MahkemeYargıtay 11. Hukuk Dairesi
Esas No 2020 / ****
Karar No 2021 / ****
Karar Tarihi **.06.2021
Karşı OyYok

Karar Metni

MAHKEMESİ : BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

Taraflar arasında görülen davada Ankara 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 08.11.2018 tarih ve 2018/36 E- 2018/395 K. sayılı kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi’nce verilen 05.06.2020 tarih ve 2019/55 E- 2020/434 K. sayılı kararın Yargıtay’ca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkilinin 2017/36480 sayılı “CREDIT MUTUEL” ibaresinin 09, 16, 35, 36, 38, 41, 45. sınıflarda tescili için başvuruda bulunduğunu, Markalar Dairesince 09, 35, 36.sınıflardaki bir kısım mal ve hizmetler için başvurunun reddedildiğini, bu kısmi red kararına karşı yaptıkları itirazın da YİDK tarafından 6769 sayılı SMK’nun 5/1-(b), (c) bentleri uyarınca nihai olarak reddedildiğini, oysa Credit Mutuel’in tarihinin 19. yüzyıla kadar dayandığını, Avrupa’nın en güvenilir 50 bankasından birisi olduğunu, “karşılıklı kredi” anlamına gelen Credit Mutuel’in yaygın kullanımı olan bir ibare olmadığını, yaygın kullanımı olan “Credit Mutuel” markasının ayırt edicilik kazandığını, Avrupa’da bir çok ülkede tescilli olduğunu, Paris Sözleşmesi’nin 4. Mükerrer 6.maddesi uyarınca menşe ülkede tescilli olan markanın ülkemizde de korunması gerektiğini ileri sürerek 2017-M-10047 sayılı YİDK kararının iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili, başvuru markasının tasviri nitelikte olduğunu, SMK ve Paris Sözleşmesi kapsamında ayırt ediciliği olmayan markanın tescil edilme zorunluluğu olmadığını, başvurunun İsviçre’de de reddedildiğini, müvekkili kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İlk derece mahkemesince iddia, savunma, bilirkişi raporu ve dosya kapsamına göre; başvuru markası “CREDIT MUTUEL” ibaresinin Fransızca bilen kişiler tarafından “karşılıklı kredi” olarak anlaşılacağı, Fransızcanın çok yaygın bir dil olmadığı, ortalama düzeydeki tüketiciler açısından bu ibarenin tasviri bir ibare olduğunun söylenemeyeceği, başvuru markasının iştigal konusu finans, bankacılık ve sigortacılık ile alakalı emtia açısından dolaylı bir manası olduğu, tasvirilik ve ayırt edicilik değerlendirmesinin potansiyel müşterinin dikkat ve özeni esas alınarak yapıldığı, banka isimlerinin çoğunun ayırt ediciliği nispeten zayıf ibarelerden oluştuğu, Paris Sözleşmesi’nin “olduğu gibi koruma” ilkesine karşı her ofisin kendi değerlendirmesini yapabileceği istisnasının konulduğu, ancak Fransızca konuşulan ülkelerde bile uzun zamandan beri tescilli olarak kullanılan “Credit Mutuel” markasının ülkemizde tescil edilmemesinin Paris Sözleşmesi kapsamındaki “olduğu gibi koruma” ilkesine aykırılık teşkil edeceği, SMK’nın 5/1-b ve 5/1-c maddelerine aykırılık bulunmadığı, başvuru kapsamından çıkartılan emtianın tümü açısından davacı şirketin kazanılmış hakkının bulunduğu gerekçesiyle davanın kabulü ile TPMK YİDK’nın 2017-M-10047 sayılı kararının iptaline karar verilmiştir.
Karara karşı, davalı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesi’nce; başvuru markasının somut ve soyut ayırt edicilik vasıflarını taşıdığı, Fransızca konuşulan ülkelerde bile uzun zamandan tescilli olarak kullanılan “Credit Mutuel” markasının ülkemizde tescil edilmemesinin “olduğu gibi koruma” ilkesine aykırılık teşkil edeceği, başvuru kapsamından çıkartılan emtianın tümü açısından davacının kazanılmış hakkının bulunduğu gerekçesiyle davalı … vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde; İlk Derece Mahkemesince karar gerekçesinde bulunan Paris Sözleşmesinde yer aldığı belirtilen “olduğu gibi koruma ilkesi” şeklinde, ancak hukuken geçerliliği bulunmayan bir ilkeye dayalı olarak karar verildiğinin belirtilmesi doğru değil ise de markanın ülkeselliği ilkesi gereği Türkiye sınırları içinde tescil edilmek istenen markanın tescili kapsamında bulunan dava konusu 09, 35, 36. sınıftaki mal ve hizmetler yönünden tanımlayıcı niteliğinin bulunmamasına göre yapılan istinaf başvurusunun HMK’nın 353/b-1 maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın sonucu itibariyle doğru olan kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.

Kararın Sonucuna ve Tam Künye Bilgilerine Erişin

Kararın sonucunu görmek, tam künye bilgileriyle kopyalamak ve PDF olarak indirmek için abone olun veya bir reklam filmi izleyin...