MahkemeYargıtay 11. Hukuk Dairesi
Esas No 2019 / ****
Karar No 2021 / ****
Karar Tarihi **.03.2021
Karşı OyYok

Karar Metni

MAHKEMESİ : BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 11. HUKUK DAİRESİ

Taraflar arasında görülen davada …Asliye Hukuk Mahkemesi’nce verilen 15.05.2017 tarih ve 2014/80 E- 2017/281 K. sayılı kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi’nce verilen 10.07.2019 tarih ve 2017/1341 E- 2019/1095 K. sayılı kararın Yargıtay’ca incelenmesi duruşmalı olarak davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, duruşma için belirlenen 16.03.2021 günü başkaca gelen olmadığı yoklama ile anlaşılıp hazır bulunan davalı vekili Av. …dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkili ile davalının Lökler Petrol Tüketim Mamulleri Tur. İnş. Nak. Mer. İmalat Tic. İhr. İth. Ltd. Şti.nin hissedarları olduğunu, şirketin yetkili müdürünün ve sorumlusunun davalı olmasına karşı 07.12.2007 tarihine kadar taraflarca birlikte müşterek yönetildiğini, tarafların babası …’ün şirketteki hissesini oğulları olan taraflara miras paylarına istinaden vermek sureti ile şirketten ayrılmak istemesi üzerine, taraflar arasında akdedilen 07.12.2007 tarihli sözleşme ile babalarının şirketteki hisselerini devretmesini takiben, şirket mal varlığının ortaklar arasında paylaşımı ve karşılıklı edimlerin ifası sonucu ortaklığın sonlandırılması konusunda anlaşma yapıldığını, sözleşmede; şirketin Kozağaç köyünde bulunan akaryakıt istasyonu ile sözleşmede belirtilen üç adet aracın ve davalıya ait 2776 parsel sayılı taşınmazının müvekkilinin kuracağı şirkete devrinin, ayrıca müvekkiline 150.000,00 TL nakit ödeme yapılacağının, davalı tarafça taahhüt edildiğini, sözleşmenin 4. maddesinde sözleşmede belirtilen koşulların ihlali durumunda sözleşme şartlarını ihlal eden kişinin karşı tarafa 500.000,00 TL tazminat ödeyeceği düzenlemesine göre, sözleşmenin herhangi bir şekilde ihlal edilmesi, ifa edilmemesi, ifadan kaçınılması veya imkansız hale getirilmesi durumunda, sözleşmeyi ihlal eden tarafa cezai şart tazminatı ödemekle yükümlü olduğunu, söz konusu sözleşme gereği tarafların babası olan …’ün şirketteki %34 hissesini iki oğluna eşit olacak şekilde devretmesiyle, tarafların şirket hisse oranlarının %50’ye çıktığını, sözleşmede hissenin devredilmesiyle müvekkilinin yeni şirket kurma çalışmalarına başladığını, davalının ise şirketin yetkili müdürü olma avantajını kötüye kullandığını, müvekkilinin kuracağı şirketlerle ilgili gerekli masraflar için maddi sebeplere dayanarak 150.000,00 TL’nin şirket kurulmadan önce ödenmesi talebinin, davalı tarafından kabul edildiğini, ancak bu paranın ödenmediğini, hatta şirket ortaklığından her ay ödenmekte olan 2.500,00 TL’lik ödeme kesilmek suretiyle başka bir geliri bulunmayan müvekkilinin zor durumda kaldığını, davalının devir edilmesi gereken benzin istasyonunun intifa hakkı sahibi ve dikey anlaşma gereği ana bayisi olan Petline Petrol Ürünleri A.Ş. ile müvekkilinden habersiz gizli anlaşma yaparak, 2010 yılına kadar devam eden intifa hakkını, 2020’ye kadar yenileyerek, 500.000, 00 TL intifa hakkı bedelini aldığını, daha sonra da anlaşma gereğini yerine getiremediği gerekçesiyle, bu şirkete devir edildiğini, şirkete ait araçları ile davalıya ait taşınmazın 3.kişilere devir edildiğini, davalının müvekkili tarafından sözleşmenin ihlal edildiği iddiasıyla açmış olduğu tazminat davasının red edildiğini, davalının şirket yönetim hak ve yetkisini kötüye kullanmasından kaynaklanan sorunlara rağmen müvekkilinin sözleşmeye bağlı kaldığını, sözleşmenin davalı tarafından ihlal edildiğini, ifasının imkansız hale getirildiğini ileri sürerek, sözleşmenin 4. maddesi gereğince 500.000,00 TL tutarında cezai şart tazminatının dava tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davacının sözleşme gereği şirket kurması gerektiğini, ancak davacının bu şirketi kurmadığını, sözleşme hükümlerine uyarak davalıya şirket kurmak üzere 50.000,00 TL’yi davalının hesabına yatırdığını, ancak davacının şirket kurmak üzere herhangi bir girişiminin olmadığını,davacının …Noterliğinin 31.03.2008 tarih ve 2431 yevmiye nolu ihtarnameyi göndererek, sözleşmeyi tek taraflı olarak ihlal ettğini, bu ihtarnameye karşı …Noterliğinin 11.04.2008 tarih ve 2750 yevmiye nolu ihtarnamesi ile cevap verildiğini, ayrıca 14.05.2008 tarih ve 3566 yevmiye nolu ihtarne ile davacıya 1 ay içinde, sözleşme gereğince şirket kurması gerektiğinin ve aksi halde yasal yollara başvurulacağının bildirildiğini, gereği ihtara rağmen yerine getirilmediğinden davacı hakkında dava açtığını, davacının