Karar Metni
MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada İstanbul 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce bozmaya uyularak verilen 09.05.2019 tarih ve 2016/608-2019/439 sayılı kararın Yargıtay’ca incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, taraflar arasında yapılan işletme sözleşmesi uyarınca davalının 07.07.2009 tarihine kadar tesisinde davacıya ait ürün satmaya ve başka bir yerden ürün temin edip satmamaya dair taahhüdüne uymadığını, sözleşmede davalının yükümlülüğüne uymadığı takdirde 100.000 USD cezai şart ödeyeceğinin, ayrıca başka yerden petrol ürünü alındığının her tespitinde davacının 500.000 USD cezai şarta hak kazanacağının kararlaştırıldığını, ariyet sözleşmesi ile davalıya malzeme teslim edildiğini, ancak davalının 25.12.2007 tarihli ihtarname ile sözleşmenin Rekabetin Korunması Hakkında 4054 sayılı Kanun’a aykırı olduğu gerekçesi ile sözleşmeyi haklı nedenle feshettiğini bildirip, başka bir firmaya ait petrol ürünleri satmaya başladığını, feshin haksız olduğunu, sözleşmenin davacıya, yeni bayilikler açma konusunda yetki verdiğini, davacının, karşı ihtarname ile feshin haklı nedene dayanmadığını ve geçersiz olduğunu davalıya bildirdiğini belirterek, sözleşmenin aynen ifasına ve sözleşmenin yerine getirilmemesi nedeni ile ticari temerrüt faizi ile birlikte şimdilik 20.000 TL zararın tazminine, ariyet olarak verdiği malzemelerin tarafına iadesine, sözleşmede kararlaştırılan cezai şart bedelinin de ticari temerrüt faiziyle birlikte şimdilik 10.000 USD ‘sinin tazminine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davacının aktif husumet ehliyetinin bulunmadığını, sözleşmede taraf olmadığını, feshin bozucu yenilik doğuran bir hak olarak davacıya ulaşmakla hüküm ifade ettiğini, 26.12.2007’de davacıya tebliğ edilmekle bu tarihte feshin gerçekleştiğini, taraflar arasındaki sözleşmenin Rekabetin Korunması Hakkında Kanun’un 4. maddesine aykırı olduğunu, davacının hakkını kötüye kullanarak yakın yerlerde bayilik verdiğini, ariyet verilen malzemeleri davacının teslim almadığını, bundan dolayı mahkemenin tespit ettiği yere tevdi edildiğini, sözleşmenin hukuken mevcut olmadığından ifa edilememesi nedeni ile oluşan zarardan bahsedilemeyeceğini, cezai şartın fahiş olduğundan tenkisi ya da iptalinin gerektiğini savunarak davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda, davalı tarafın sözleşmeyi haksız olarak feshetmesinden dolayı davacı tarafın talep edebileceği kar mahrumiyeti günlük 1.484,70 TL, 6 aylık toplam kar kaybının 267.246.- TL, sözleşmenin sonuna kadar olan süre için toplam kar mahrumiyetinin 564.186,00.TL olarak belirlendiği, davacı tarafın dava dilekçesine konu kar mahrumiyeti talebi 20.000.- TL olduğundan talebinin kabulüne karar verildiği, davacının 100.000.USD cezai şart alacağı için şimdilik 10.000 USD karşılığı 12.600.-TL talep ettiği, davacı tarafın talebine konu cezai şart miktarının ödenmesinin davalının mahvına sebep olacak miktarda bulunmadığı gerekçesiyle davanın kabulü ile 20.000.-TL kar kaybının ve 10.000.USD’nin TL karşılığı olarak 12.600.-TL cezai şartın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine karar verilmiştir.
Karar, taraf vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.
1- Dava, taraflar arasındaki bayilik sözleşmesinden ötürü talep edilen cezai şart, kar mahrumiyeti, ariyet bedeli istemlerinden ibarettir. Taraf vekillerinin cezai şarta yönelik temyiz itirazlarının incelenmesine gelince, 21.12.2015 tarihli bozma ilamında bilirkişiden bu konuda rapor alınarak karar verilmesi gerektiği ve davalının ticari defter kayıtları incelenerek bir rapor alınmaksızın cezai şart konusunda indirime gidilmesinin doğru olmadığı belirtilmişse de bozma ilamında cezai şartla ilgili olarak belirtilen hususların mahkemece yerine getirilmediği görülmüştür. Mahkemece öncelikle sözleşme hükümleri uyarınca hükmolunacak cezai şart miktarı bilirkişi aracılığıyla tespit edilerek bu miktarın davalının ekonomik açıdan mahvına neden olacağının kabul edilmesi durumunda cezai şarttan yapılacak indirim oranı belirlenerek ve talep gözetilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmamıştır.
2- Davacı vekilinin faize ve faiz başlangıç tarihine ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesine gelince, davacının dava dilekçesinde temerrüt tarihinden itibaren TBK m.117 uyarınca ticari temerrüt faizi talep etmiş olduğu görülmüştür. Davacı vekilinin gönderdiği 12.02.2008 tarihli tarihli ihtarnamenin 14.02.2008 tarihinde davalıya tebliğ edildiği, davalıya üç günlük süre verildiği, davalının 17.02.2008 tarihi itibariyle temerrüde düştüğü gözetilmeksizin temerrüt tarihinden itibaren avans faizi yerine dava tarihinden yasal faize hükmedilmesi doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir.
3- Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, taraf vekilerinin yukarıda belirtilen bozma nedenleri dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
Kararın Sonucuna ve Tam Künye Bilgilerine Erişin
Kararın sonucunu görmek, tam künye bilgileriyle kopyalamak ve PDF olarak indirmek için abone olun veya bir reklam filmi izleyin...