Karar Metni
MAHKEMESİ : ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ
Taraflar arasında görülen davada Ankara 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 20/06/2018 tarih ve 2016/404 E- 2018/248 K. sayılı kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi’nce verilen 11/10/2019 tarih ve 2018/1474 E- 2019/988 K. sayılı kararın Yargıtay’ca incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkilinin ANKARA SEYMENLER KULÜBÜ DERNEĞİ adını taşıdığını, ilgili mevzuat gereği 27.11.2011 tarihinde kurulup tescil edildiğini, tüzüğü uyarınca başta seymenlik geleneği olmak üzere Ankara kültürü ve kent kimliğine ilişkin araştırmalar yapma, mevcut kültürel öğeleri araştırma ve yaşatma, seymenlik geleneğini gelecek nesillere aktarma gibi amaçlarının bulunduğunu, davalının “SEYMEN” ibareli 16 ve 41. sınıf ürün ve hizmetleri içeren 2015/75527, “ANKARA SEYMENLER KULÜBÜ” ibareli 16 ve 41. sınıf ürün ve hizmetleri içeren 2015/74563, “ANKARA SEĞMENLER KULÜBÜ” ibareli 16 ve 41. sınıf ürün ve hizmetleri içeren 2015/74584 ve “SEYMEN” ibareli 16. Sınıf ürünleri içeren 2015/74524 sayılı markaları adına tescil ettirdiğini, SEYMEN ibaresinin müvekkili dernek tarafından kullanıldığını, anılan markaların SEYMEN ve SEĞMEN sözcüklerini ihtiva ettiğini, bu kelimelerin kamuya mal olmuş ve anonim nitelikte ifadeler olduklarını, bu nedenle bir kişiye bağlanmasının mümkün olmadığını 556 sayılı KHK’nın 7. maddesinin 1.fıkrasının a ve f bendi hükümleri uyarınca hükümsüzlüğünün gerektiğini, öte yandan müvekkilinin “ANKARA SEYMENLER KULÜBÜ DERNEĞİ’ adını taşıdığını, tanınmışlığının bulunduğunu, davalının markalarının ayrıca bu nedenle de hükümsüzlüğünün gerektiğini ileri sürerek davalı adına tescilli markaların hükümsüzlüğü ile sicilden terkinine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, markaların 556 sayılı KHK’nın 7. maddesinde yazılı tescil için gerekli koşulları taşıdığını, herhangi bir yanıltıcılığının olmadığını, aksine ayırt ediciliğinin bulunduğunu, müvekkilinin ilk olarak 1933 yılında kurulduğunu, seymenlik geleneğini yaşatma amacının olduğunu, başta seymenlik geleneği olmak üzere Ankara’nın tarihi, kültürü, gelenekleri ve kentsel yaşamı ile ilgili araştırma ve tanıtım yaptığını, adının … olmasına karşın kamuoyunda SEYMENLER KULÜBÜ DERNEĞİ olarak bilindiğini, seymenlik geleneğine ilişkin kavramların ve değerlerin yanlış kullanımını engellemek amacıyla markalarını tescil ettirdiğini, bu şekilde seymenlik geleneği ve kültürünün bozulmasının ve ticari amaçlarla kullanılarak itibarsızlaştırılmasının önüne geçmek amaçlı tedbir alındığını, davacı derneğin müvekkili dernekten ihraç edilen üyeler tarafından kurulduğunu, davanın haksız olduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İlk derece mahkemesince, iddia, savunma, bilirkişi asıl ve ek raporu ve tüm dosya kapsamına göre; davalı ve davacının dernek olarak tüzel kişiliğinin bulunduğu, seymen ve seğmen ibareli markasal kullanımlarının olmadığı, seymen ibaresinin Kurtuluş Savaşı yıllarının bir anısı olmak üzere, genellikle ulusal bayramlarda, düğünlerde törene yerel giysiler giyerek, atlı ve silahlı olarak katılan kimse anlamına geldiği, 16 ve 41. sınıf ürün ve hizmetler bakımından somut ve soyut anlamda ayırt ediciliğinin bulunduğu, zira anılan mal ve hizmetlerin ortalama alıcıları tarafından seymen ibaresinin anılan ürün ve hizmetlerinin bir vasfı olarak algılanmasının mümkün