MahkemeYargıtay 11. Hukuk Dairesi
Esas No 2020 / ****
Karar No 2021 / ****
Karar Tarihi **.03.2021
Karşı OyVar

Karar Metni

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasında görülen davada Uşak 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nce verilen 26.06.2018 gün ve 2017/19 – 2018/421 sayılı kararı düzelterek onayan Daire’nin 22.10.2019 gün ve 2018/5308 – 2019/6577 sayılı kararı aleyhinde davacı vekili tarafından karar düzeltilmesi isteğinde bulunulmuş ve karar düzeltme dilekçesinin süresi içinde verildiği de anlaşılmış olmakla, dosya için düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra gereği konuşulup düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkilinden 17.07.2000 tarihinde yüksek faiz, kâr payı ve yatırılan paranın her zaman iade edileceği vaadi ile 20.400 DEM tahsil edildiğini, yapılan işlemin müvekkilinin iradesini sakatlayan BK gereğince hileli bir işlem olup, bu faaliyetin SPK ve Bankalar Kanunu’na aykırı olduğunu, işlemin Bankalar Kanunu gereğince mevduat toplama olarak kabul edildiğini, davalıların SPK gereğince mevduat kabul edebilecek kuruluşlardan olmadığı gibi aracılık faaliyeti yürütecek kuruluşlardan da olmadığını, davalıların TTK uyarınca basiretli tacir gibi hareket etmediklerini, taraflar arasındaki ilişkinin ortaklık ilişkisi olarak nitelendirilemeyeceğini, davalı …’ın diğer davalının yönetim kurulu başkanı olması sebebiyle zarardan sorumluluğunun bulunduğunu ileri sürerek, davalıların sorumluluğunun bulunduğunun tespitine, taraflar arasında kurulan ilişkinin hükümsüzlüğüne ve 10.430,35 EURO (20.400 DEM) karşılığı 22.950,90 TL’nin 17.07.2000 tarihinden itibaren işleyecek 3095 sayılı Yasa’nın 4/a maddesi gereğince devlet bankalarının yabancı para ile açılmış bir yıl vadeli mevduat hesabına ödediği en yüksek faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı şirket vekili, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece davanın kabulüne dair verilen kararın davalı şirket vekili ve katılma yolu ile davacı vekilince temyizi üzerine karar Dairemizce düzeltilerek onanmıştır.
Bu kez davacı vekili karar düzeltme talebinde bulunmuştur.
1-Yargıtay ilamında benimsenen gerektirici sebeplere göre, davacı vekilinin HUMK 440. maddesinde sayılan hallerden hiçbirini ihtiva etmeyen karar düzeltme isteğinin reddi gerekmiştir.
2-Dava, taraflar arasındaki ortaklık ilişkisinin hükümsüzlüğünün tespiti ve bu amaçla verilen paranın tahsili istemine ilişkindir. Mahkemece yukarıda özetlenen gerekçe ile davanın kabulüne karar verilmiştir.
Ancak, 07.12.2019 tarih, 30971 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan 7194 sayılı Dijital Hizmet Vergisi ile Bazı Kanunlarda ve 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun’un 41. maddesinde 25.3.1987 tarihli ve 3332 sayılı Sermaye Piyasasının Teşviki, Sermayenin Tabana Yaygınlaştırılması ve Ekonomiyi Düzenlemede Alınacak Tedbirler İle 5422 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu, 213 sayılı Vergi Usul Kanunu ve 3182 sayılı Bankalar Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanuna aşağıdaki geçici maddenin eklendiği belirtilmiş olup, işbu geçici 4. maddede ”31.12.2014 tarihine kadar, pay sahibi sayısı nedeniyle payları halka arz olunmuş sayılan ve payları borsada işlem gören anonim ortaklıklar tarafından doğrudan veya dolaylı olarak nominal ya da primli değer üzerinden pay veya pay adı altında satışı yapılmış olan her türlü araç, 6.12.2012 tarihli ve 6362 sayılı Sermaye Piyasası Kanununun kaydileştirmeye ilişkin şartlarına tabi olmaksızın 29.6.1956 tarihli ve 6762 sayılı mülga Türk Ticaret Kanunu ile 13.1.2011 tarihli ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu kapsamında pay addolunur, bu ortaklıklara yapılan ödemeler pay karşılığı yapılmış kabul edilir ve ortaklık ilişkisi kurulmuş sayılır. Bu payların kaydileştirilmemiş olması ortaklık haklarına halel getirmeyeceği gibi ortaklık ilişkisinin kurulmadığı da iddia edilemez. Birinci fıkra kapsamında kurulmuş olan ortaklık ilişkileri hakkında; geçerli bir ortaklık ilişkisi bulunmadığı veya primli pay satışı yapıldığı ileri sürülerek sebepsiz zenginleşme, haksız fiil, sözleşme öncesi görüşmelere aykırılık veya sözleşmeye aykırılık nedenlerine dayalı olarak açılan ve kanun yolu incelemesindekiler dahil görülmekte olan menfi tespit, tazminat veya alacak davalarında, karar verilmesine yer olmadığına dair karar verilir ve yargılama gideri ile maktu vekalet ücreti ortaklık üzerinde bırakılır.” hükmü düzenlenmiş, aynı Kanun’un 52/1-h maddesinde de işbu hükmün yayımı tarihinde yürürlüğe gireceği hükme bağlanmıştır.
Bu durum karşısında, mahkemece taraf iddia ve savunmalarının Sermaye Piyasası Kanunu’nun 16. maddesi ve anılan yasal düzenleme kapsamında değerlendirilerek sonucuna göre bir karar vermek gerektiğinden Dairemizin onama ilamının kaldırılarak, mahkeme kararının yukarıda açıklanan gerekçeyle re’sen bozulmasına karar vermek gerekmiştir.

Kararın Sonucuna ve Tam Künye Bilgilerine Erişin

Kararın sonucunu görmek, tam künye bilgileriyle kopyalamak ve PDF olarak indirmek için abone olun veya bir reklam filmi izleyin...