Karar Metni
MAHKEMESİ :BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada İzmir Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 13.07.2017 tarih ve 2016/141 E- 2017/92 K. sayılı kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi’nce verilen 22.11.2019 tarih ve 2017/1946 E- 2019/1737 K. sayılı kararın Yargıtay’ca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkilinin tavukçuluk sektörünün ihtiyaç duyduğu tüm ekipman, kafes sistemi ve bilimum makine üretimini yaptığını, 1996 yılında ticaret siciline tescil edildiğini, müvekkilinin ilk defa 2004 yılında “Kutlusan” ibaresini markalaştırdığını, 2012 yılında “K+Şekil+ KUTLUSAN Kafes Ekipman ve Hayvancılık Taşımacılık San. A.Ş.” markasını tescil ettirdiğini, müvekkili şirketin ortaklarının Kutlusan ünvanıyla başkaca şirketler kurduklarını, 05.03.2013 tarihinde Denizli’de kurulan davalı şirketin 17.11.2014 tarihinde İzmir şubesini tescil ettirildiğini, 2015 tarihinde de şirket merkezinin İzmir’e taşındığını, davalının müvekkiline ait ticaret unvanının çekirdek unsurunu kullandığı gibi internet sitesinde “KUTLUSAN Makina Teknoloji San. ve Tic. A.Ş.” yazı ve logosunu müvekkilinin markasındaki yazı, şekil ve renklerle kullanarak müvekkilinin markasına tecavüz ettiğini, müvekkilinin gönderdiği ihtarnameden sonuç alamadığını ileri sürerek, müvekkili şirkete ait marka şeklinin davalı tarafça ayırtedilemeyecek derecede tescilsiz kullanımının sonlandırılmasına, davalı şirketin ticaret unvanındaki “Kutlusan” ibaresinin sicilden terkinine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, müvekkili şirket ile davacı şirketin faaliyet alanları farklı olduğu için haksız rekabetin bulunmadığını,14.02.2014 tarihli Resmi Gazetede yayınlanan Ticaret Unvanları Hakkında Tebliğ’in 5/3 maddesine göre daha önce tescil edilmiş ticaret unvanının eki aynı olan ancak ekten sonra gelen işletme konusunu gösteren ilk ibaresi farklı olan ticaret unvanının, ayırtedici bir ek yapılmadan tescil edilebileceğini, davacının ünvan tescil işlemine karşı itirazda bulunmadığını, müvekkili şirket temsilcisinin adının … olup ticaret unvanının soyadından kaynaklandığını savunarak, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İlk derece mahkemesi, iddia, savunma, toplanan deliller, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; davacı şirketin 22.03.1996 tarihinde tescil edildiği, davacı özellikle tavukçuluk alanında faal olsa dahi ilan edilen faaliyet alanında her türlü makine üretim ve satışının da yer aldığı, davacının tescilli markasında 6, 7 ve 21. sınıfların bulunduğu, bilirkişi raporunda belirtildiği üzere makineler, endüstriyel robotlar, iş makineleri, tarım, hayvancılık, zirai sektörde kullanılan işleme, içecek, ambalajlama gibi makinelerin bu kapsamda kaldığı, davacının gerek marka tescilindeki emtiadan, gerekse ticaret unvanındaki kaydından ve faaliyet alanından ötürü “Kutlusan” ibaresi üzerinde bir öncelik elde ettiği, davalının kayıtlı bir ticaret unvanı bulunmasına rağmen “Kutlusan” kısmını abartarak diğer unvan sözcüklerinden farklı kullanmak suretiyle markalaştırdığı, davalının eyleminin markaya tecavüz oluşturduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Karar, davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesince, tüm dosya kapsamına göre yapılan istinaf incelemesi sonucunda; ilk derece mahkemesi kararında usul ve esas yönünden bir isabetsizlik bulunmadığı, ayrıca yapılan keşifte davalının işyerinde ele geçen broşür, zarf ve fatura gibi ticari belgelerde ve işyeri giriş ve tabelalarında davalının ticaret unvanında bulunan “Kutlusan” ibaresi dışındaki diğer kısımlar siyah renkle ve küçük punto ile yazılmış iken “Kutlusan” ibaresi önplana çıkartılarak kırmızı, kalın ve büyük punto ile yazılarak bu ibarenin markasal olarak kullanıldığı böylelikle davacının tescilli markasına tecavüz edildiği, davalının anılan broşür, zarf ve faturalarında ayrıca başka markasal ibareler bulunmasının davacının markasına tecavüzü ortadan kaldırmadığı, yine davacının kendi ticaret unvanındaki kılavuz sözcüğün tesciline karşı koyması nedeniyle ticaret unvanının tesciline dair idari nitelikteki tebliğ hükümlerinin somut olayda uygulama yeri bulunmadığı gerekçeleriyle, davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Karar, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurusunun HMK’nın 353/b-1 maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
Kararın Sonucuna ve Tam Künye Bilgilerine Erişin
Kararın sonucunu görmek, tam künye bilgileriyle kopyalamak ve PDF olarak indirmek için abone olun veya bir reklam filmi izleyin...