MahkemeYargıtay 11. Hukuk Dairesi
Esas No 2019 / ****
Karar No 2021 / ****
Karar Tarihi **.02.2021
Karşı OyYok

Karar Metni

MAHKEMESİ : BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 14. HUKUK DAİRESİ

Taraflar arasında görülen davada İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 27.12.2017 tarih ve 2014/396 E- 2017/1570 K. sayılı kararın asıl davada davalılar-karşı ve birleşen davada davacılar vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine-kabulüne dair İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi’nce verilen 20.03.2019 tarih ve 2018/1076 E- 2019/418 K. sayılı kararın Yargıtay’ca incelenmesi asıl davada davalılar-karşı ve birleşen davada davacılar vekili tarafından duruşmalı, asıl davada davacı-karşı ve birleşen davada davalı … vekili tarafından duruşmasız olarak istenmiş ve temyiz dilekçelerinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, duruşma için belirlenen 09..02.2021 günü başkaca gelen olmadığı yoklama ile anlaşılıp hazır bulunan davalılar – karşı davacılar vekili Av. … dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Asıl davada davacı-karşı ve birleşen davada davalı vekili,müvekkilinin davalı şirketteki hisselerinin tamamını 01.12.2011 tarihli limited hisse devir sözleşmesi ile davalı …’e 175.000,00 TL bedel karşılığında devir ve temlik ettiğini, müvekkilinin bankalara borcunun olması ve ortağı bulunduğu şirketin bu borçtan etkilenmemesi için şirket hisselerini devretme hususunda davalı ortağı tarafından ikna edildiğini, işbu borcun ödenmesiyle birlikte şirket hisselerini müvekkilinin yeniden devir ve iade alacağının kararlaştırıldığını ancak davalı bu taahhüdüne uymadığından taraflar arasında işbu davanın konusu olan 21.12.2011 tarihli protokolün tanzim edildiğini ayrıca davalının hisse devir bedeli olan 175.000,00 TL’ni müvekkiline ödediği belirtilmiş ise de, bu bedelin ödenmediğini, anılan protokol ile müvekkiline ait davalıya devrolunan %50 hissesinin gerçek bedeli, ödeme şekli ve diğer koşullarının belirlendiğini, protokol gereğince, hisse devir bedeli olarak 600.000,00 TL’ni davalıların müştereken ve müteselsilen ödemeyi kabul ve taahhüt ettiklerini, 3 adet senet ile ödeme yapılacak olup, senetlerin düzenlenme tarihinin de, hisse devri ve protokol tarihinden önceki bir tarih gösterildiğini, davalının protokole uymadığını ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, taraflar arasındaki limited şirket hisse devir sözleşmesi ve ona bağlı protokol şartlarına davalının uymaması nedeniyle sözleşme şartlarını yerine getirmesi için davalıya uygun bir mehil verilmesine, aksi takdirde protokolde belirlenen tüm alacakların ve senetlerin muaccel hale gelerek en yüksek temerrüt faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini talep ve dava etmiş, karşı dava ile birleşen davanın reddini istemiştir.
Asıl davada davalılar-karşı dava ve birleşen davada davacı vekili, asıl davanın reddini istemiştir, karşı davada, davalının protokolün 9., 12. ve 13. maddelerine aykırı davraması nedeniyle protokol haklı nedenle feshedildiğinden işbu protokol kapsamında müvekkili tarafından ödenmiş olan 130.000,00 TL’nin ödeme tarihinden itibaren faiziyle tahsilini, birleşen davada ise, davalının şirketteki hisselerinin tamamını 01.12.2011 tarihli limited şirket hisse devri sözleşmesi ile 175.000,00 TL bedel karşılığında müvekkili …’e devrettiğini, devir bedelinin tamamını nakden ve peşin olarak aldığını, davalının müvekkili … üzerinde baskı kurup tehdit etmek suretiyle hisse devri ile ilgili başkaca bir hakkı ve alacağı olmadığı halde ek ödeme almak istediğini, müvekkilinin bu baskı ve tehditler nedeniyle 21.12.2011 tarihli protokolü imzalamak zorunda kaldığını, protokolün yasal şekil şartlarına uygun olarak düzenlenmemesi nedeniyle de geçersiz olduğunu, dolayısıyla bu protokoldeki ödemelerin teminatı olarak alınan üç adet senedin hüküm ifade etmediğini, müvekkili …’in davalı tarafından düzenlenmiş bulunan senetleri imzalarken her üç senede de davalının talebi üzerine iki adet imzasını attığını, esasen senetlerin sadece müvekkili … tarafından verilmesine rağmen daha sonra davalı tarafından müvekkili …’in ikinci imzası üzerine davalı şirketin kaşesi vurulmak ve kendisi tarafından da aynı kaşe üzerine imza atılmak suretiyle müvekkili şirketin de bu senetlerden dolayı borçlu hale getirildiğini, senetlerin şirket yetkilisinin kendisi ile işlem yapma yasağı kapsamında geçersiz olduğunu, müvekkil şirketin protokolün tarafı olmadığını ileri sürerek, protokol ve protokol kapsamında verilen senetlerden dolayı borçlu olunmadığının tespitini talep ve dava etmiştir.
