Karar Metni
MAHKEMESİ : BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 9. HUKUK DAİRESİ
Taraflar arasında görülen davada Mersin 3. Asliye Hukuk Mahkemesi’nce verilen 28.03.2018 tarih ve 2016/835 E- 2018/297 K. sayılı kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair Adana Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi’nce verilen 01.11.2019 tarih ve 2018/970 E- 2019/1208 K. sayılı kararın Yargıtay’ca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, Köksallar Seyahat ve Turizm Tic. Ltd. Şti. markası altında yolcu taşımacılığı yapan şirketin ortağı olan müvekkilinin haberi olmadan, şirket markalarının devrine ilişkin karar dahi alınmadan, …tarafından usulsüz ve hukuka aykırı olarak şirket adına tescilli 96/009206 sayılı Köksallar ve 2009/15012 sayılı Köksallar markasının davalı şirkete devredildiğini, açılan dava sonucunda devir işlemin iptal edildiğini, davalı şirket ortakları … ve …’ın haksız ve kötü niyetli olarak devraldıkları markaları yedekleme maksadıyla, dava açıldıktan sonra davaya konu marka başvurularının yapıldığını, marka tescillerinin kötü niyetli olduğunu ileri sürerek, Türk Patent Enstitüsü nezdinde tescilli 2012/10617 sayılı “DK KÖKSALLAR” 2015/86629 sayılı “DK KÖKSALLAR” ve 2015/90418 sayılı ” MERSİN DK KÖKSALLAR” markalarının hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davacının dava ehliyetinin bulunmadığını, davaya konu edilen Köksallar Tur. Ltd. Şti.’nin davacı tarafın uzlaşmaz ve kötü niyetli tutumu nedeniyle çalışmasını uzun yıllardan beri fiilen sona erdiğini, “KÖKSALLAR ” logosu ile müvekkiline ait ” DK KÖKSALLAR” ve Mersin DK Köksallar logoları incelendiğinde, logoların marka olarak işaret ve ayırt edilebilirlik özelliği, tasarım olarak da çizgi, şekil, biçim, renk, doku, malzeme veya esneklik gibi insan duyguları ile algılanan çeşitli unsur veya özellikleri açılarından tamamen birbirinden farklı olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
İlk Derece Mahkemesince, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, davalının 2012/10617 sayılı “DK KÖKSALLAR”, 2015/86629 sayılı “DK KÖKSALLAR” ve 2015/90418 sayılı “MERSİN DK KÖKSALLAR” markalarının davacı markası ile benzer olduğu ve davalı markalarının tescil tarihlerinin davacının Mersin 3. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2011/209 E. sayılı dava tarihinden sonra olması nedeniyle davalı marka başvurularının kötü niyetli olduğu, kötü niyetli tescil olması nedeniyle tüm hizmetler açısından hükümsüz kılınması gerektiği gerekçesiyle, davanın kabulü ile, davalı adına TPMK sicilinde tescilli 2012/10617 sayılı “DK KÖKSALLAR” 2015/86629 sayılı “DK KÖKSALLAR” ve 2015/90418 sayılı “MERSİN DK KÖKSALLAR” markalarının hükümsüzlüğü ile sicilden terkinine karar verilmiştir.
Karara karşı davalı vekili istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesince, ilk derece mahkemesi kararının usul ve yasaya uygun olduğu gerekçesiyle, davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
Dava, marka hükümsüzlüğü ve sicilden terkin istemine ilişkindir. Davacı, ortağı olduğu Köksallar Turizm Ltd. Şti. adına tescilli 170692 no’lu “Köksallar+şekil” ve 2009/ 15012 no’lu “Köksallar Seyahat+şekil” ibareli markalarına dayanarak, kötü niyet, benzerlik, gerçek hak sahipliği ve tanınmışlık iddiasıyla, davalı şirket adına tescilli 2012/10617 no’lu “dk köksallar” ibareli, 2015/86629 no’lu “dk köksallar” ibareli ve 2015/90418 no’lu “mersin dk köksallar”ibareli markaların hükümsüzlüğü ve sicilden terkini talep etmiş, ilk derece mahkemesince davacının ortağı olduğu şirket markaları ile davalı şirket markalarının benzer olduğu, davalı şirket markalarının tescilinin kötü niyetli olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne, karar verilmiş davalının istinaf başvurusuda, Bölge Adliye Mahkemesince esastan, reddedilmiştir.
556 sayılı KHK’nın 43. maddesi uyarınca zarar gören gerçek ve tüzel kişiler markanın hükümsüzlüğü davası açabilirler. Zarar gören kişi kavramı, zarar gören veya zarar görme tehlikesiyle karşılaşan ya da dava konusu işareti kullanabilme olanağı haksız olarak kısıtlanan, yahut kısıtlanma riski altında olan her hangi bir gerçek veya tüzel kişiyi kapsar. Somut olayda 556 sayılı KHK’nın 8.maddesindeki nispi red sebeplerine dayanarak zarar gören sıfatıyla dava açma hakkı davacının ortağı olduğu dava dışı şirkete aittir. Doktrinde 556 sayılı KHK’nın 43. maddesi uyarınca zarar gören kavramının geniş yorumlanması gerektiği, ancak KHK m.8 anlamında nisbi red nedenlerine dayanarak açılacak hükümsüzlük sebepleri bakımından şirketlerin dava açabileceği hallerde ortakların dava açamayacağı kabul edilmekte olup, Dairemizin görüşü de bu yöndedir. Açıklanan nedenlerle davacının; ortağı olduğu şirket markalarına dayanarak açtığı hükümsüzlük davasında, aktif husumet ehliyeti ve hukuki yararı bulunmadığından davanın reddine karar verilmesi gerekirken, İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi doğru olmamış kararın bu nedenle bozulması gerektirmiştir.
Kararın Sonucuna ve Tam Künye Bilgilerine Erişin
Kararın sonucunu görmek, tam künye bilgileriyle kopyalamak ve PDF olarak indirmek için abone olun veya bir reklam filmi izleyin...