” ibareli markaları kendi adına tescil ettirdiğini, müvekkiline ait markalar ile davalı markaları arasında karıştırılma ihtimali bulunduğunu, müvekkilinin anılan markanın gerçek hak sahibi olduğunu, ayrıca müvekkili markasının tanınmış marka olduğunu, “ANN TAYLOR” ibaresinde yer alan “ANN” kelimesinin müvekkil şirketin ticaret unvanının kök unsuru olduğunu, davalı şirketin markalarını kötüniyetli olarak tescil ettirdiğini, bu sebeplerle davalıya ait 2008/16273 ve 2010/53736 sayılı “ANN TAYLOR” ibareli markaların hükümsüzlüğüne, fazlaya ilişkin hakları saklı tutulmak kaydıyla 10.000,00 TL manevi tazminatın ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili, sessiz kalma nedeniyle hak kaybının oluştuğunu zira 98/017587 ve 99/015983 sayılı “ANN TAYLOR” markalarının Meridyen Saat firması adına tescilli iken ve henüz bu markalar müddet olmadan bu markaların serisi niteliğinde 2008/16273 sayılı dava konusu marka için başvuruda bulunduğunu, daha sonrasında başvurusu yapılan markanın müvekkiline devredildiğini, müvekkilince de devralınan markanın serisi niteliğinde diğer marka için başvuruda bulunulduğunu, dolayısıyla iki marka bakımından da 15 yıllık bir kullanımın bulunduğunu, dava konusu markaların tescil edildiğini ve müvekkiline de bu firma tarafından devredildiğini, davacı markalarının da tanınmış marka olmadığını, davacı markaları ile davalı müvekkili markaları arasında benzerlik bulunmadığını, davacının Türkiye’deki markasının sadece 25. sınıfta tescilli olup, ürünler arasında ilişki bulunmadığını savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İlk Derece Mahkemesince, davacı markasının WIPO kriterlerine göre davalıya ait markaların tescil edildiği tarihlerde tanınmış marka olduğu, yine davalıya ait 2008 16273 numaralı markasının 29.04.2009 tarihinde tescil edilmesi nedeniyle dava tarihi itibariyle 5 yıllık hak düşürücü sürenin dolmadığı, dava dışı şirkete ait olan 99/015983 ve 98/017587 sayılı markaların da davalı ile ilgisi bulunmadığı, bu halde sessiz kalma nedeniyle hak kaybının mevcut olup olmadığı konusunda dikkate alınamayacağı, kaldı ki davacıya ait markaların geniş bir coğrafyada kullanılıp tanındığı, gerek Türkiye’de gerekse başka ülkelerde tescilli olduğu, davalının ve davacının faaliyet alanlarının giyim ve aksesuar olduğu, faaliyet alanlarının birbiri ile ilişkili olması nedeniyle davalının “ann taylor” markasını devraldığı ve tescil ettirdiği tarihlerde davacıya ait markalardan haberdar olmamasının mümkün olmadığı, bu haliyle markaların kötüniyetle tescil edildiğinin anlaşıldığı, kötü niyetli marka tescili halinde, 5 yıllık hak düşürücü süre dikkate alınmayacağı, davacı markalarının da tanınmış marka olması karşısında davalı markalarının tüm sınıflar yönünden hükümsüzlük şartlarının oluştuğu, davalının tescilli markalarını kullanmasının haksız bir eylem olmadığı bu halde tazminat şartlarının oluşmadığı gerekçesi ile davanın kısmen kabulüne, markaların hükümsüzlüğüne, tazminat isteminin reddine karar verilmiştir.