Muğla 3.Noterliğinin 20.05.2008 tarih ve 7359 yevmiye nolu ihtarnamesi ile sözleşmede yükümlülüklerin tarihinin belli olmaması nedeniyle, sözleşmenin her iki taraf açısından da bağlayıcı olmadığını ihtar ettiğini, dava ile ihtar içeriğinin çeliştiğini, sözleşme hükümlerine uymayan tarafın davacı taraf olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, taraflar arasında 07.12.2007 tarihli hisse devri, bölünme, taşınır ve taşınmaz devrini içeren adi yazılı sözleşme düzenlendiği ve bu sözleşmede bölünme sonucunda davacıya, bölünen şiketin taşınır, taşınmaz mallarının kalacağı, Milas/Ören’de bulunan taşınmazını davalının devredeceği, davalının 150.000 TL ödemede bulunacağı, bunun karşılığı olarak da davacının davalıya şirketin 1/2 payını verme borcu altına girdiği, ayrıca davacının bir şirket kuracağı, davalının şirketi ile akaryakıt sözleşmesinin devam edeceği, sözleşmeyi ihlal eden için 500.000,00 TL tazminat ödeneceğinin kararlaştırıldığı, davalının taşınmazı 3. kişiye devrettiği, 150.000,00 TL ödeme borcunu yerine getirmediği, davacının ise sözleşme gereğince kuracağı ticaret şirketini kurmadığı, sözleşmedeki asli edimleri tarafların karşılıklı olarak ihlal ettiği, edimlerin birbirini takip eder şartlar içerdiği, davalının taşınmazı devretme ediminin öncelik arz ettiği ve diğer edimlerin buna bağlı olarak gerçekleşeceğinin sözleşmede kararlaştırıldığı, davalının taşınmazları üçüncü kişiye devretmesi ile sözleşmenin ihlal edildiği, sözleşmenin subjektif olarak imkansızlaştığı (Doktrindeki baskın görüşe göre, objektif imkansızlık sözleşmenin sona ermesine sebebiyet vermektedir.) ve bunun sözleşmenin sona ermesine sebep olmadığı, tarafların ortak iradeleriyle kararlaştırdıkları cezai şartın geçerliliğini koruduğu gerekçesiyle davanın kabulü ile 500.000,00 TL cezai şartın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiş; bu karara karşı davalı vekili istinaf yoluna başvurmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesi tarafından, istinaf kanun yoluna başvuranın dilekçesinde yer verdiği itirazların yerinde olmamasına, kararda kamu düzenine ilişkin bir aykırılık bulunmamasına, kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olmasına ve yaklaşık ispatın yerine getirilememesine göre, duruşma açılmasına gerek görülmeyerek Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Kararı davalı vekili temyiz etmiştir.
Dava, taraflar arasında yapılan protokol kapsamında davalı tarafça üstlenilen edimlerin yerine getirilmemesi sebebiyle kararlaştırılan cezai şartın tahsili istemine ilişkindir.
Taraflar arasında düzenlenen 07.12.2007 tarihli sözleşmede, davacı …’ün yeni bir şirket kuracağı, kurulacak bu şirkete bazı taşınır ve taşınmaz malların devredileceği kararlaştırılmıştır. Buna göre yeni şirket kurulmasına yönelik olarak edimini ilk önce davacı yerine getirmekle yükümlüdür. Davalı … tarafından, sözleşmeden doğan edimlerini yerine getirmesi için davacıya gönderilen 14.05.2008 tarihli ihtarnamede verilen bir aylık sürenin makul ve yeterli olmadığı, temyiz incelemesinden geçerek kesinleşen …Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 06.03.2013 tarih ve 2012/172-97 sayılı kararı ile tespit edilmiş ise de, davacı kendisine verilen bu süre içerisinde sözleşme gereğince kurulması gereken şirketin kurulması yönünde herhangi bir girişimde bulunmadığından, ifanın imkansız hale gelmesinde, yani sonraki imkansızlığın doğmasında kendi kusuru da bulunmaktadır. Bu nedenle kendisinin de kusurunun bulunduğu durumda kararlaştırılan cezai şartı talep etmek hakkı bulunmamaktadır.
Diğer taraftan, davacı sözleşmeden doğan edimlerini yerine getirmesi için davalı tarafından gönderilen ihtarnameye vekili vasıtasıyla verdiği 20.05.2008 tarihli yanıtında ”…müvekkilimle yapmış olduğunuz 07.12.2007 tarihli sözleşmede belirtilen karşılıklı yükümlülüklerin yerine getirilme tarihleri belli olmadığından talep ve iddialarınız havada kalmaktadır. Bu sebeple her iki taraf açısından da sözleşmenin bağlayıcılığından söz etmek mümkün değildir” şeklinde beyanda bulunmuştur. Böylece, bağlayıcı olmadığını beyan ve kabul ettiği sözleşmeye dayalı olarak cezai şart talebinde bulunamayacağından, açıklanan bu sebeplerle davanın reddi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile davanın kabulüne karar verilmesi doğru olmamış hükmün temyiz eden davalı yararına bozulmasına karar vermek gerekmiştir.

Kararın Sonucuna ve Tam Künye Bilgilerine Erişin

Kararın sonucunu görmek, tam künye bilgileriyle kopyalamak ve PDF olarak indirmek için abone olun veya bir reklam filmi izleyin...