Karar Metni
MAHKEMESİ : BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ
Taraflar arasında görülen davada Ankara 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 08/02/2017 tarih ve 2015/328 E. – 2017/32 K. sayılı kararın davalılar vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin kabulüne dair Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi’nce verilen 16/05/2019 tarih ve 2018/1171 E- 2019/581 K. sayılı kararın Yargıtay’ca incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkilinin, “Casa” esas unsurlu markalarının sahibi olduğunu, davalı şahısça yapılan, 2012/98609 sayılı, “ CASATİ MOBİLYA VE İÇ MİMARLIK” ibareli marka başvurusuna, iltibas, tanınmışlık ve kötü niyet vakıalarına dayalı olarak yapmış oldukları itirazın nihai olarak TPMK YİDK tarafından reddedildiğini ileri sürerek, davaya konu YİDK kararının iptaline ve başvuruya konu markanın hükümsüzlüğüne karar verilmesini istemiştir.
Davalı kurum vekili, kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
Davalı şahıs vekili, “CASA” ibaresinin “ev” anlamına gelen vasıf bildiri ve ayırt ediciliği düşük seviyede bir kelime olduğunu, davacının “CASA” ibaresini tekeli altına almaya çalıştığını, müvekkilinin “BABY CASATİ” ibareli 35.sınıf hizmetleri içeren 09.02.2012/12967 sayılı markasının tescilli bulunduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
İlk derece mahkemesince, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, davacı şirketin 1992 yılından bu yana mobilyacılıkla ilgili sektörde “CASA” ibareli seri markalarla ticarî faaliyette bulunduğu, sektörde belli bir bilinirlik elde ettiği, davacının “CASA” ibareli markalarının tescilli ve korunmalarının zorunlu olduğu, başka bir ifadeyle “CASA” ibaresinin mobilyacılıkla ilgili sektörde genel kullanım olan vasıf bildirici, jenerik
veya harcıalem bir ibare olarak kabulünün mümkün olmadığı, davacının markalarının “CASA” ibare ve biçimli oldukları, markalardaki asıl ve ayırt edici unsurun “CASA” ibaresinden oluştuğu, davalı başvurusunun konusu olan işaretin asıl ve ayırt edici unsurlarından birinin de “CASATİ” sözcüğü tarafından temsil olunduğu, “CASATİ” ibaresinin “CASA” ibaresine “Tİ” ekinin eklenmesiyle oluşturulduğu, ancak “Tİ” ekinin ayırt edicilikte yeterli farklılık yaratmadığı, bu farklılığın görsel, (varsa) anlamsal ve sescil olarak iki işaret arasında var olan seri içerisine girme ve genel izleminden doğan benzerliğin etkilerini geri plâna atmaya elverişli olmadığı, başvuru kapsamında yer alan 35/3.sınıftaki “açık artırma düzenlenmesi ve gerçekleştirilmesi hizmetleri,” ile 35/6.sınıftaki hizmetlerin tamamının davacı markalarının kapsamında aynen yer aldığı, her ne kadar bilirkişi raporunda “arı kovanları, suni petekler ve petek çıtaları, heykeller, biblolar” ürünlerinin aynı tür olmadığı ifade edilmiş ise de, davacının markalarının kapsamı tetkik edildiğinde, anılan ürünlerin davacının markalarının kapsamında aynen yer aldığı, başvuru konusu işaretin anılan ürünlerin satışına ilişkin mağazacılık hizmeti olduğu, bu sebeple bilirkişinin görüşlerine bu yönden iştirak edilmediği, buna karşın 35.sınıfta yer alan diğer hizmetlerin davacının markalarında yer almadığı, anılan bu hizmetlerin ayrı dağıtım kanallarından geçtikleri, ayrı işyerlerinde sunuldukları, birbirleri yerine ikamet edilme ve rekabet etme olanaklarının bulunmadığı, esasen bu hizmetlerin profesyonellere hitap ettiği, bu nedenle aynı tür sayılmalarının mümkün bulunmadığı, davacının “CASA” biçimindeki markalarının mobilyacılık sektöründe belli bir tanınmışlık yahut bilinirlik elde etmiş olduğu, ancak 556 sayılı HKH.’nın 8/4. maddesi koşullarının davacı yararına oluştuğu yönünde kanaat de elde edilmediği, davalının kendisine kazanılmış hak sağladığını iddia ettiği 2012/12967 sayılı markasının, işbu başvuru konusu işaretten farklı olduğu, zira anılan markanın “Baby Casati” esas ve ayırt edici unsurlu olduğu, başvuru konusu işarette ise “Baby” ibaresinin yer almadığı, öte yandan anılan markanın 18.12.2012 tarihinde tescil edildiği, oysa yargılama konusu başvurunun 27.11.2012 tarihli olduğu, dolayısıyla yargılama konusu başvuru tarihinde davacının tescilli bir markasının olmadığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, davalı TPMK YİDK’nın 2015/M-5714 sayılı kararının, 35/3.sınıftaki açık artırma düzenlenmesi ve gerçekleştirilmesi hizmetleri, ve 35/6.sınıftaki kararda ayrı ayrı gösterilen hizmetler bakımından iptaline, marka henüz tescil edilmediğinden hükümsüzlük istemi hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