bulunmadığı, ürün ve hizmetler ile işaretler arasında doğrudan bir ilişki olmadığı, SEYMEN ibaresinin anılan ürün ve hizmetleri bir teşebbüse bağlamasının, işletmeler ile tüketiciler arasında iletişimi sağlamasının mümkün bulunduğu, bu nedenle ayırt ediciliğinin olduğu, 16 ve 41. sınıf hizmetler bakımından nitelik, kalite üretim yeri yahut coğrafi konularda halkı yanıltacak nitelikte olmadığı, mutlak ret nedenlerine dayalı hükümsüzlük isteminin kabul edilemeyeceği, buna karşın davalının ANKARA SEYMENLER KULÜBÜ ve ANKARA SEĞMENLER KULÜBÜ ibareli markalarıyla davacının … adının işletmesel köken olarak ilişkilendirmeye müsait bulunduğu, davacının anılan ad ile bir ticari faaliyet gerçekleştirmese dahi, davalının anılan ibareleri içeren marka tesciline itiraz etme veya hükümsüzlüğünü isteme hakkının bulunduğu, zira gerek 556 sayılı KHK’nın 8/5, gerekse 6769 sayılı SMK’nın 6/6 maddeleri uyarınca davacının kendi adı ile ilişkilendirilmeye müsait olacak ve bu suretle bir karışıklığa yol açacak sonraki marka tescil başvurularına itiraz hakkının olduğu, 16 ve 41. sınıf hizmetler bakımından ortalama tüketicilerin, davalı markaları ile davacı … ilişkilendirecekleri, bunun davacı aleyhine haksız rekabet yaratacağı, buna karşın sadece Seymen ibaresini içeren 2015/74527 ve 2015/74524 sayılı markalar bakımından davacının isteminin haklı olmadığı, zira sadece seymen sözcüğüne bağlı kalınarak davacı ile markalar arasında bir ilişkilendirilme kurulmasının mümkün olmadığı, davalının öteden beri seymen tanıtım işareti ile kültürel faaliyetlerde bulunmasının yukarıdaki ulaşılan sonuçları değiştiremeyeceği gerekçesi ile davalı adına tescilli 2015/74584 ve 2015/74563 sayılı markaların hükümsüzlüğü ile sicilden terkinine, sair istemlerin reddine karar verilmiştir.
Karara karşı taraf vekilleri tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
Ankara Bölge Adliye Mahkemesince, tüm dosya kapsamına göre; mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, davalının tescilli markalarının 16 ve 41. sınıf ürün ve hizmetler bakımından somut ve soyut anlamda ayırt ediciliğinin bulunduğu, 16 ve 41. sınıf hizmetler bakımından nitelik, kalite üretim yeri yahut coğrafi konularda halkı yanıltacak nitelikte olmadığı, mutlak ret nedenlerine dayalı hükümsüzlük isteminin yerinde bulunmadığı, ancak davacının … adının, davalı tarafça marka olarak tescil ettirilmesine, somut olaya uygulanması gereken 556 sayılı KHK’nın 8/5. maddesi gereğince itiraz hakkının olduğu, zira davacı derneğin isminin de bir kişi ismi olduğu ve 556 sayılı KHK’nın 8/5. maddesi uyarınca korunması gerektiği, 16 ve 41. sınıf hizmetler bakımından ortalama tüketicilerin, davalı markaları ile davacı … ilişkilendirecekleri, buna karşılık sadece SEYMEN ibaresini içeren markalar bakımından davacının isteminin yerinde olmadığı, zira sadece seymen sözcüğüne bağlı kalınarak davacı ile markalar arasında bir ilişkilendirilme kurulmasının mümkün bulunmadığı gerekçesiyle taraf vekillerinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı, taraf vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.
Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurusunun HMK’nın 353/b-1 maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
Kararın Sonucuna ve Tam Künye Bilgilerine Erişin
Kararın sonucunu görmek, tam künye bilgileriyle kopyalamak ve PDF olarak indirmek için abone olun veya bir reklam filmi izleyin...