MahkemeYargıtay 11. Hukuk Dairesi
Esas No 2020 / ****
Karar No 2021 / ****
Karar Tarihi **.03.2021
Karşı OyYok

Karar Metni

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasında görülen davada Milas 3. Asliye Hukuk Mahkemesi’nce bozmaya uyularak verilen 12.03.2020 tarih ve 2019/343- 2020/198 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili; müvekkiline ait olan dava dışı Simotek Endüstriyel Hiz.Gıda San.ve Tic.Ltd.Şti.’deki hisselerinin noterde düzenlenen limited şirket hisse devir sözleşmesi ile davalıya devredildiğini, ancak geçen süreye rağmen 73.500,00 TL hisse devir bedelinin ödenmediğini, bunun üzerine müvekkili tarafından asıl alacak ve işlemiş faizi olmak üzere toplam 133.101,45 TL üzerinden davalı aleyhinde ilamsız icra takibi başlatıldığını, davalının icra takibine haksız olarak itiraz ettiğini ileri sürerek davalının icra dosyasına vaki itirazının iptali ile icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili; alacağın zamanaşımına uğradığını, noterde düzenlenen limited şirket hisse devir sözleşmesinde davacının parasını nakden ve peşinen aldığına dair imzalı beyanının bulunduğunu, icra takibinin kötüniyetle yapıldığını savunarak davanın reddini ve kötüniyet tazminatına karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece, Dairemizin bozma ilamı ve tüm dosya kapsamına göre; davacı taraf dava dilekçesinde ve cevaba cevap dilekçesinde 25.12.2008 tarihli sözleşmeye dayanmamakta olup, 11.06.2014 tarihli ön inceleme duruşmasının 4 no’lu ara kararı gereği verilen 2 haftalık “kesin” süre de dolduktan sonra 03.09.2014 tarihli beyan dilekçesinde 25.12.2008 tarihli sözleşmeye dayanmış, davacının 03.09.2014 tarihli beyan dilekçesi ekinde fotokopisini dosyaya sunduğu 25.12.2008 tarihli sözleşme, HMK m. 141 uyarınca iddianın genişletilmesi yasağı kapsamında kalmakta olup, yargılama esnasında davalı tarafın 03.09.2014 tarihli beyan dilekçesinde 25.12.2008 tarihli sözleşmeye dayanılmasına açık muvafakatinin de bulunmadığı göz önüne alındığında, anılan sözleşmenin hükme esas alınamayacağı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
1-Dava, limited şirket hisse devir sözleşmesinden kaynaklanan alacak için başlatılan icra takibine itirazın iptali istemine ilişkindir.
Mahkemece, davacının 03.09.2014 tarihli beyan dilekçesinde dosyaya sunduğu 25.12.2008 tarihli adi yazılı sözleşmenin HMK’nın 141. maddesi gereğince iddianın genişletilmesi ve değiştirilmesi yasağı kapsamına girdiği, davalı tarafın da davacının bu delile dayanmasına muvafakat etmediği, davacının dayanmış olduğu 24.12.2008 tarihli noter senedi uyarınca davalının hisse devir bedelini davacıya ödediğinin anlaşıldığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Davanın açılması maddi ve usul hukuku bakımından çeşitli sonuçlar doğurur. Usul hukuku bakımından ortaya çıkan sonuçlardan biride, iddianın ve savunmanın değiştirilmesi veya genişletilmesi yasağıdır (HMK m. 141,m 319). Bu bağlamda, yargılamanın belli bir aşamasından sonra genel olarak, davada dava sebebinin (vakıaların) değiştirilmesi veya yeni sebepler eklenmesi, davada istem sonucunun değiştirilmesi veya istem sonucuna yeni eklemeler yapılması, dava niteliğinin değiştirilmesi gibi hususlar, iddanın ve savunmanın değiştirilmesi veya genişletilmesi yasağına girer. Davacı delillerini dava dilekçesinde (m.119.1/f ) davalıda delillerini cevap dilekçesinde (m.129.1/e ) gösterir. Somutlaştırma yükü nedeniyle, taraflar delil göstermek ve ayrıca dayandıkları her bir delilin hangi vakanın ispatı için gösterildiğini de belirtmek zorundadırlar (m.194). Taraflar, kanunda belirtilen süreden sonra delil gösteremezler isede, davacı veya davalı hakimin iznine bağlı olarak daha sonrada delil gösterebilirler.
Ancak bunun için, sonradan delil ileri sürülmesinin yargılamayı geçiktirmek amacı taşımaması veya zamanında ileri sürülmemesinin tarafın kusurundan kaynaklanmaması gerekir. (m.145,1/cümle)
Bu açıklamalardan sonra somut olaya gelindiğinde, davacı alacağının dayanağı olarak ileri sürdüğü yazılı sözleşme, süresinden sonra delil gösterme niteliğinde olup, iddianın değiştirilmesi ve genişletilmesi vasfında nitelendirilemez.
Bu durum karşısında HMK’nın 145. maddesi kapsamında davacının sonradan ileri sürdüğü 25.12.2008 tarihli adı yazılı sözleşmenin yargılamayı geciktirme amacı taşıyıp taşımadığı veya süresinde ileri sürülmemesinin davacının kusurundan kaynaklanıp kaynaklanmadığı değerlendirilerek, delil olarak kabulü halinde ise diğer tüm delillerle birlikte değerlendirilerek karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde davanın reddine karar verilmesi isabetli olmamıştır. Bu nedenlerle mahkeme kararının davacı lehine bozulmasına karar verilmiştir.
2-Bozma sebep ve şekline göre, davacı vekilinin sair temyiz istemlerinin incelenmesine gerek görülmemiştir.

Kararın Sonucuna ve Tam Künye Bilgilerine Erişin

Kararın sonucunu görmek, tam künye bilgileriyle kopyalamak ve PDF olarak indirmek için abone olun veya bir reklam filmi izleyin...