MahkemeYargıtay 11. Hukuk Dairesi
Esas No 2020 / ****
Karar No 2020 / ****
Karar Tarihi **.11.2020
Karşı OyVar

Karar Metni

MAHKEMESİ : BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 21. HUKUK DAİRESİ

Taraflar arasında görülen davada Konya 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 15.05.2018 tarih ve 2016/59 E- 2018/300 K. sayılı kararın davacı vekili ve davalı şirket vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi’nce verilen 14.11.2019 tarih ve 2018/1800 E- 2019/1405 K. sayılı kararın Yargıtay’ca incelenmesi davacı vekili ve davalı şirket vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkiline davalı şirket temsilcisi tarafından ulaşıldığını ve parasının tamamını istediği her an geri çekebileceği, karşılığında yüksek oranlarda faiz verileceği açıkça ifade edilmek suretiyle DM bazında para tahsilatı yapıldığını, yatırılan paralar karşılığında davalılar tarafından müvekkiline 26.04.2000 tarihli ortaklık durum belgesi verildiğini, davalılar tarafından Bankalar Kanunu, TTK, SPK, BK ve ilgili diğer kanunların açık hükümlerine aykırı olarak müvekkilinden para tahsil edildiğini ve bu faaliyetlerin geçerli bir hisse senedi satımı yapılmış gibi gösterilmeye çalışıldığını belirterek davalılar tarafından SPK, TTK, Bankalar Kanunu ve diğer kanunların ilgili hükümleri doğrultusunda geçerli bir hisse senedi devri yapılamayacağının tespit edilmesine, müvekkilinin davalı şirketlerde hukuka uygun surette kurulmuş bir ortaklığının bulunmadığının tespitine, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla müvekkilinden tahsil edilen 65.730,00 DM (33.607,22 Euro) karşılığı 107.139,11 TL’nin haksız fiil hükümleri uyarınca paranın yatırıldığı tarihten itibaren işleyecek en yüksek avans faizi ile davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … davaya cevap vermemiştir.
Davalı şirket vekili, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kısmen kabulüne, davacı ile davalı şirket arasında geçerli bir ortaklık ilişkisi bulunmadığının tespitine, 97.520,92 TL’nin 31.12.2015 dava tarihinden itibaren TCMB’nın kısa vadeli avans işlemlerine uyguladığı oranda faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
Karar, davacı vekili ve davalı şirket vekili tarafından istinaf edilmiştir.
Ankara Bölge Adliye Mahkemesince, mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili ve davalı şirket vekili temyiz etmiştir.
1- Dava, geçerli şekilde ortaklık ilişkisinin kurulmadığı için davalı şirketlerin ortağı olmadığının tespiti ile bu amaçla verilen paranın tahsili istemine ilişkindir. Mahkemece yukarıda özetlenen gerekçe ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Ancak, 07.12.2019 tarih, 30971 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan 7194 sayılı Dijital Hizmet Vergisi ile Bazı Kanunlarda ve 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun’un 41. maddesinde 25.3.1987 tarihli ve 3332 sayılı Sermaye Piyasasının Teşviki, Sermayenin Tabana Yaygınlaştırılması ve Ekonomiyi Düzenlemede Alınacak Tedbirler İle 5422 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu, 213 sayılı Vergi Usul Kanunu ve 3182 sayılı Bankalar Kanunu’nda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanuna aşağıdaki geçici maddenin eklendiği belirtilmiş olup, işbu geçici 4. maddede ”31.12.2014 tarihine kadar, pay sahibi sayısı nedeniyle payları halka arz olunmuş sayılan ve payları borsada işlem gören anonim ortaklıklar tarafından doğrudan veya dolaylı olarak nominal ya da primli değer üzerinden pay veya pay adı altında satışı yapılmış olan her türlü araç, 6.12.2012 tarihli ve 6362 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu’nun kaydileştirmeye ilişkin şartlarına tabi olmaksızın 29.6.1956 tarihli ve 6762 sayılı mülga Türk Ticaret Kanunu ile 13.1.2011 tarihli ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu kapsamında pay addolunur, bu ortaklıklara yapılan ödemeler pay karşılığı yapılmış kabul edilir ve ortaklık ilişkisi kurulmuş sayılır. Bu payların kaydileştirilmemiş olması ortaklık haklarına halel getirmeyeceği gibi ortaklık ilişkisinin kurulmadığı da iddia edilemez. Birinci fıkra kapsamında kurulmuş olan ortaklık ilişkileri hakkında; geçerli bir ortaklık ilişkisi bulunmadığı veya primli pay satışı yapıldığı ileri sürülerek sebepsiz zenginleşme, haksız fiil, sözleşme öncesi görüşmelere aykırılık veya sözleşmeye aykırılık nedenlerine dayalı olarak açılan ve kanun yolu incelemesindekiler dahil görülmekte olan menfi tespit, tazminat veya alacak davalarında, karar verilmesine yer olmadığına dair karar verilir ve yargılama gideri ile maktu vekalet ücreti ortaklık üzerinde bırakılır.” hükmü düzenlenmiş, aynı Kanun’un 52/1-h maddesinde de işbu hükmün yayımı tarihinde yürürlüğe gireceği hükme bağlanmıştır.
Bu durum karşısında, mahkemece taraf iddia ve savunmalarının Sermaye Piyasası Kanunu’nun 16. maddesi ve anılan yasal düzenleme kapsamında değerlendirilerek sonucuna göre bir karar vermek üzere kararın re’sen bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
2- Bozma sebep ve şekline göre, davacı vekili ve mümeyyiz davalı vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.

Kararın Sonucuna ve Tam Künye Bilgilerine Erişin

Kararın sonucunu görmek, tam künye bilgileriyle kopyalamak ve PDF olarak indirmek için abone olun veya bir reklam filmi izleyin...