Karar Metni
MAHKEMESİ : BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada Konya 1. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 28.12.2017 tarih ve 2016/416 E- 2017/1223 K. sayılı kararın davalı …Ş. vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin kabulüne dair Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi’nce verilen 02.10.2019 tarih ve 2018/845 E- 2019/1137 K. sayılı kararın Yargıtay’ca duruşmalı olarak incelenmesi davalı …Ş. vekili tarafından istenmiş ise de 20.02.2020 tarihinde davalı şirket vekili tarafından verilen duruşmadan vazgeçme dilekçesi de dikkate alınarak dosyanın incelemesinin evrak üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, davalı şirket yetkililerinin …’dan kâr ve zarara ortak olacağı ve istediği zaman parasını geri alabileceği vaadi ile 24.02.2000 tarihinde 3.000,00 DM tahsil ettiklerini, müvekkilinin kâr payı ve parasını geri alamadığını, müvekkilinin hiçbir zaman davalı şirketten pay satın almadığını, şirketin borsaya girmesi ile herhangi bir hisse senedi almadığını, ortak şirket genel kuruluna katılmadığını ve kar payı almadığını ileri sürerek, davacının davalı şirkete ortak olmadığının tespiti ile kendisinden haksız olarak alınan 1,533,87 Euro’nun alındığı tarihten itibaren işleyecek ticari faiziyle birlikte iadesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davacı ile davalı arasında ortaklık ilişkisinin bulunduğunu, davanın zamanaşımına uğradığını savunarak davanın reddini istemiştir.
İlk Derece Mahkemesince, davalı tarafın hak düşürücü süre ve zamanaşımı def’inin yerinde olmadığı, davacının davalı şirkete toplam 13.214,00 Euro ödeme yaptığı, ancak 1.533,87 Euro talep edilmesi karşısında taleple bağlı kalınması gerektiği, Baco belgesi ve kâr payı nedeniyle herhangi bir düşüm yapılamayacağı, davadan önce temerrütün oluşmadığı gerekçeleriyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Karara karşı davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesince, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, ilk derece mahkemesi kararının kâr payı alacağı ve Baco Assest İnc. başlıklı belgeden kaynaklanan gerekçe değişikliği sebebi ile kaldırılmasına, davanın kabulü ile davacının şirket ortağı olmadığının tespitine, 1.533,87 Euro’nun 03.11.2015 tarihinden itibaren 3095 sayılı Kanun’un 4/a maddesi gereğince devlet bankalarından birinin bir yıl vadeli Euro mevduat hesabına ödediği döviz faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
1- Dava, davalı ile geçerli şekilde ortaklık ilişkisinin kurulmadığı için davalı şirket ortağı olmadığının tespiti ile bu amaçla verilen paranın tahsili istemine ilişkindir. Bölge Adliye Mahkemesince yukarıda özetlenen gerekçe ile davanın kabulüne karar verilmiştir.
Ancak, 07.12.2019 tarih, 30971 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan 7194 sayılı Dijital Hizmet Vergisi ile Bazı Kanunlarda ve 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun’un 41. maddesinde 25.03.1987 tarihli ve 3332 sayılı Sermaye Piyasasının Teşviki, Sermayenin Tabana Yaygınlaştırılması ve Ekonomiyi Düzenlemede Alınacak Tedbirler ile 5422 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu, 213 sayılı Vergi Usul Kanunu ve 3182 sayılı Bankalar Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanuna aşağıdaki geçici maddenin eklendiği belirtilmiş olup, işbu geçici 4. maddede ”31.12.2014 tarihine kadar, pay sahibi sayısı nedeniyle payları halka arz olunmuş sayılan ve payları borsada işlem gören anonim ortaklıklar tarafından doğrudan veya dolaylı olarak nominal ya da primli değer üzerinden pay veya pay adı altında satışı yapılmış olan her türlü araç, 06.12.2012 tarihli ve 6362 sayılı Sermaye Piyasası Kanununun kaydileştirmeye ilişkin şartlarına tabi olmaksızın 29.06.1956 tarihli ve 6762 sayılı mülga Türk Ticaret Kanunu ile 13.01.2011 tarihli ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu kapsamında pay addolunur, bu ortaklıklara yapılan ödemeler pay karşılığı yapılmış kabul edilir ve ortaklık ilişkisi kurulmuş sayılır. Bu payların kaydileştirilmemiş olması ortaklık haklarına halel getirmeyeceği gibi ortaklık ilişkisinin kurulmadığı da iddia edilemez. Birinci fıkra kapsamında kurulmuş olan ortaklık ilişkileri hakkında; geçerli bir ortaklık ilişkisi bulunmadığı veya primli pay satışı yapıldığı ileri sürülerek sebepsiz zenginleşme, haksız fiil, sözleşme öncesi görüşmelere aykırılık veya sözleşmeye aykırılık nedenlerine dayalı olarak açılan ve kanun yolu incelemesindekiler dahil görülmekte olan menfi tespit, tazminat veya alacak davalarında, karar verilmesine yer olmadığına dair karar verilir ve yargılama gideri ile maktu vekalet ücreti ortaklık üzerinde bırakılır.” hükmü düzenlenmiş, aynı Kanun’un 52/1-h maddesinde de işbu hükmün yayımı tarihinde yürürlüğe gireceği hükme bağlanmıştır.
Bu durum karşısında, mahkemece taraf iddia ve savunmalarının Sermaye Piyasası Kanunu’nun 16. maddesi ve anılan yasal düzenleme kapsamında değerlendirilerek sonucuna göre bir karar vermek üzere kararın re’sen bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
2- Bozma sebep ve şekline göre, davalı vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.
Kararın Sonucuna ve Tam Künye Bilgilerine Erişin
Kararın sonucunu görmek, tam künye bilgileriyle kopyalamak ve PDF olarak indirmek için abone olun veya bir reklam filmi izleyin...