MahkemeYargıtay 11. Hukuk Dairesi
Esas No 2020 / ****
Karar No 2020 / ****
Karar Tarihi **.11.2020
Karşı OyVar

Karar Metni

MAHKEMESİ : BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 21. HUKUK DAİRESİ

Taraflar arasında görülen davada Konya 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 28.03.2018 tarih ve 2017/262 E. – 2018/226 K. sayılı kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine-kısmen kabulüne dair Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi’nce verilen 16.10.2019 tarih ve 2018/1457 E. – 2019/1232 K. sayılı kararın Yargıtay’ca incelenmesi davalı vekili tarafından duruşmalı, davacı vekili tarafından duruşmasız olarak istenmiş ise de 20.02.2020 tarihinde davalı vekili tarafından verilen duruşmadan vazgeçme dilekçesi de dikkate alınarak, dosyanın incelemesinin evrak üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkiline davalı şirket temsilcisi tarafından ulaşılmış ve parasının tamamını istediği her an geri çekebileceği, karşılığında yüksek oranda faiz verileceği ifade edilerek DM bazında tahsilat yapıldığını, müvekkilinin parasını çekmek istediğinde defalarca şirketlere telefon etmiş ve geri ödeme yapılmadığını, müvekkilinden kanunlara aykırı şekilde tahsil edilen paranın söz verildiği gibi geri ödenmesi amacıyla dava açma zorunluluğu doğduğunu, davalıların malvarlığı üzerine alacak miktarı kadar tedbir konulmasını, davalılar tarafından müvekkiline SPK, TTK, Bankacılık Kanunu ve diğer kanunların ilgili hükümleri doğrultusunda geçerli bir hisse senedi devri yapılmayacağının tespiti, müvekkilinin davalı şirketlerde hukuka uygun surette kurulmuş bir ortaklığının bulunmadığının tespitine, dava tarihinde 301.924,81 TL (103,222,16 Euro) olan alacağın tahsil tarihindeki döviz kuru üzerinden faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kısmen kabulüyle, davacının davalı şirketin ortağı olmadığının tespitine ve 245,121,24 TL’nin temerrüt tarihi olarak kabul edilen 30.03.2017 dava tarihinden itibaren işleyecek değişen oranlardaki yasal faiziyle davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine karar verilmiştir.
Karar, taraf vekilleri tarafından istinaf edilmiştir.
Ankara Bölge Adliye Mahkemesince, davacı vekilinin istinaf itirazlarının esastan reddine, davalı şirket vekilinin istinaf itirazlarının ise kısmen kabulüyle ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve yeniden hüküm kurmak suretiyle davanın kısmen kabulüne, davacının davalı şirketin ortağı olmadığının tespitine ve 192.244,90 TL’nin temerrüt tarihi olarak kabul edilen 06.04.2017 tarihinden itibaren işleyecek değişen oranlardaki yasal faiziyle davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine karar verilmiştir.
Kararı, taraf vekilleri temyiz etmiştir.
1-Dava, taraflar arasındaki ortaklık ilişkisi kurulmadığının tespiti ve bu amaçla verilen paranın tahsili istemine ilişkin olup bölge adliye mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Ancak, 07.12.2019 tarih, 30971 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan 7194 sayılı Dijital Hizmet Vergisi ile Bazı Kanunlarda ve 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun’nun 41. maddesinde 25.03.1987 tarihli ve 3332 sayılı Sermaye Piyasasının Teşviki, Sermayenin Tabana Yaygınlaştırılması ve Ekonomiyi Düzenlemede Alınacak Tedbirler ile 5422 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu, 213 sayılı Vergi Usul Kanunu ve 3182 sayılı Bankalar Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanuna aşağıdaki geçici maddenin eklendiği belirtilmiş olup, işbu geçici 4. maddede ”31.12.2014 tarihine kadar, pay sahibi sayısı nedeniyle payları halka arz olunmuş sayılan ve payları borsada işlem gören anonim ortaklıklar tarafından doğrudan veya dolaylı olarak nominal ya da primli değer üzerinden pay veya pay adı altında satışı yapılmış olan her türlü araç, 06.12.2012 tarihli ve 6362 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu’nun kaydileştirmeye ilişkin şartlarına tabi olmaksızın 29.06.1956 tarihli ve 6762 sayılı mülga Türk Ticaret Kanunu ile 13.01.2011 tarihli ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu kapsamında pay addolunur, bu ortaklıklara yapılan ödemeler pay karşılığı yapılmış kabul edilir ve ortaklık ilişkisi kurulmuş sayılır. Bu payların kaydileştirilmemiş olması ortaklık haklarına halel getirmeyeceği gibi ortaklık ilişkisinin kurulmadığı da iddia edilemez. Birinci fıkra kapsamında kurulmuş olan ortaklık ilişkileri hakkında; geçerli bir ortaklık ilişkisi bulunmadığı veya primli pay satışı yapıldığı ileri sürülerek sebepsiz zenginleşme, haksız fiil, sözleşme öncesi görüşmelere aykırılık veya sözleşmeye aykırılık nedenlerine dayalı olarak açılan ve kanun yolu incelemesindekiler dahil görülmekte olan menfi tespit, tazminat veya alacak davalarında, karar verilmesine yer olmadığına dair karar verilir ve yargılama gideri ile maktu vekalet ücreti ortaklık üzerinde bırakılır.” hükmü düzenlenmiş, aynı Kanun’un 52/1-h maddesinde de işbu hükmün yayımı tarihinde yürürlüğe gireceği hükme bağlanmıştır.
Bu durum karşısında, mahkemece taraf iddia ve savunmalarının Sermaye Piyasası Kanunu ile yukarıda anılan yasal düzenleme kapsamında değerlendirme yapılarak sonucuna göre bir karar vermek üzere kararın re’sen bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
2-Bozma sebep ve şekline göre taraf vekillerinin temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.

Kararın Sonucuna ve Tam Künye Bilgilerine Erişin

Kararın sonucunu görmek, tam künye bilgileriyle kopyalamak ve PDF olarak indirmek için abone olun veya bir reklam filmi izleyin...