İlk Derece Mahkemesince iddia, savunma, toplanılan deliller ve tüm dosya kapsamına göre, 01.12.2011 tarihli hisse devir sözleşmesi ile davacıya ait hisselerin davalıya devredildiği, her ne kadar limited şirket hisse devri sözleşmesinin noterce yapılması geçerlilik şartı ise de, bu hususun noterde yapılan sözleşmeden önce veya sonra devir şartlarının resmi kayıtlarda belirtilen dışında farklı bir devir şartı öngören ilave sözleşme ve protokollerin yapılmasına engel olmadığı, bu nedenle taraflar arasında akdedilen 21.12.2011 tarihli protokolün limited şirket hisse devrine ek olarak yapıldığı ve geçerli olduğu, söz konusu protokolün davacının baskı ve tehditleri sonucu yapıldığı ileri sürülmüş ise de, baskı ve tehditlere yönelik gösterilen delillerin protokol ve dava tarihinden sonraki dönemlere ilişkin olduğu, protokol öncesinde davacının davalıyı tehdit ettiğine yönelik davalı tarafından adli makamlara yapılmış bir başvurunun bulunmadığı, ayrıca protokolün ihbar olunan 3. kişinin bulunduğu bir ortamda düzenlenmiş olduğu, dolayısıyla davalının protokolün davacının baskısı, zorlaması ve tehditi ile imzalandığı yönündeki iddiasını kanıtlayamadığı gibi, bu protokol uyarınca uzunca bir süre edimlerini ifa ettiği, protokolde davacının davalı diğer şirketteki hisselerinin devri karşılığında davalı …’in davacıya 600.000,00 TL ödeyeceği, bu ödemenin garanti altına alınması için davalı …’in davacıya 3 adet senet vereceğinin kararlaştırıldığı söz konusu senetleri diğer davalı şirketin de kefil olarak imzaladığı, davalı tarafından davacıya taraflar arasında uyuşmazlık çıkıncaya kadar toplam 130.000,00 TL ödeme yapıldığı, davalı şirketin protokole taraf olmadığı, bu nedenle borçtan sorumlu olmadığı iddia edilmişse de, davacı ve davalı …’in aynı zamanda davalı şirket ortakları olduğu, davalı şirketin davacı ve davalı dışında başkaca bir ortağı bulunmadığı, söz konusu protokolde davalı tarafından davacıya ödenecek devir bedellerinin bir kısmını şirket hesabından ödeneceğinin kararlaştırıldığı, ayrıca bu protokol uyarınca davalı tarafından davacıya verilen senetlerde de davalı şirketin avalinin bulunduğu, 6762 sayılı TTK’nın 334. m. uyarınca şirket yetkilisi ile işlem yapma yasağına aykırılık bulunduğu ileri sürülmüş ise de, senetlerin düzenlendiği tarih itibariyle davalı şirketin davalı … ile davacı …’un şirket ünvanı altına atacakları müşterek imza ile şirketi temsil edeceğinin belirtildiği, bizzat davalı şirketin yetkilisi olan …’in de şirket avaline ilişkin şirket kaşesini imzalamış olduğu, şirketin iki ortaklı olup, her iki yöneticinin de söz konusu bono altındaki şirket avaline ilişkin kaşeyi imzaladıkları, dolayısıyla şirketi söz konusu bonolar sebebiyle borçlandırdıkları, diğer hissedar olan …’in de imza atmak suretiyle işlem yasağına onay verdiği, ayrıca davalı şirketin de protokol uyarınca davacıya yapılan bir kısım ödemeleri bizzat yaptığı ve söz konusu protokol ve senetlere bu şekilde onay da verdiği, her ne kadar dava tarihi itibariyle senetler muacceliyet kesbetmemişse de yargılama aşamasında senetlerin vadelerinin geldiği ve muaccel olduğu, dava açıldığı tarihte bir hakkın istenebilmesi için