MahkemeYargıtay 11. Hukuk Dairesi
Esas No 2020 / ****
Karar No 2021 / ****
Karar Tarihi **.06.2021
Karşı OyVar

Karar Metni

MAHKEMESİ : BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

Taraflar arasında görülen davada Kayseri 3. Asliye Hukuk Mahkemesince verilen 10.10.2018 tarih ve 2016/341 E. – 2018/430 K. sayılı kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin usulden reddine-kabulüne dair Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi’nce verilen 07.02.2020 tarih ve 2018/2003 E. – 2020/171 K. sayılı kararın Yargıtay’ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkilinin “Şahin Yuvası Köşk” isimli iş yerinin sahibi olduğunu, bu ibarenin 22.11.2005 tarihinden geçerli olmak üzere 2005/50010 sayı ile tescilli bulunduğunu, davalının aynı ibare altında iş yeri açarak müvekkilinin markasına tecavüz ettiğini, davalının kullandığı markanın müvekkiline ait markanın aynısı olduğunu, özellikle müvekkilinin markasındaki esas unsur olan “Köşk” ibaresini davalının ön plana çıkardığını, müvekkilinin markasını kullanarak haksız kazanç elde ettiğini, davalı işyerinin müvekkiline ait şube gibi algılandığını ve müvekkilinin müşterilerinin davalıların işyerlerine gittiklerini, bu durumun müvekkilinin müşteri çevresini etkilediğini ve ekonomik olarak müvekkilini büyük zarara soktuğunu ileri sürerek, markaya tecavüzünün önlenmesine, hükmün ilanına, 50.000,00 TL manevi, 10.000,00 TL maddi olmak üzere toplam 60.000,00 TL tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili, davacının “Köşk” ibaresinin esas unsur olarak kullanıldığından bahisle dava açma hakkını haiz olmadığını, “Köşk” ibaresinin kullanım hakkının inhisari olarak davacıya ait olduğunu ispatlayacak hiçbir delil sunulmadığını, “Köşk” ibaresinin tek başına marka olarak tescil edilmemiş olması nedeniyle davanın usulden reddinin gerektiğini, müvekkilinin markasının “İnci Köşk” ibareli olduğunu, davacının markasından tamamen bağımsız bulunduğunu, bu ibarenin tescili için marka başvurusu yapıldığını, tarafların farklı adreslerde faaliyet gösterdiklerini savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, tüm dosya kapsamına göre; davalının “İnci Köşk Döner Kebap Salonu” isimli iş yerini işlettiği, davalının marka kullanımlarının, davacı iddialarına dayanakgösterilen 2005/50010 sayılı “ŞAHİN YUVASI KÖŞK” ibareli markası ile tüketiciler nezdinde bıraktıkları algı ve izlenim itibarıyla karıştırılacak düzeyde benzer olmadığı ve marka tescilinden doğan haklara tecavüz niteliğinde bulunmadığı, bu nedenle marka sahipliğinin somut olaya herhangi bir etkisinin olmadığı ve bu açıdan herhangi bir değerlendirmeye gerek bulunmadığı, davacının “KÖŞK” markası üzerindeki fiili kullanımını ispatlamak amacıyla sunduğu fotoğrafların üzerinde tarih bilgisi bulunmadığından, fotoğrafların hangi döneme ait olduğu anlaşılamadığı ve bu fotoğrafların dava tarihi itibarıyla davacı kullanımlarını gösterir nitelikte olmadığı, Kayseri ilinde “KÖŞK” markasını yaptığı yatırımlarla tanıtan ve bilinirlilik seviyesine getirenin davacının kurucusu ve yetkilisi Yalçın Şahin olduğu, “KÖŞK” markalı restorantlara giden müşterilerin davacının işletmesi yada bayisi zannıyla o restorantları tercih ettikleri, davacı fiili kullanımı ile davalının fiili kullanımı arasında iltibas ihtimalinin bulunduğu ve haksız rekabete neden olduğu, haksız rekabet nedeniyle davacının 558,02 TL maddi tazminat isteyebileceği, davaya konu olayın özellikleri, zarar görenin konumu dikkate alındığında ayrıca markaya herhangi bir tecavüzün söz konusu olmadığı gerekçeleriyle davacı manevi zarara uğramadığından davanın kısmen kabulüyle, 558,02 TL maddi tazminatın davalıdan alınarak davacıya verilmesine ve markaya tecavüzün önlenmesi, manevi tazminat ve hükmün ilanına yönelik taleplerle fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.
Karara karşı taraf vekilleri istinaf kanun yoluna başvuruda bulunmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesince; davada ilk derece mahkemesince kabulüne karar verilen miktar, kesinlik sınırının altında kaldığından ve davalı yanca yapılan istinaf başvurusunun katılma yolu ile istinaf başvurusu da olmadığından davalı vekilinin istinaf başvuru dilekçesinin miktar yönünden usulden reddiyle, somut uyuşmazlığa uygulanması gereken 556 sayılı KHK’nın 61. ve 62. maddesinde marka hakkına tecavüz ve buna dayalı tazminat taleplerinin marka sahibince istenebileceği gerektiği düzenlenmiş olup 2005/50010 numaralı marka tescil belgesinde davaya konu markanın sahibinin dava dışı Yalçın Şahin isimli kişi olması karşısında marka sahibi olmayan davacının, markaya tecavüz ve buna bağlı olarak tazminat davalarını açmasının da mümkün olmadığı gerekçesiyle davacının somut uyuşmazlık açısından aktif dava ehliyetinin bulunmadığı ve bu hususun re’sen dikkate alınacağı gözetilmeksizin, işin esasına girilmesi doğru bulunmamış mahkeme kararının kaldırılmasıyla davanın, aktif husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
1-İlk Derece Mahkemesince verilen karara yönelik olarak yapılan istinaf başvurusu üzerine HMK’nın 355 vd. maddeleri kapsamında yöntemince yapılan inceleme sonucunda Bölge Adliye Mahkemesince esastan verilen nihai kararda, aşağıda belirtilen hususlar dışında dosya kapsamına göre saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kurallarına aykırı bir yön olmadığı gibi HMK’nın 369/1. ve 371. maddelerinin uygulanmasını gerektirici nedenlerin de bulunmamasına ve davacının markanın sahibi olmaması nedeniyle aktif husumet ehliyetinin bulunmamasına, gerekçede aktif dava ehliyetinin bulunmadığının belirtilmesinin sonuca etkili olmasına göre davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Dava, markaya tecavüzün tesbiti, men’i, maddi ve manevi tazminatın tahsili istemine ilişkindir.
Davacının davaya dayanak yaptığı markanın davacıya ait olmadığı, davacının lisans sahibi de bulunmadığı gerekçesiyle Bölge Adliye Mahkemesi tarafından İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak davanın aktif husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmiştir.
Ancak, İlk Derece Mahkemesi davalının haksız rekabette bulunduğu gerekçesiyle 558,02 TL maddi tazminatın davalıdan tahsiline karar vermiş; Bölge Adliye Mahkemesi ise istinaf kesinlik sınırı nedeniyle davalının istinaf istemini reddetmiş ve bu suretle bu miktar yönünden hüküm kesinleşmiştir.
Bu durumda, davacının istinaf talebiyle İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak davanın tümden reddine karar verilmesi doğru olmayıp, bozmayı gerekmiştir.

Kararın Sonucuna ve Tam Künye Bilgilerine Erişin

Kararın sonucunu görmek, tam künye bilgileriyle kopyalamak ve PDF olarak indirmek için abone olun veya bir reklam filmi izleyin...