Karar Metni
MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada Ankara 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce bozmaya uyularak verilen 06.03.2019 tarih ve 2016/98 E. – 2019/203 K. sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenildiği ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, davacı ile davalı arasında 31.03.2009 tarihinde beş yıl süreli bayilik sözleşmesi ile 24.04.2009 tarihli protokol düzenlendiği, davalının 24.09.2009 tarihli verdiği taahhütname ile yılda 2000 m³ beyaz ürün almayı taahhüt ettiğini, yine davalının protokol uyarınca en geç 24.05.2009 tarihinde akaryakıt satışına başlaması gerektiği halde gecikmeli olarak davacıdan ilk alımını 03.08.2009 tarihinde yaptığını, davalının bayilik sözleşmesinin 2, 4 ve 5. maddelerine aykırı davrandığını, ayrıca beş yıllık süre dolmadan tesisi dava dışı Onur Tüp.. A.Ş’ye devretmesi sonucu, bayilik lisansının EPDK tarafından iptal edildiğini ve bu suretle akdi ilişkiye haksız olarak son verdiğini, davacı tarafından ihtarname ile sözleşmenin feshedildiğini, cezai şart, kâr mahrumiyeti ve sözleşmeden kaynaklanan diğer alacaklarının tahsili için başlattıkları icra takibinin davalının haksız itirazı sonucu durduğunu ileri sürerek, itirazın iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, taraflar arasındaki sözleşmenin sözleşmede kararlaştırıldığı şekilde sona erdiğini ve protokolde sözleşme süresinin bir yıl olarak belirlendiğini, sözleşmenin buna göre 24.04.2010’da sona erdiğini ve bu süreçte davalının sözleşmeye aynen uyduğunu, davacının cezai şart alacağının doğmadığını, sözleşme sona erdikten sonra ise davalının işyerini dava dışı bir kişiye sattığını, davacının teminat mektuplarını nakde çevirerek mal alımından kaynaklı alacaklarını tahsil ettiğini, ayrıca taahhüt edilen miktarda mal alımı yaptığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda, davalının sözleşmeye göre 71 gün gecikme ile akaryakıt satışına başlaması, borçlarını zamanında ödememesi, 5 yıllık süre dolmadan istasyonu devrederek faaliyetini sonlandırılmasının akde aykırılık teşkil ettiği, bu nedenle davacının bayilik sözleşmesini haklı nedenlerle feshederek sözleşme ve protokol kapsamında cezai şart ile kurumsal kimlik giydirme amortisman bedeli, kurumsal kimlik demontaj bedeli, faaliyete geç başlamadan dolayı kâr mahrumiyeti, satış taahhüdünden kaynaklı cezai şart talebinde haklı olduğunun anlaşıldığı gerekçesiyle, davanın kısmen kabulüne davacı tarafından davalı aleyhine Ankara 11. İcra Müdürlüğünün 2011/11094 esas sayılı dosyası ile yapılan takibe davalının vaki itirazının 15.493,67 TL kurumsal kimlik giydirme amortisman bedeli, 10.915,00 TL kurumsal kimlik de montaj bedeli, 51.676,77 TL istasyonun faaliye geçirmede gecikilen günler için kâr mahrumiyeti, 92.492,76 TL ürün satış taahhüdünden kaynaklı cezai şart bedeli, 118.596,71 TL akde aykırılık nedeniyle cezai şart bedeli olmak üzere toplam 289.174,91 TL yönünden iptali ile bu miktar yönünden takip talebindeki koşullarda takibin devamına, fazlaya ilişkin talebin reddine, alacak likit olmadığından koşulları oluşmayan icra inkar tazminatı talebinin reddine, reddedilen kısım yönünden koşulları oluşmayan kötü niyet tazminatı talebinin reddine karar verilmiştir.
Kararı, taraf vekilleri temyiz etmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki sair temyiz itirazlarının reddine karar verilmiştir.
2-Dava konusu alacak kaleminin likit (belirlenebilir) nitelikte olduğu gözetilerek sonuç itibariyle hükmedilen alacak kalemleri üzerinden davacı yararına inkar tazminatına karar verilmemesi doğru olmayıp bozmayı gerektirmiştir.
3-Davalı temyizi yönünden, mahkemece asıl sözleşme ve eki mahiyetindeki taahhütnameye istinaden 2 ayrı cezai şart hüküm altına alındıysa da taraflar arasındaki 31.03.2009 tarihli temel sözleşmenin sözleşmeye aykırılıkla ilgili 14. maddesinde maktu cezai şart belirlenmiş olup mahkemece aynı sözleşmede iki ayrı cezai şartın karara bağlanamayacağı gözetilerek ilaveten satış taahhütnamesi başlıklı ek sözleşmedeki cezai şartın da karar altına alınması doğru olmayıp bozmayı gerektirmiştir.
Kararın Sonucuna ve Tam Künye Bilgilerine Erişin
Kararın sonucunu görmek, tam künye bilgileriyle kopyalamak ve PDF olarak indirmek için abone olun veya bir reklam filmi izleyin...