o hakkın muaccel olması gerekmekte ise de dava açıldıktan sonra söz konusu muacceliyet şartının kendiliğinden yerine geldiği, dolayısıyla HMK’nın 115. m. uyarınca hüküm kuruluncaya kadar bu dava şartı yokluğuna ilişkin eksikliğin giderilmiş olduğu, bu itibarla artık senetlerin vadesi gelmediği gerekçesiyle davanın reddi hususunun usul ekonomisine uygun olmadığı gerekçesiyle, asıl dava yönünden, davacının davasının 470.000,00 TL yönünden kısmen kabulü ile, bu bedelin 70.000,00 TL’sinin 31.12.2012, 200.00,00 TL’sinin 31.12.2013 ve 200.000,00 TL’sinin ise 31.12.2014 tarihinden itibaren avans faiziyle davalılardan tahsilde tekerrür olmamak şartıyle müteselsilen tahsiline, hüküm kesinleştiğinde kasada bulunan senet asıllarının birlikte ifa kuralı gereği davalı …’e iadesine, karşı ve birleşen davanın reddine karar verilmiştir.
Karara karşı, asıl davada davalılar- karşı ve birleşen davada davacılar vekili istinaf yoluna başvurmuştur.
İstinaf Mahkemesince iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, protokolde davacının alacağının ödeme takvimine bağlandığı ve bu alacağın teminatı olarak düzenlenen üç adet senedin dava tarihi itibariyle henüz vadeleri gelmemiş ise de protokol davalı tarafça feshedilmiş olduğundan davacının protokole dayalı ve muaccel olan alacağını talep etmesinde usul ve yasaya aykırılık görülmediği, protokolün ve bu protokole dayalı senetlerin davacının tehdit ve zorlaması yoluyla ihdas edildiği iddiasının kanıtlanamadığı, ceza dosyasında davalı tarafça iddia olunan tehdit eyleminin dava konusu protokol tarihinden sonra olduğu, davalının davacıya protokol kapsamında 130.000.-TL ödeme yaptığı hususunda ihtilaf bulunmadığı, davalı tarafından gönderilen ihtarnamede, davacının protokoldeki yükümlülüklerini ihlal ettiği gibi edimlerini yerine getirmediğinden protokolün haklı nedenle feshedildiği bildirilmiş ise de, davacının protokole aykırı davrandığının kanıtlanamadığı, limited şirket hisse devri sözleşmelerinde, bedel veya alacak bakımından ayrı bir sözleşmenin yapılabileceği ve bu sözleşmelerin 6762 sayılı TTK’nın 520. m. uyarınca resmi şekilde yapılmasının gerekmediği, davacı ile davalı … arasında imzalanan 21.12.2011 tarihli protokolün sözleşme değişikliği anlamına gelmeyip, daha ziyade devir bedelinin miktarının tespitine ve ne şekilde ödeneceğine ilişkin olduğundan 818 sayılı BK 12.m uyarınca da bir geçersizliğin söz konusu olmadığı ayrıca, davalı tarafça protokolün geçersizliği ileri sürülmesine karşın protokol uyarınca davacıya bir kısım ödeme yapılmış olduğu gözetildiğinde daha sonradan protokolün geçersizliğinin ileri sürülmesinin dürüstlük kuralı ile bağdaşmadığı gibi, protokolde hüküm altına alınan hisse devir bedelinin gerçek değer olmadığı yönündeki itirazın da aynı gerekçeyle yerinde olmadığı, kaldı ki, davalı tarafça yargılama sırasında ileri sürülen bu iddiaya karşı davacı tarafça iddianın ve savunmanın genişletilmesi yasağı kapsamında karşı konulduğu, davalı şirket tarafından davacıya banka havalesi yoluyla “21.12.2011 tarihli protokol” açıklamalı toplam 130.000,00 TL tutarında ödeme yaptığı sabit olup, bu ödemelerin davalı şirketin ticari defterlerinde kayıt altına alındığı ve davalı ortak …’in “Ortaklardan Alacaklar” hesabının borcuna kaydedildiği, bu durumda, davalı şirketin “21.12.2011 tarihli protokol” açıklamalı banka havalesi yoluyla yapmış olduğu toplam 130.000.