Karara karşı davalılar vekillerince ayrı ayrı istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İstinaf mahkemesince yapılan yargılama sonucunda, davalılar vekillerinin sair istinaf itirazlarının yerinde olmadığı ancak mahkemece, davalının başvurusu kapsamındaki 35/3. sınıf “açık artırma düzenlenmesi ve gerçekleştirilmesi hizmetlerinin” de davacının önceki markalarının kapsamında aynen yer aldığı bildirilmişse de bu tespitin doğru olmadığı zira bilirkişi raporunda, anılan hizmetlerin, davacının markalarının kapsamında aynen yer aldığı şeklinde bir tespite yer verilmediği, bilirkişilerin, anılan hizmetlerle, davacı markası kapsamında bulunan 35/6. sınıf genel mağazacılık hizmetlerinin benzer olduğunu mütala ettikleri, oysa, davacının, aynı markalarına dayanarak “CASARİ” ibareli başka bir marka tescil başvurusunun reddi için açtığı emsal bir davada, davacının 35/6. sınıf genel mağazacılık hizmetleri, başvuru sahibinin 35/3. sınıf “açık artırma düzenlenmesi ve gerçekleştirilmesi hizmetleri” ile benzer görülmediği, verilen kararın Yargıtay 11. HD.’nin 26.02.2018 tarih ve 2016/7981 E. – 2018/1424 K. sayılı ilamı ile onandığı, bu durumda, davacının itiraza dayanak markaları kapsamındaki 35/6. sınıf genel mağazacılık hizmetlerinin, davalının başvurusu kapsamındaki 35/3. sınıf “açık artırma düzenlenmesi ve gerçekleştirilmesi hizmetlerinin” tesciline engel oluşturmayacağının kabulü gerektiği gerekçesiyle, davalılar vekillerinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, esas hakkında yeniden hüküm tesis edilmek suretiyle, davanın kısmen kabulüne, davaya konu YİDK kararının 35/6. sınıfta yer alan ve hüküm fıkrasında tek tek gösterilen hizmetler bakımından iptaline ve marka tescil edildiğinden başvuru markasının yukarda zikredilen hizmetler bakımından hükümsüzlüğüne karar verilmiştir.
Kararı, taraf vekilleri temyiz etmiştir.
1-) İlk Derece Mahkemesince verilen karara yönelik olarak yapılan istinaf başvurusu üzerine HMK’nın 355 vd. maddeleri kapsamında yöntemince yapılan inceleme sonucunda Bölge Adliye Mahkemesince esastan verilen nihai kararda, dosya kapsamına göre saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kurallarına aykırı bir yön olmadığı gibi HMK’nın 369/1. ve 371. maddelerinin uygulanmasını gerektirici nedenlerin de bulunmamasına göre davalılar vekillerince ileri sürülen tüm temyiz itirazları yerinde değildir.
2-) Davacı vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine gelince, dava, davalı kurum kararının iptali ile başvuruya konu markanın hükümsüzlüğü istemlerine ilişkindir. Bölge Adliye Mahkemesince, başvuruya konu marka kapsamında, 35/3. sınıfta yer alan, “Açık artırma düzenlenmesi ve gerçekleştirilmesi.” hizmetlerinin mesnet markalarda, 35/6 sınıfta yer alan mağazacılık ve perakendecilik hizmetleriyle benzer olmadığı gerekçesiyle anılan hizmetler bakımından davanın reddine karar verilmiştir. Ancak başvuru kapsamındaki anılan mağazacılık ve perakendecilik hizmetleri, mal satımını kapsadığı gibi açık artırma düzenlenmesi ve gerçekleştirilmesi hizmetler de mal satımını hedefleyen hizmetlerden olmakla her iki hizmetin birbirleriyle ilişkilendirilebilecek hizmetler olduklarının kabulü gerekir. Bu itibarla, Bölge Adliye Mahkemesince, yukarıda izah edilen hususlar ve davacının “Casa” ibareli markalarının tanınmış olduğu da gözetilerek 35/3. sınıfta yer alan hizmetler bakımından da davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirmeye dayalı olarak davanın kısmen kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
Kararın Sonucuna ve Tam Künye Bilgilerine Erişin
Kararın sonucunu görmek, tam künye bilgileriyle kopyalamak ve PDF olarak indirmek için abone olun veya bir reklam filmi izleyin...