Karara karşı davalı vekilince istinaf isteminde bulunulmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesince, davacı markası tanınmış olduğu, yine dava konusu markaların tescil tarihleri nazara alındığında sessiz kalma suretiyle hak kaybının oluşmadığı ancak dava dışı Ronant Şirketince 09.12.1998 tarihinde 14.sınıfta “saatler” emtiasında 98/017587 sayılı marka, 30.09.1999 tarihinde 9.sınıfta “gözlükler” emtiasında 99/015983 sayılı marka başvurusunda bulunularak tecil edildiği, daha sonra her iki markanın dava dışı Meridyen Şirketine devredildiği, bu şirket tarafından her iki markanın yürürlükte ve geçerli olduğu 21.03.2008 tarihinde “gözlük ve saatler” emtiasının da içinde bulunduğu 09 ve 14.sınıfta yer alan tüm emtia yönünden 2008/16273 sayılı marka başvurusunda bulunulduğu, markanın 29.04.2009 tarihinde tescil edildiği, daha sonra 06.08.2010 tarihinde davalı şirkete devredildiği, 17.08.2010 tarihinde de davalı şirketin davaya konu 03/18/35.sınıflarda 17.08.2010 tarihinde marka başvurusunda bulunduğu, 2008/16273 sayılı markanın “gözlükler ve saatler” emtiasında ciddi kullanımının bulunduğu, davacı adına Türkiye’de ilk olarak 07.04.2006 tarihinde, 25.sınıfta “ANN TAYLOR” markasının tescil edildiği, davacı şirketin dava dışı şirketler Ronart ve Meridyen’in tescillerine ve fiili kullanımlarına itiraz etmediği, yasal başvuruda bulunmadığı, “ANN TAYLOR” markasını “gözlük ve saat emtiası” yönünden Türkiye piyasasında serbest bıraktığı ve bu şirketlere terk ettiği, basiretli davranmakla yükümlü davacı şirketin 2006 tescil tarihinde bu markalardan haberdar olmamasının düşünülemeyeceği, davacı markasının 25.sınıfta davalı markalarının tescil edildikleri tarihlerde tanınmış olduğu, davalı markalarının (gözlük ve saat emtiaları dışında) 09 ve 14.sınıf emtia ile 2010/53736 sayılı markanın tescilli olduğu 03/18/35.sınıflarda davacı markasının tanınmışlığından yararlanma, ayırt edici niteliğini zedeleme sonucunu doğuracağı, 556 sayılı KHK 8/4 madde koşullarının oluştuğu gerekçesi ile davalı vekilinin istinaf isteminin kısmen kabulü kısmen reddi ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine, manevi tazminat talebinin reddine, davaya konu davalı adına tescilli 2008/16273 sayılı “ANN TAYLOR” markasının tescilli olduğu 09.sınıfta “gözlükler”, 14.sınıfta “saatler” emtiaları dışında hükümsüzlüğüne, sicilden terkinine, 2010/53736 sayılı markanın tescil olduğu tüm sınıflarda hükümsüzlüğüne ve terkinine karar verilmiştir.
Kararı, taraf vekilleri temyiz etmiştir.
1- İlk Derece Mahkemesince verilen karara yönelik olarak yapılan istinaf başvurusu üzerine HMK’nın 355 vd. maddeleri kapsamında yöntemince yapılan değerlendirme ve inceleme sonucunda Bölge Adliye Mahkemesince esastan verilen nihai kararda, dosya kapsamına göre davacı vekilinin tüm, davalı vekilinin aşağıdaki bent dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar verilmiştir.
2- Dava, davalıya ait iki adet markanın hükümsüzlüğü ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda manevi tazminat istemi yönünden davanın reddine, kötü niyetle tescil ettirildikleri gerekçesiyle davalı markalarının hükümsüzlüğüne karar verilmiş, kararı davalı vekilinin istinafı üzerine, Bölge Adliye Mahkemesi tarafından, İlk Derece Mahkemesinin kararı kaldırılarak, davacıya ait 2006/14144 sayılı markasının giysi emtiası yönünden tanınmış marka olduğu, 2008/16273 ve 2010/53736 sayılı markalarının geçmişinin 1998 ve 1999 tarihli markalara dayanması nedeniyle saat ve gözlük emtiaları yönünden davanın reddine, markaların tescilinin davacının tanınmış markasının ayırt ediciliğine zarar vereceği ve markanın tanınmışlığından haksız olarak yararlanmasına yol açacağı gerekçesiyle 03, 18 ve 35.sınıf mal ve hizmetler yönünden ise markaların hükümsüzlüğüne karar verilmiştir.