-TL ödemeyi davalı ortağının borcuna ifa etmek üzere üçüncü kişi sıfatıyla yapmış olduğundan, yapılan bu ödemeler geçerli olup, davacıdan istirdadının istenemeyeceği, dava konusu bonoların düzenlendiği tarihte davacı ile davalı …’in davalı şirket müdürü oldukları, davalı …’in keşideci, davacının lehtarı olduğu senetlerde davalı şirketi avalist yaptıkları, temsilcinin temsil yetkisini kötüye kullanması nedeniyle bu aval işleminin batıl olduğu ve bu nedenle davalı şirketin dava konusu senetlerden dolayı borçlu olmadığı zira temsilcinin kendisiyle işlem yapmasının kural olarak yasak olduğu, temsilcinin izinsiz olarak kendisiyle yaptığı işlemin sakat bir işlem olup, bu işlemin temsil olunanı bağlamayacağı, özenli bir temsilcinin, iyiniyet ve sadakat borcu gereği, temsil ettiği şirketin çıkarına aykırı olarak bir işlem yaparsa bu işlemin kural olarak temsil görevinin dışında kalacağı, senetlerin davalı müdür …’in şahsi borcu için diğer davacı müdür … adına düzenlendiği, senetlerin dayanağı olan borç ilişkisinin davalı şirketin işletme konusu dışında olduğu, davalı şirketin diğer ortağı …’in işleme katılmadığı da gözetildiğinde 6762 sayılı TTK 334. m. gereğince söz konusu senetlerdeki aval şerhi geçerli olmayıp, davalı şirketi borç altına sokmayacağı ancak, imzaların istiklali prensibi gereğince davalı …’in senetlerden dolayı keşideci sıfatıyla sorumluluğu bulunduğu, protokole konu borç için toplam 130.000.- TL ödeme yapıldığı ihtilafsız olduğundan bu durumda 600.000.-TL bedelli protokolden dolayı davacının bakiye 470.000.-TL alacağı olup, bu bakiye borç tutarından protokole taraf olmayan ve alacağın teminatı olarak düzenlenen senetlerde geçerli avalisti bulunmayan davalı şirketin sorumluluğu bulunmadığı gerekçesiyle, asıl dava yönünden, davalı …’in istinaf başvurusunun esastan reddine, davalı şirketin istinaf başvurusunun kabulü ile bu davalı yönünden ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılarak yeniden hüküm kurulmasına, davacının davasının davalı … yönünden kısmen kabulü ile 470.000,00 TL’nin 70.000,00 TL’sinin 31.12.2012, 200.00,00 TL’sinin 31.12.2013 ve 200.000,00 TL’sinin ise, 31.12.2014 tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle davalı …’den tahsili ile davacıya verilmesine, hüküm kesinleştiğinde kasada bulunan senet asıllarının birlikte ifa kuralı gereği davalı …’e iadesine, davalı şirket aleyhindeki davanın reddine, karşı davada istinaf başvurusunun esastan reddine, birleşen davada istinaf başvurusunun davacı …’in yönünden reddine, davacı şirketin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılarak birleşen dava hakkında yeniden karar verilmesine, davacı …’in davasının reddine, davacı şirketin davasının kabulü ile dava konusu her biri 29.11.2011 tanzim ve 200.000 TL bedelli 30.12.2012, 30.12.2013 ve 30.12.2014 vade tarihli üç adet senetten dolayı davacının davalı tarafa bakiye 470.000.-TL borçlu olmadığının tespitine karar verilmiştir.
