Karar Metni
MAHKEMESİ : BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 3. HUKUK DAİRESİ
Taraflar arasında görülen davada Samsun 3. Asliye Hukuk Mahkemesince verilen 09.07.2019 tarih ve 2017/224 E. – 2019/242 K. sayılı kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi’nce verilen 20.02.2020 tarih ve 2019/1608 E. – 2020/403 K. sayılı kararın Yargıtay’ca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacılar vekili; müvekkillerinin 1964 yılından itibaren Ankara/Yenimahallede hizmet veren meşhur Çalıkuşu Lokantasının sahibi olduğunu, müvekkillerinin TPMK nezdinde tescilli “Çalıkuşu Lokantası ç şekil” isimli markasının tescil sahibi olduğunu, davalının Samsun’da yer alan muhtelif adreslerde müvekkile ait tescilli Çalıkuşu ibaresini kullanarak restoran işlettiğini, davalıya marka hakkına tecavüz teşkil eden fiillerden vazgeçmesi için ihtarname gönderildiğini, davalı tarafın Türk Patent Enstitüsüne “Mecidiye Çalıkuşu” marka başvurusunda bulunduğunu, başvurunun müvekkilinin şikayeti üzerine yiyecek içecek sağlanması hizmetleri yönünden reddedilerek TPMK tarafından söz konusu marka başvurusunun kapsamından müvekkile ait marka tescili gerekçesiyle çıkarıldığını, davalı eylemlerinin SMK’nın 29. maddesi uyarınca marka hakkında tecavüz ettiğini beyanla marka hakkında tecavüzün önlenmesini SMK’nın 29. maddesi uyarınca tecavüzün ortadan kaldırılmasını, mümkün değil ise haksız rekabet hükümlerine göre tecavüzün önlenmesini talep etmiş, ıslah dilekçesi markaya tecavüz nedeniyle lisans bedeli olarak 3.600.- TL’nin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece tüm dosya kapsamına göre; davalının “Mecidiye Çalıkuşu Döner-Pide-Kebap” kullanımı ile davacı adına tescilli “Çalıkuşu Lokantası” marka arasında ilişkilendirilme ihtimalinin ve karıştırılma ihtimalinin bulunduğu, söz konusu kullanımın 6769 s. Kanun m. 7/3 (b) bendi kapsamında yasaklanacak nitelikte olduğu ve bu fiilin 6769 s. Kanun m. 29 (a) bendi uyarınca marka hakkına tecavüz oluşturduğunun anlaşıldığı gerekçesiyle davanın kabulü ile, davalının kullanımının davacının 2003/09073 sayısı ile kayıtlı “Çalıkuşu lokantası ç şekil” markasına tecavüz niteliğinde olduğunun tespiti ile tecavüzün önlenmesi ve durdurulmasına, davalının kullanımından kaynaklı davacının yoksun kaldığı kazanç olan 3.600.- TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş, karara karşı davalı vekili istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesince yapılan istinaf incelemesinde; mahkemece taraf delillerinin usulüne uygun olarak toplandığı, değerlendirilip tartışıldığı, 16.07.2018 havale tarihli bilirkişi raporu ile markaya tecavüzün var olup olmadığı yönünden yapılan incelemenin somut olaya uygun, hüküm kurmaya elverişli ve denetime açık olduğu anlaşılmış, davalı vekilince istinafa başvuru dilekçesinde davalının 27.11.2018 tarihinde işletmesini devretmesi nedeni ile davanın konusuz kaldığı ileri sürülmüş ise de yargılama sırasında davalı tarafça bu yönde savunma getirilmemesi nedeni ile istinaf gerekçesi yapılamayacağı, tecavüz niteliği taşıyan markanın kullanıldığı işletmenin yargılama sırasında üçüncü şahsa devredilmiş olmasının davalının sorumluluğunu ortadan kaldırmayacağı anlaşıldığından davalı vekilinin istinaf talebinin reddine karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
1- Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurusunun HMK’nın 353/b-1 maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından davalı vekilinin aşağıdaki bent dışındaki sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2- Dava, tescilli markaya tecavüzün tespiti, durdurulması, ortadan kaldırılması ve tecavüz nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece, davalının kullandığı marka ile davacının tescilli markasına tecavüz ettiği gerekçesiyle davanın kabulüne, davalının kullanımının davacının tescilli markasına tecavüz niteliğinde olduğunun tespiti ile tecavüzün önlenmesi ve durdurulmasına, davalının kullanımından kaynaklı davacının yoksun kaldığı kazanç olan 3.600 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş, karara karşı davalı vekilinin istinaf başvurusu esastan reddedilmiştir.
Kural olarak her davanın açıldığı tarihteki koşullara göre sonuçlandırılması gerekmesine göre maddi tazminatın belirlenmesinde haksız rekabet fiilinin başladığı tarih ile dava tarihine kadar olan dönemde davacının, davalının haksız rekabet fiili nedeniyle uğradığı kazanç kaybının belirlenmesi zorunludur. (Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 31/03/2016 Tarih, 2015/7456 Esas No, 2016/3511 Karar No)
Bu durum karşısında, davacının, uyuşmazlık konusu dönemden dava tarihine kadar olan dönem itibariyle davalının haksız rekabeti nedeniyle talep edebileceği lisans bedelinin tespiti ile bulunan meblağın maddi tazminat olarak hüküm altına alınması gerekirken, yazılı şekilde dava tarihini dahi geçip 2018 yılının sonuna kadar bir süreyi kapsayacak şekilde hesaplanan meblağın maddi tazminat olarak hüküm altına alınması doğru görülmemiş, bu nedenle davalı yararına bozmayı gerektirmiştir.
Kararın Sonucuna ve Tam Künye Bilgilerine Erişin
Kararın sonucunu görmek, tam künye bilgileriyle kopyalamak ve PDF olarak indirmek için abone olun veya bir reklam filmi izleyin...