Karar Metni
MAHKEMESİ : BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada Ankara 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 01/03/2018 tarih ve 2016/377 E- 2018/65 K. sayılı kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin kabulüne dair Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi’nce verilen 19/09/2019 tarih ve 2018/1366 E- 2019/887 K. sayılı kararın Yargıtay’ca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkil şirketin kurucusunun ve ölünceye kadar sahibinin dünyaca ünlü güreşçi Mahmut Atalay olduğunu, 1964 yılında Ankara’da açmış olduğu Aspava isimli lokantanın hala aynı faaliyetlerine devam ettiğini ve Ankara’nın en bilinen işletmelerinden biri bulunduğunu, müvekkil şirketin “ASPAVA” markasını, 14.03.1996 tarihinde adına tescil ettirdiğini ve tescilinin 14.03.2016 tarihinden itibaren 10 yıl süre ile yenilendiğini, müvekkil şirketin, markayı ilk tescil ettiren kişi ve gerçek hak sahibi olduğunu, davalının bu durumu bilmesine rağmen, “Aspava” markasını benzer kategorideki ürünler için “Meşhur Cengiz Yıldırım Aspava” adı altında 06.05.2015 tarihinde tescil ettirdiğini ve müvekkili şirketin tanınmışlığından kötü niyetli olarak yararlandığını, davalının markasının, müvekkilinin tescilli markası ile karışıklık yaratacak derecede benzer olduğunu, 556 sayılı KHK’nın 7. maddesindeki marka tescilinde red için mutlak nedenler ile 8. maddesinde belirtilen marka tescilinde red için nispi nedenlerin varlığı nedeniyle haksız ve hukuka aykırı şekilde tescil edilmiş “Meşhur Cengiz Yıldırım Aspava” markasının hükümsüzlüğüne karar verilmesinin gerektiğini ileri sürerek, davalı adına tescilli Meşhur Cengiz Yıldırım Aspava markasının hükümsüzlüğüne ve marka sicilinden terkinine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili, her ne kadar davacı taraf 1964 yılından beri Aspava isimli işyerini açtığını iddia etmiş ise de bu iddianın ispatlanamadığını, dava konusu markaların birbirine benzemediğini ve farklı sınıflarda tescilli olduğunu, iltibas tehlikesinin bulunmadığını, “aspava” kelimesinin tek başına ayırt edici olmadığını, “aspava” isimli çok sayıda kebapçı olduğunun bilindiğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, dava konusu marka işaretinin 556 sayılı KHK’nın 5. maddesi anlamında marka olabilecek işaretlerden olduğu, taraf markalarının aynı/ayırt edilmeyecek kadar benzer olmadığından, 556 sayılı KHK’nın 7/1-b maddesi anlamında hükümsüzlük koşullarının oluşmadığı, davacının markasının tescilli olduğu 29,30 ve 32. sınıflardaki mallar ile davalının markasının tescilli olduğu 43. sınıfta yer alan yiyecek ve içecek sağlanması hizmetlerinin benzer bulunduğu, dava konusu markalar kapsamındaki mal ve hizmetler ile davacı markası kapsamındaki mal ve hizmetlerin bir kısmının benzer olmasına rağmen, taraf markalarının işaretlerinin benzer olmaması ve 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesi anlamında iltibas tehlikesinin mevcut olmaması nedeniyle hükümsüzlük şartlarının oluşmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, karara karşı davacı vekili istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesince, tüm dosya kapsamına göre; dava konusu markanın kapsamında bulunan “yiyecek içecek sağlanması hizmetleri” ile davacıya ait markanın kapsamındaki mallar arasında 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesi kapsamında benzer oldukları sonucuna varıldığı, her ne kadar mahkemece “aspava” ibaresinin ayırt ediciliğinin düşük olduğu kabul edilerek davanın reddine karar verilmiş ise de, bir marka tescilli olduğu sürece 556 sayılı KHK kapsamında korunacak olup, davacı markasının 556 sayılı KHK’nın 42. maddesi hükümlerine dayalı olarak jenerik hale geldiğinden bahisle hükümsüzlüğüne karar verilmediği sürece korumanın devam edeceği, Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 2012/10271 E., 2013/9104 K. ve 2012/7031 E., 2013/6392 K. sayılı kararlarının da bu yönde bulunduğu, öte yandan, hükümsüzlüğü istenen dava konusu markada, davacı markasının asli unsurunu teşkil eden “ASPAVA” ibaresi dışında kişi ismine yer verilmiş olup, bu farklılık iltibas tehlikesini ortadan kaldırmadığından ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın kısmen kabulü ile, davalı adına tescilli 2014/52239 sayılı “MEŞHUR CENGİZ YILDIRIM ASPAVA” ibareli markanın 43. sınıfta yer alan; “Yiyecek ve içecek sağlanması hizmetleri” yönünden hükümsüzlüğü ve sicilden terkikine karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
İlk Derece Mahkemesince verilen karara yönelik olarak yapılan istinaf başvurusu üzerine HMK’nın 355 vd. maddeleri kapsamında yöntemince yapılan inceleme sonucunda Bölge Adliye Mahkemesince esastan verilen nihai kararda, dosya kapsamına göre saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kurallarına aykırı bir yön olmadığı gibi HMK’nın 369/1. ve 371. maddelerinin uygulanmasını gerektirici nedenlerin de bulunmamasına göre usul ve yasaya uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
Kararın Sonucuna ve Tam Künye Bilgilerine Erişin
Kararın sonucunu görmek, tam künye bilgileriyle kopyalamak ve PDF olarak indirmek için abone olun veya bir reklam filmi izleyin...