Olaya uygulanacak mülga 556 sayılı Marka KHK’nın 8/4.maddesi (6769 sayılı SMK’nın 6/5.maddesi) uyarınca, kural olarak daha önce tescil edilmiş bir markanın aynısı veya benzeri, farklı mal ve hizmetler yönünden başka kişiler adına tescil edilmesine bir engel yoktur. Ancak önceden tescilli olan marka tanınmış bir marka ise ve bu markanın aynısı veya tanınmış marka ile çağrışım yapabilecek ölçüde benzerinin, gerek aynı tür, gerekse farklı sınıftaki mal ve hizmetlerde başkaları adına tescil edilmesi, tanınmışlık düzeyi itibariyle markanın tanınmışlığından haksız yarar sağlanması, tanınmış markanın itibarına veya ayırt edicilik özelliğine zarar verme ihtimallerinden en az birinin varlığı halinde, tanınmış marka sahibinin itirazı ve talebi üzerine bu marka başvurusunun reddine, bir şekilde tescil olunması halinde ise mahkemece hükümsüzlüğüne karar verilecektir. 6769 sayılı SMK’nın 6/4.maddesi uyarınca, Paris Sözleşmesi’nin 1.mükerrer 6.maddesi anlamında Türkiye’de tescilli olmayan, ancak Türkiye’deki ilgili çevrede tanınmış olan markaların varlığı halinde de, başvuruya bu gerekçeyle itiraz halinde marka başvurusunun reddine karar verilmelidir.
Tanınmış marka, gerek tüketici kitlesi, gerekse dağıtım kanalları itibariyle toplumun zihnine yerleşmiş olan, o markaya konu ibare veya işaret zikredildiğinde veya görüldüğünde her hangi bir zihinsel faaliyet gerektirmeden derhal çağrışım yaparak akla gelen yüksek ayırt edicilik düzeyi olan işaretlerdir. Her markanın belirli düzeyde ayırt edicilik ve reklam işlevi bulunmakla birlikte bu düzey tanınmış markalarda daha yüksektir.
Her bir tanınmış markanın tanınmışlık düzeyi diğerinden farklı olabilir. Markanın tanınmışlığı, belirli bir sektörel çevre ile sınırlı olabileceği gibi, tüm sektörleri, hatta bir ülkeyi veya dünyayı kapsayacak düzeyde de olabilir. Markanın tanınmışlık düzeyinin tespitinde, markanın reklam yoluyla tanıtımına yapılan masraf, emek, yoğunluk, zaman, aldığı kalite ödülleri, sağlanan başarı, markanın tescilli olduğu süre, tanınmışlık ileri sürülen ürünün ne kadar süredir üretildiği, sağlam ve amaca uygunluğu, sunulduğu ortam ve sunuluş şekli, satış adedi ve hitap ettiği müşteri kitlesinin boyutu, markaya konu işaretin özelliği, marka koruma bilinci gibi nedenlere göre değişiklik gösterebilir.
Markanın tanınmışlığı sabit ve statik bir olgu olmayıp, uzun yıllardır tescilli olan bir marka hiç tanınmamış olabileceği gibi, yeni tescil edilmiş bir marka ise kuvvetli tanıtım ve yoğun reklamlar sayesinde kısa süre içerisinde tanınmış hale getirilebilir. Öte yandan bir dönem tanınmış marka olan bir işaret, üretim ve tanıtımın devamına ve yoğunluğuna bağlı olarak zaman içerisinde tanınmışlığını da yitirebilir. Bir markanın tanınmış olup olmadığı ve tanınmışlık düzeyi, sonraki tarihli markanın başvuru tarihi esas alınarak, her bir dosyada bunu ileri süren tarafça ve dosyaya sunulacak delillerle ispat edilmelidir.
Bir veya birkaç ülkede tanınmış olan markanın, diğer tüm ülkeler yönünden de tanınmış olduğu kabul edilemez. Bu anlamda, markanın bir çok başka ülkede tescil edilmiş olması da tek başına yeterli değildir. Markaların ülkeselliği ilkesi itibariyle, hangi ülkede markanın tanınmışlığına dayanılmış ise o ülkedeki ilgili çevre yönünden tanınmışlık ispat edilmelidir.
