MahkemeYargıtay 11. Hukuk Dairesi
Esas No 2019 / ****
Karar No 2020 / ****
Karar Tarihi **.03.2020
Karşı OyYok

Karar Metni

MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ

Taraflar arasında görülen davada İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesince bozmaya uyularak verilen 11/02/2019 tarih ve 2018/1024-2019/137 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesinin davacı ekili tarafından istenildiği ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili; davalının 01.08.2006 tarihinde müvekkili şirkette çalışmaya başladığını, en son kalite proses mühendisi olarak çalıştığını, taraflar arasında rekabet yasağı sözleşmesi akdedildiğini, davalının bu hükümlere aykırı hareket ettiğini, sözleşmede öngörülen cezai şarta dair koşulların gerçekleştiğini ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 30.000,00 USD cezai şartın yasal faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili; rekabet yasağına dair sözleşmenin süre ve coğrafi sınırlama bakımından geçersiz olduğunu, davacının bir zararının bulunmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, bozma ilamına uyularak yapılan yargılamaya göre, davalının imzaladığı hizmet akdinin rekabet yasağına ilişkin maddesinde Ege ve Marmara Bölgesine ilişkin rekabet yasağı coğrafi alan sınırlamasının işçinin iktisaden mahvına sebep olacak mahiyette olduğu, çalışma özgürlüğüne aykırı, akit serbestisine ilişkin yasal düzenlemeler doğrultusunda taraflar arasında imzalanan hizmet akdinde yer alan anılan düzenlemelerin batıl olduğu, kaldı ki davalının görevi sebebiyle edinmiş olduğu bilgiyi kullandığının da dosyadan anlaşılamadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Dava, taraflar arasında akdedilen rekabet yasağı sözleşmesine aykırılıktan kaynaklanan cezai şart istemine ilişkin olup, mahkemece yazılı şekilde davanın reddine karar verilmiştir.
Davalının iş akdinin sona erdiği ve yeni bir iş yerinde çalışmaya başladığı tarih itibariyle somut olaya uygulanması gereken Mülga 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 348. maddesinde “İş sahibinin müşterilerini tanımak veya işlerinin esrarına nüfuz etmek hususlarında işçiye müsait olan bir hizmet akdinde her iki taraf, akdin hitamından sonra, işçinin kendi namına iş sahibi ile rekabet edecek bir iş yapamamasını ve rakip bir müessesede çalışamamasını ve böyle bir müessesede şerik veya sair sıfatla alakadar olamamasını, şart edebilirler. Rekabet memnuniyetine dair olan şart, ancak işçinin müşterileri tanımasından ve esrara nüfuzundan istifade ederek iş sahibine hissolunacak derecede bir zarar husulüne sebebiyet verebilecek ise, caizdir. İşçi, akdin yapıldığı zamanda reşit değil ise rekabet memnuniyetine dair olan şart batıldır.”, aynı Kanunun 349. maddesinde de ”Rekabet memnuiyeti ancak işçinin iktisadi istikbalinin hakkaniyete muhalif olarak tehlikeye girmesini menedecek surette zaman, mahal ve işin nevi noktasından hal icabına göre münasip bir hudut dahilinde şart edilmiş ise muteberdir.” hükmü düzenlenmiştir.
Somut uyuşmazlıkta taraflar arasında akdedilen ”Rekabet Yasağı Sözleşmesi” başlıklı sözleşmenin 4. maddesinde ”İşbu rekabet yasağı sözleşmesi, zaman açısından personelin her ne sebeple olursa olsun işten ayrılmasından itibaren 3 yıl süre ile, coğrafi açıdan Ege ve Marmara Bölgesi ve sektör açısından ambalaj sektörü ile sınırlı olmak üzere düzenlenmiştir”, 5. maddesinde de ”Rekabet yasağına aykırı davranılması durumunda Pilenpak şirketinin uğradığı ya da uğraması muhtemel zararlarını tazmin hakkı saklı kalmak üzere 30.000 ABD doları tutarındaki cezai şart personel tarafından Pilenpak şirketine ödenecektir. İşverenin bu nedenle daha fazla zararı olursa fazlasını talep hakkı saklıdır.” hükümlerine yer verilmekle rekabet yasağı sözleşmesinin zaman, yer ve faaliyet alanı bakımından sınırlandırılmış mahiyette olduğu anlaşılmakta olup, davalının iş akdinin sona ermesinden yaklaşık 1 ay sonra davacı şirketin faaliyet alanında ve davacı şirketle aynı bölgede faaliyet gösteren başka bir şirkette işe girdiği de gözetildiğinde anılan rekabet yasağı sözleşmesinin batıl olduğunu ileri sürmesi dahi MK’nın 2. maddesine aykırıdır.
Şu halde mahkemece, rekabet yasağı sözleşmesinin batıl olduğunun kabul edilmesi doğru olmadığı gibi davacı şirkette mühendis olarak çalışmış olan davalının, davacı şirketin ticari bilgilerine vakıf olabilecek bir pozisyonda çalıştığı, edindiği bilgileri 3. kişilere aktarma ihtimalinin bulunduğu, bu halin ihtimalinin bile rekabet yasağı sözleşmesinde öngörülen cezai şartın tatbiki için yeterli görülebileceği, eş anlatımla edinilen bilgilerin kullanıldığının ispat edilmesinin gerekmediği dahi gözetilmeksizin yazılı şekilde davanın reddine karar verilmesi de doğru olmamış ve kararın davacı taraf yararına bozulması gerekmiştir.

Kararın Sonucuna ve Tam Künye Bilgilerine Erişin

Kararın sonucunu görmek, tam künye bilgileriyle kopyalamak ve PDF olarak indirmek için abone olun veya bir reklam filmi izleyin...