Karar Metni
MAHKEMESİ : BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 13. HUKUK DAİRESİ
Taraflar arasında görülen davada Bakırköy 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 28.09.2018 tarih ve 2017/619 E. – 2018/1072 K. sayılı kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi’nce verilen 26.06.2019 tarih ve 2018/1900 E. – 2019/919 K. sayılı kararın Yargıtay’ca incelenmesi duruşmalı olarak davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, duruşma için belirlenen 16.03.2021 günü başkaca gelen olmadığı yoklama ile anlaşılıp hazır bulunan davalı vekili Av. … dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkilinin davalı şirketin % 33 oranında hissedarı iken 05.05.2017 tarihinde yapılan ortaklar kurulu toplantısında şirket sermayesinin 75 kat artırılıp ana sözleşmesinin sermaye ile ilgili maddesinin değiştirildiğini, 4.420.000.- TL artırılan sermayenin sadece 56.500.- TL’sinin nakten ödenmesine, bakiyesinin ortaklara borçlar hesabından karşılanmasına karar verildiğini, artırıma katılan ortakların hangisinin ne kadar taahhüt ettiğinin açıklanmadığını, artırıma katılan ortakların taahhüt ettikleri sermaye bedelinin 1/4’ünü tescilden önce, kalanını en geç 24 ay ödeyeceklerini taahhüt etmeleri gerekirken bu şartın sağlanmadığını, sermaye artırımı için gerekçe gösterilen hususların dayanağının bulunmadığını, şirketin finansman sıkıntısı çekmediğini, diğer ortakların şirketten alacaklı göründüğünü, ancak bunun gerçeği yansıtmadığını, müvekkilinin rüçhan hakkını kullanabilmesi için gereken 15 günlük sürenin verilmediğini, müvekkilinin payını minimize eden soyut sermaye artırımı kararının kötüniyet taşıdığını, şirket menfaatlerine, ana sözleşmeye, TTK’ya aykırı olduğunu ileri sürerek 05.05.2017 tarihli genel kurulda alınan ve şirket ana sözleşmesinin sermaye başlıklı 6. maddesini tadil eden genel kurul kararının iptalini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, 2013 yılında davacının da imzası ile sermaye artırımı kararı alındığını, dava dışı ortakların şirketten alacaklı göründüğüne dair şirket kayıtlarının gerçeği yansıttığını, nakten artırılan tutarın 1/4’ünün tescilden önce yatırılacağının kararda belirtildiğini, 32 çalışanı, 2.000.000.- TL’yi aşkın demirbaşı, 8.000.000.- TL civarı yıllık hasılatı bulunan şirketin sermaye artırımının zorunluluk olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, bilirkişi raporları ve tüm dosya kapsamına göre, gerek mahkemece alınan iki ayrı raporda, gerekse başka dosya için düzenlenen raporların tamamında şirketin mali yapısı itibariyle sermayesinin artırılmasının zorunluluk arz ettiği hususunun belirlendiği, her ne kadar 11.06.2018 tarihli raporda şirketin ticari defter ve kayıtlarının gerçeği yansıtmadığı, ortakların borçlar hesabının da gerçeği yansıtmadığından bahisle sermaye artırımının bu hesaptan yapılmasının uygun olmadığı belirtilmiş ise de, söz konusu tespitlerin ancak şirket yöneticilerinin sorumluluğu kapsamında dava konusu yapılacağı, şirketin mevcut mali yapısı ve sermayesi dikkate alındığında dava konusu yapılan genel kurulda alınan sermaye artırımına ilişkin kararın şirket yönünden zorunluluk arz ettiği, davacı ortağı zor durumda bırakmak ve kötüniyetli olarak sermaye artırımı kararı alındığı hususunun ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesince, istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Dava, davalı limited şirketin 05.05.2017 tarihli genel kurulunda alınan tek karar niteliğindeki sermaye artırımına ilişkin ortaklar kurulu kararının iptali istemine ilişkindir. Mahkemenin 13.09.2017 tarihli celsesinde verilen 1 nolu ara kararla iptali istenen genel kurul kararının yürütmesinin durdurulduğu, kararın tescil ve ilan edilmediği anlaşılmaktadır. Bu sebeple davanın konusuz kaldığından söz edilemeyeceğinden esasın incelenmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir. Ancak mahkemece alınan bilirkişi raporlarında davalı şirketin sermaye ihtiyacının bulunduğu, bu nedenle de genel kurul kararının kanuna, ana sözleşmeye ve iyiniyet kurallarına aykırılık taşımadığı değerlendirilmişse de 11.06.2018 tarihli bilirkişi raporunda davalı şirketin ticari defter ve kayıtlarının gerçeği yansıtmadığı, davalı şirket sermayesinin ortaklara borçlar hesabı gerçeği yansıtmadığından sermayenin bu hesaptan artırılmasının uygun olmadığı belirtilmiştir. Oysa şirketin ortaklara borçlar hesabından takas suretiyle sermaye artırımı kararı alabilmesi ve artırılan sermayenin ne miktarda ortağa borçlar hesabından karşılanacağının kararlaştırılması ancak gerçeğe uygun tutulan defter ve kayıtlar üzerinden mümkün olabilir. Esasen kararın metni ve sermaye artışının büyük oranda ortaklara borçlar hesabından karşılanıyor olması davacının dolaylı dahi olsa şirketteki % 33 oranındaki payına dayalı rüçhan hakkını kullanmasının önüne geçer niteliktedir. Söz konusu sermaye artırımının genel kurulda geçtiği biçimde karara alınması davacının payını küçültülmesi sonucunu doğuracağından ve eşit işlem ilkesine aykırı nitelik taşıdığından tek başına bu husus dahi genel kurul kararının istem doğrultusunda iptali için gerekli ve yeterlidir. Ayrıca dava konusu edilen 05.05.2017 tarihli sermaye artırımından ve işbu iptal davasının açılmasından sonra 13.07.2017 tarihinde de sermaye artırımı kararı alındığı gözetildiğinde dava konusu 05.05.2017 tarihli genel kurulda alınan sermaye artımı kararının afaki iyiniyet kurallarına aykırı olduğu nazara alınarak davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken ilk derece mahkemesinin mevcut deliller ve bilirkişi raporuna farklı anlam yüklemek suretiyle davanın reddine dair verdiği karara karşı davacının bu yönlere ilişkin istinaf itirazlarının reddi yerinde görülmediğinden Bölge Adliye Mahkemesi kararının davacı yararına bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
Kararın Sonucuna ve Tam Künye Bilgilerine Erişin
Kararın sonucunu görmek, tam künye bilgileriyle kopyalamak ve PDF olarak indirmek için abone olun veya bir reklam filmi izleyin...