MahkemeYargıtay 11. Hukuk Dairesi
Esas No 2020 / ****
Karar No 2021 / ****
Karar Tarihi **.12.2021
Karşı OyYok

Karar Metni

MAHKEMESİ : ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

TÜRK MİLLETİ ADINA

Taraflar arasında görülen davada Ankara 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 14/12/2017 tarih ve 2015/202 E- 2017/436 K. sayılı kararın davalılar vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf istemlerinin esastan reddine dair Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi’nce verilen 22.06.2020 tarih ve 2019/217 E- 2020/526 K. sayılı kararın Yargıtay’ca incelenmesi davalı şirket vekilince duruşmalı, davalı TPMK vekili tarafından duruşmasız olarak istenmiş ve temyiz dilekçelerinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, 6100 sayılı Kanun’un 369. maddesi gereğince miktar veya değer söz konusu olmaksızın duruşmalı olarak incelenmesi gereken dava ve işlerin dışında bulunduğundan duruşma isteğinin reddiyle dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkilinin esas ve ayırt edici unsuru “…” ibaresi olan bir çok markasının TPMK nezdinde tescilli olduğunu ve bu markaların müvekkili tarafından tanıtıldığını, davalı şirketin “…” markasının müvekkili şirket markaları ile ayırt edilemeyecek kadar benzer olduğunu, bu benzerliğin 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesi uyarınca iltibasa sebep olacağını, “…” ibaresinin, “… bilişim (cloud Computing) veya işlevsel anlamıyla çevrim içi bilgi dağıtımı, bilişim aygıtları arasında ortak bilgi paylaşımını sağlayan hizmetlere verilen genel ad olduğunu, bilişim teknolojileri sektöründeki mal ve hizmetler yönünden vasıf ve nitelik bildiren bir ibare olduğunu, bu nedenle başvurunun tüm mal ve hizmetler bakımından 556 sayılı KHK’nın 7/1-a, c, d maddeleri uyarınca reddedilmesi gerektiğini, ileri sürerek YİDK kararının iptaline, markanın tescil edilmesi halinde iptaline, hükümsüz sayılmasına ve sicilden terkinine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı şirket vekili, müvekkilinin dava konusu markasının “…” ibaresinin yanında “fon” ibaresini de içerdiğini, bu iki ibarenin ayrı ayrı anlamı bulunmasının markanın bölünebilir olduğu anlamına gelmediğini, markanın kendine has yazı stili ve renk kombinasyonu içerdiğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
Davalı TPMK vekili, müvekkili Kurum kararının usul ve yasaya uygun bulunduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
İlk Derece Mahkemesince, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, dava konusu 2013/74713 numaralı …+şekil ibareli markadaki “fon” kelimesi için sözlükte “telefon” kelimesinin kısaltması şeklinde bir tanımlama yer almıyor ise de, markanın sonundaki “fon” ibaresinin “telefon” kelimesinin son hecesine atfen ve bir tür kısaltma olarak kullanılmış olabileceği yönünde bir algı oluştuğu, markadaki “…” kelimesinin ise, gerek Türkiye’de gerekse Dünya’da (kelimenin İngilizce karşılığı “cloud” olarak) bilgisayar ve telekomünikasyon sektörlerinde “… teknolojisi”ni ifade etmek üzere yaygın kullanımı olan tanımlayıcı bir ibare olduğu, “…” ibaresinin söz konusu anlamı ve ilgili sektörde yaygın kullanımı göz önüne alındığında, bilişim sektörüne ait mallar/hizmetler bakımından “…” kelimesinin tek başına ayırt edicilikten yoksun olduğunun kabulünün gerektiği, 09/02,03, 09/02,03. sınıf malların satışa sunulacağı 35/06. sınıf mağazacılık hizmetleri, 38/02 ve 42/02. sınıf mal ve hizmetler yönünden 556 sayılı KHK’nın 7/1-c maddesine aykırılık bulunduğu, YİDK kararının iptal koşullarının oluştuğu, çekişmeli diğer mal ve hizmetler bakımından ise; davacı markalarındaki … kelimesi ayırt ediciliği bulunan bir marka işareti olup, davacı markalarında esaslı unsur konumundaki bu ibarenin davalı markasının başlangıç kısmında ve aynen yer alması nedeniyle markaların iltibasa sebep olacak kadar benzer olduğunun, davalı başvurusuna getirilen farklı eklentilerin bu benzerliği ortadan kaldıracak güçte olmadığının, 556 sayılı KHK’nın 8/1-b hükmü anlamında bir tescil engeli bulunduğunun ve YİDK kararının iptal koşullarının oluştuğu gerekçesi ile davanın kabulüne, TPMK YİDK kararının iptaline, davalı adına tescilli 2013/74713 sayılı … + ŞEKİL ibareli markanın tescilli olduğu 09, 35, 38, 42 sınıflar yönünden hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine karar verilmiş, karara karşı davalılar vekilleri istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesince; davalılar Türk Patent ve Marka Kurumu ile … Telekomünikasyon Sanayi ve Tic. A.Ş. vekillerinin istinaf başvurularının HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.
Kararı, davalılar vekilleri temyiz etmiştir.
1-Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre davalılar vekillerince yapılan istinaf başvurusunun HMK’nın 353/b-1 maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından davalılar vekillerinin sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
2-Dava, TPMK YİDK kararının iptali ile tescili halinde markanın hükümsüzlüğü istemine ilişkindir. Davalı tarafından başvuruya konu edilen marka “…+şekil” şeklinde olup, İlk Derece Mahkemesince davalıya ait işaretin 09/02,03-09/02, 03. sınıf malların satışa sunulacağı 35/06 mağazacılık hizmetleri, 38/02 ve 42/02 sınıf mal ve hizmetler yönünden 556 sayılı KHK 7/1-c maddesine aykırı olduğu, diğer sınıflar yönünden ise davacının tescilli markaları ile 556 sayılı KHK 8/1-b maddesi anlamında iltibas yarattığı gerekçesiyle tescil engeli bulunduğundan davanın kabulüne karar verilmiştir.
Mahkemece, davacının tescilli markaları … Merkezi, … Sistemleri, … Teknolojileri, … Türkiye, İş Ortağım Kırmızı …, Kırmızı …, Şirketim Bulutta, V-…, BuluTr ile davalının “…+şekil” markası karşılaştırılmış ise de; esasen davacının söz konusu markalarında “…” ibaresinin tasvir edici nitelikte olduğu, bu nedenle tescil ve başvuru konusu mal ve hizmetlerde tek başına herhangi bir ayırt ediciliğinin bulunmadığı, “…” kelimesinin davacının yahut bir başkasının tekeline bırakılamayacağı, davalının markasının ise … ve… kelimelerinin birleşmesiyle oluşmuş davacı markalarından ayırt ediciliği bulunan 656 sayılı KHK’nın 7/1-c. maddesi anlamında vasıf bildirilen bir işaret olmadığı bir ve ayrıca şekil unsurunun da bulunduğu, markanın bütünü itibariyle bıraktığı izlenimin önem arz ettiği ve bölünerek asıl unsur- yan unsur ayrımına gidilemeyeceği, markanın tescil edilmiş şekliyle kullanımının davacı markalarıyla karıştırma ihtimalinin bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi gerekirken mahkemece yapılan hatalı değerlendirmeler sonucunda davanın kabulüne karar verilmesi doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir.

Kararın Sonucuna ve Tam Künye Bilgilerine Erişin

Kararın sonucunu görmek, tam künye bilgileriyle kopyalamak ve PDF olarak indirmek için abone olun veya bir reklam filmi izleyin...