Bir tanınmış markanın, markaya konu işaretin hangi tür mal ve hizmetler yönünden başkaları adına tesciline engel olabileceği hususu, markanın tanınmışlık düzeyine ve 556 sayılı KHK’nın 8/4.maddesinde sayılan risklerin varlığına bağlı olarak değişiklik gösterebilir. Bu etki, aynı sektördeki (gıda sektörü, otomotiv sektörü, giyim sektörü vs.) mal ve hizmetlere ilişkin olabileceği gibi, yakın sektörlere ve hatta dünya çapında tanınmış markalar yönünden tüm sektörlere ilişkin de olabilir. Tanınmış marka ile aynı veya benzer marka başvurusunun tescili, tescil kapsamındaki hangi mal ve hizmetler yönünden 8.maddede sayılan riskleri oluşturuyorsa sonraki marka başvurusunun sadece o mal ve hizmetler yönünden reddi gerekir.
Markanın hükümsüzlüğü açısından sonraki marka başvurusunda bulunanın, 8/4.maddede sayılın riskleri doğurma niyet ve kastıyla hareket edip etmemesinin, diğer bir anlatımla iyi niyetli olup olmamasının bir önemi yoktur. Bununla birlikte, tanınmış markanın aynısı veya benzerine ilişkin her başvurunun kötü niyetle yapıldığını ileri sürmek de doğru değildir. Ancak, tanınmış markanın aynısı veya benzerinin başkalarınca tescil ettirilmesi, markayı kullanma amacına yönelik olmayıp, tanınmış marka sahibinin ticaretini engelleme, kendisine duyulan güveni kötüye kullanma veya ondan şantajla para koparma gibi nedenlerle kötü niyetle yapılmış ise, o takdirde markanın tüm mal ve hizmetler yönünden hükümsüzlüğüne karar verilmelidir.
Somut olayda, davacı tarafın 2006/14144 sayılı markasının giyim sektörü yönünden tanınmış olduğu kabul edilmiş ise de tanınmışlıkla ilgili olarak dosyaya sunulan delillerin çok önemli bir kısmının, hükümsüzlüğü istenilen davalı markalarının başvuru tarihinden daha sonraki tarihli olduğu, öte yandan hükümsüzlüğü istenilen 2008/16273 ve 2010/53736 sayılı davalı markalarının saat ve gözlük emtiaları yönünden kökeninin 1998/01787 ve 1999/015983 sayılı markalara dayandığı ileri sürülmüş olup, bu hususlar irdelenmeksizin ve doğruluğunun tespiti halinde ise, yukarıdaki ilkeler doğrultusunda, hükümsüzlüğü istenilen markanın tescilinden daha sonraki tarihte elde edilen tescil ve tanınmışlık olgusunun KHK’nın 8/4.maddesindeki riskleri doğurup doğurmayacağı değerlendirilmeksizin karar verilmesi doğru olmamıştır. O halde Mahkemece, davacı markalarının, dosyaya sunulan deliller çerçevesinde ve davalı tarafa ait 2008/16273 ve 2010/53736 sayılı markaların başvuru tarihi itibariyle, Türkiye’deki ilgili çevrede giysi malları yönünden tanınmış marka niteliğinde olup olmadığı, tanınmış marka olduğu kabul edildiği takdirde ise, davalı tarafın kazanılmış haklarının bulunduğu gözlük ve saat emtiaları dışında kalan ve tescil kapsamında bulunan sair mal ve hizmetler yönünden, tanınmışlığın boyutu da dikkate alınarak, 556 sayılı KHK’nın 8/4.maddesinde sayılan risklerin gerçekleşip gerçekleşmeyeceği, gerçekleşecek ise ne şekilde gerçekleşeceği gerekçeleriyle tartışılıp sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ve hatalı değerlendirmeye dayalı olarak davanın kısmen kabulüne karar verilmesi doğru olmamış ve hükmün bu nedenle mümeyyiz davalı taraf lehine bozulması gerekmiştir.
Kararın Sonucuna ve Tam Künye Bilgilerine Erişin
Kararın sonucunu görmek, tam künye bilgileriyle kopyalamak ve PDF olarak indirmek için abone olun veya bir reklam filmi izleyin...