Karar Metni
MAHKEMESİ :BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ
Taraflar arasında görülen davada Ankara 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 08.03.2018 tarih ve 2017/229 E. – 2018/79 K. sayılı kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi’nce verilen 28.02.2020 tarih ve 2018/2095 E- 2020/305 K. sayılı kararın Yargıtay’ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkili şirketin 2015/111105, 2015/79696, 2012/53268, 2005/03788, 2015/97486, 2015/101929, 2005/45793 sayılı ve “garanti”, “12 cesur yürek garanti”, “potanın perileri türkiye’nin gururu garanti’nin onuru”, “12 dev adam basketbol okulu garanti şekil”, “garanti.net”, “garantili işler iş sizin, desteği bizim”, “garantiyesor”, “garantibank şekil” ibareli tanınmış markaların sahibi olduğunu, davalının, bu markalar ile karıştırma ihtimali bulunacak derecede benzer nitelikteki “GALANTİ+şekil” ibaresini marka olarak tescil ettirmek üzere davalı Kuruma başvurduğunu, 2016/10302 kod numarasını alan başvuruya müvekkilince yapılan itirazın önce Markalar Dairesi Başkanlığınca, sonrasında ise YİDK tarafından reddedildiğini, oysa dava konusu başvuru ile müvekkili markaları arasında ayırt edilemeyecek derecede benzerlik olduğunu, itiraz dilekçesinde belirtilen markaların dışında 35. sınıfta tescilli “GARANTİ” esas unsurlu birçok markanın müvekkili adına tescilli bulunduğunu, karıştırma ihtimalinin mevcudiyeti için, işitsel benzerlik yanında görsel benzerlik ve/veya kavramsal benzerlik bulunmasının gerekli olmadığını, kaldı ki “GALANTİ” ibaresindeki “L” harfinin dava konusu markayı müvekkilinin tanınmış markasından farklılaştırmadığını, müvekkili markaları tanınmış olduklarından 556 sayılı KHK’nın 8/4 maddesi uyarınca da başvurunun tescil edilemeyeceğini ileri sürerek, YİDK’in 2017-M-3411 sayılı kararının iptaline, tescili halinde markanın hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı, davaya cevap vermemiştir.
Davalı Kurum vekili, Kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu, dava konusu başvuru ile davacının itirazına mesnet markalar arasında iltibasa yol açacak düzeyde benzerlik bulunmadığını savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İlk derece mahkemesi, iddia, savunma, toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre, “Galanti” ibareli dava konusu başvuru ile davacının itirazına mesnet “GARANTİ” asıl unsurlu markalar arasında iltibasa yol açacak düzeyde benzerlik bulunmadığı, davacıya ait “Garanti” markasının tanınmış marka olduğu ancak taraf markaları arasında benzerlik olmadığından 556 sayılı KHK’nın 8/4 maddesinin somut olayda uygulanma imkanı olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Karar, davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
İstinaf Mahkemesince iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, tescilli bir marka ile başvuru konusu işaret arasında iltibasa sebebiyet verebilecek derecede benzerlik olup olmadığının, her ikisinin ayırt edici ve baskın unsurları gözetilerek münferit unsurlardan ziyade bütünü itibariyle bıraktığı izlenimin dikkate alınarak belirleneceği, buna göre “GALANTİ” ibareli başvuru ile davacının itirazına mesnet “GARANTİ” asıl unsurlu markalar arasında 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesi anlamında ortalama alıcılar nezdinde görsel, işitsel ve anlamsal olarak bıraktıkları genel izlenim itibariyle ilişkilendirilme ihtimalini de içerecek şekilde iltibas tehlikesinin bulunmadığı, zira dava konusu başvurunun değişik harf karakteriyle ve özel bir tertip tarzıyla oluşturulduğu gibi “GALANTİ” ibaresindeki ikinci “A” harfinin üzerinde elinde çanta taşıyan kadın figürüne yer verildiği ve bu suretle başvuruya yeterli ayırt ediciliğin sağlandığı, marka işaretleri arasında benzerlik görülmediğinden 556 sayılı KHK’nın 8/4 maddesi koşullarının da somut olayda bulunmadığı gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.
Karar, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurusunun HMK’nın 353/b-1 maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
Kararın Sonucuna ve Tam Künye Bilgilerine Erişin
Kararın sonucunu görmek, tam künye bilgileriyle kopyalamak ve PDF olarak indirmek için abone olun veya bir reklam filmi izleyin...