MahkemeYargıtay 11. Hukuk Dairesi
Esas No 2020 / ****
Karar No 2021 / ****
Karar Tarihi **.06.2021
Karşı OyYok
Dava Konusu: Sözleşme Tazminat

Karar Metni

MAHKEMESİ : BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 16. HUKUK DAİRESİ

Taraflar arasında görülen davada İstanbul 15. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 20.12.2018 tarih ve 2018/532 E. – 2018/1368 K. sayılı kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi’nce verilen 03.10.2019 tarih ve 2019/1201 E. – 2019/1960 K. sayılı kararın Yargıtay’ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, dava dışı Ezici Yağ En. ve Bio. Üret. Lab. Hiz. İnş. San. ve Tic. A.Ş. aleyhine İstanbul 3. İcra Müdürlüğü’nün 2013/21263 esas ve İstanbul 35. İcra Müdürlüğünün 2013/21813 esas sayılı dosyaları üzerinden iki ayrı icra takibi başlatıldığını, takip borçlusu adına kayıtlı taşıtlar üzerine bu dosyalardan hacizler konulduğunu, haczedilen araçlar takip alacaklısı davalının da muvafakatıyla hacizler baki kalarak davacıya devredildiğini, daha sonra davacının söz konusu iki icra dosyasındaki alacağı davalıdan temlik aldığını, davacının temlik sözleşmesi gereği taahhüt ettiği ödemeyi davalıya yaptığını, ancak taraflar arasındaki sözleşmeye aykırı olarak, davacıya devredilen araçlar üzerindeki hacizlerin davalı tarafından kaldırılmadığını ileri sürerek, davacının söz konusu iki icra dosyasından 362.000.-TL borçlu olmadığının tespitini, kötüniyet tazminatına karar verilmesini ve araçlar üzerine konulan hacizlerin kaldırılmasını talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davacının dava açmakta hukuki yararının bulunmadığını, zira davalının söz konusu icra dosyalarından alacaklı olduğuna dair bir iddiasının olmadığını, ayrıca söz konusu icra dosyaları davacıya temlik edildiğinden davalıya husumet de yöneltilemeyeceğini, davacının icra dosyalarına ödemesi gereken harcı ödememek için dava yoluna müracaat ettiğini, taraflar arasındaki sözleşmenin 4. maddesinde harçların davacıya ait olduğunun düzenlendiğini, davacının alacağı temlik aldığı tarih itibariyle icra dosyalarında her türlü işlem yapabilme ve hak ve yetkisine sahip olduğunu, taraflar arasındaki temlik sözleşmesinin 8. maddesinde ödeme yapıldıktan sonra davacının davalıdan herhangi bir şekilde alacak talebinde bulunamayacağını ve tarafların birbirini ibra ettiğinin düzenlendiğini belirterek, davanın reddini istemiştir.
İlk derece mahkemesince iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre; davalının alacağın temliki sözleşmesini ve bu sözleşme gereğince davacının borcu kalmadığını kabul ettiği, yine temlik sözleşmesi gereğince İstanbul 35. İcra Müdürlüğünün 2013/21813 esas sayılı dosyasında, davacı temlik alan olarak işlem yaptığı, böylece alacağın temlik edildiği icra takip dosyasında da kabul edildiği, davacı alacağın temliki sözleşmesinin 4. maddesinde icra müdürlüklerindeki tahsil harç gideri ödemesinin kendisine ait olduğu konusunda kabulü bulunduğu, bu harçların icra dosyasında hesaplanmasına rağmen bu davayı açarak sözleşme yükümlülüğünden kurtulmaya çalıştığı, davacının artık davalıya alacağın temliki sözleşmesi nedeniyle husumet yöneltmesinde hukuki yararı olmadığı gerekçesiyle davanın dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine karar verilmiştir.
Karara karşı davacı vekili istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesince, davalı tarafın alacağın temliki sözleşmesini ve bu sözleşme gereğince davacının yaptığı ödemeleri kabul ettiği, yine temlik sözleşmesi gereğince İstanbul 35. İcra Müdürlüğünün 2013/21813 esas sayılı dosyasında davacı temlik alan olarak işlem yaptığı, böylece alacağın temlik edildiği icra takip dosyasında da kabul edildiği, davacı halef olarak icrai işlemleri yaptığı, davacı alacağın temliki sözleşmesinin 4. maddesinde icra müdürlüklerindeki tahsil harç gideri ödemesinin kendisine ait olduğunun sözleşmede düzenlendiği göz önüne alındığında ilk derece mahkemesinin kararında bir isabetsizlik bulunmadığı gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf isteminin esastan reddine karar verilmiştir.
Kararı davacı vekili temyiz etmiştir.
Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurusunun HMK’nın 353/b-1 maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.

Kararın Sonucuna ve Tam Künye Bilgilerine Erişin

Kararın sonucunu görmek, tam künye bilgileriyle kopyalamak ve PDF olarak indirmek için abone olun veya bir reklam filmi izleyin...