Kararı, davalı-birleşen ve karşı dava davacısı … ve İntertema Biyoteknoloji Ltd. Şti vekili ile asıl davada davacı-karşı ve birleşen davada davalı … vekili temyiz etmiştir.
1- Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre, karşı dava yönünden davacıların, birleşen dava yönünden davacı …’in istinaf başvurusunun HMK’nın 353/b-1 maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine, asıl davada davalı şirket, birleşen davada davacı şirket yönünden İlk Derece Mahkemesince verilen karara yönelik olarak yapılan istinaf başvurusu üzerine HMK’nın 355 vd. maddeleri kapsamında yöntemince yapılan inceleme sonucunda Bölge Adliye Mahkemesince esastan verilen nihai kararda, dosya kapsamına göre saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kurallarına aykırı bir yön olmadığı gibi HMK’nın 369/1. ve 371. maddelerinin uygulanmasını gerektirici nedenlerin de bulunmamasına göre, mümeyyiz taraf vekillerinin tüm temyiz itirazlarının reddi ile Bölge Adliye Mahkemesinin asıl davada davalı şirket hakkında verilen karar ile karşı ve birleşen davaya ilişkin kararlarının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
2- Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince asıl davada davalı … hakkında verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre, asıl davada davalı … vekili tarafından yapılan istinaf başvurusunun HMK’nın 353/b-1 maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin karara yönelik asıl davada davalı vekilinin aşağıdaki (3) ve (4) numaralı bentlerin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar verilmiştir.
3- Asıl davada davacı tarafça, taraflar arasında limited şirket hisse devri hususunda akdedilen protokol şartlarına davalının uymaması nedeniyle sözleşme şartlarının yerine getirilmesi için davalıya uygun bir mehil verilmesi aksi halde protokolde belirlenen tüm alacak ve senetlerin muaccel hale gelerek davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili istenilmiş, yapılan yargılama sonucunda İlk Derece Mahkemesince, dava konusu protokol uyarınca davalı …’in şirket hisselerinin devri sebebiyle davacıya 600.000,00 TL borçlu olduğu, davalı tarafından dava tarihine kadar 130.000,00 TL’lik ödeme yapıldığı, bakiye 470.000,00 TL’nin 70.000,00 TL’sinin 31.12.2012, 200.000,00 TL’sinin 31.12.2013 ve 200.000,00 TL’sinin ise, 31.12.2014 tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle davalıdan tahsiline, hüküm kesinleştiğinde kasada bulunan senet asıllarının birlikte ifa kuralı gereği davalıya iadesine karar verilmiş, İstinaf Mahkemesince de, asıl dava yönünden davalının istinaf isteminin reddine karar verilmiştir.
Ancak, somut uyuşmazlıkta mahkemece taraflar arasında akdedilen 21.12.2011 tarihli protokol uyarınca asıl dava tarihi olan 03.09.2012 tarihi itibariyle ödenmesi gereken miktar belirlenerek, ödenmesi gereken ancak ödenmeyen işbu miktar yönünden davanın kabul edilmesi, kalan kısım yönünden henüz muacceliyet söz konusu olmadığından ve sözleşmede muacceliyet şartı bulunmadığından davanın reddine karar verilmesi gerekirken henüz muaccel olmayan kısım yönünden de kabul kararı verilmesi doğru olmadığı gibi, alacağın tahsiline karar verilmesi halinde dava konusu senetlerden ilki olan 29.11.2011 tanzim, 200.000,00 TL bedel ve 30.12.2012 vade tarihli senedin arkasına, davalı tarafından ödenen 130.000,00 TL ve kararla hüküm altına alınması gereken kısım kadar bedelsiz olduğunun şerh edilmesine karar vermek gerekirken anılan hususlar nazara alınmaksızın yanılgılı değerlendirme ve eksik incelemeye dayalı yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmamış, bu nedenle asıl davada verilen kararın davalı … yararına bozulması gerekmiştir.
4- Bozma sebep ve şekline göre, asıl davada davalı … vekilinin faiz başlangıcına yönelik temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.

Kararın Sonucuna ve Tam Künye Bilgilerine Erişin

Kararın sonucunu görmek, tam künye bilgileriyle kopyalamak ve PDF olarak indirmek için abone olun veya bir reklam filmi izleyin...