MahkemeYargıtay 11. Hukuk Dairesi
Esas No 2019 / ****
Karar No 2021 / ****
Karar Tarihi **.06.2021
Karşı OyYok

Karar Metni

MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ

Taraflar arasında görülen davada İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce bozmaya uyularak verilen 14.02.2019 tarih ve 2015/592- 2019/159 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi duruşmalı olarak davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, duruşma için belirlenen 22.06.2021 günü başkaca gelen olmadığı yoklama ile anlaşılıp hazır bulunan davacı vekili Av. …ile davalılardan Hermann Pfanner Getraenke Ges …H Şti. vekili Av. … dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkilinin davalı Herman Pfanner Getraenke Ges …H. Şti. firmasının ürettiği meyve sularının Türkiye ve KKTC sınırları dahilinde tek satıcı olarak dağıtımını yapmak üzere kurulduğunu ve sözleşme gereklerini yerine getirdiğini, davalı Herman Pfanner Getraenke Ges …H. Şti.’nin dava dışı İstanbul Danışmanlık Ltd. Şirketi ile 17.01.2007 tarihinde Pfanner markalı ürünlerin Türkiye ve KKTC sınırları dahilinde tek ve genel yetkili ithalatçısı ve dağıtıcısı olarak distribütörlük sözleşmesi akdettiğini, müvekkili şirketin yönetim kurulu başkanının aynı zamanda dava dışı İstanbul Danışmanlık Ltd’.nin yetkili müdürü ve %90 hissedarı olup, söz konusu sözleşme doğrultusunda Pfanner ürünlerinin tanıtımı, dağıtımı vs. işlemleri için davalı Herman Pfanner şirketinin bilgisi ve yönlendirmesi doğrultusunda müvekkili şirketi kurduğunu, davalı gerçek kişilerin de müvekkili şirketin hissedarı ve yönetim kurulu üyesi olduklarını, müvekkilinin ürün dağıtımını en etkili şekilde yapabilmek için yatırımlarda bulunduğunu, araç, depo ve bina kiraladığını, gerek bina ve depolama alanları gerekse de araçların en pahalı reklam malzemeleri ile giydirildiğini, dağıtımda çalışanlara el terminalleri dağıtıldığını, bilgisayar ve yazılım sistemi alındığını, alt yapısını hazırlayan müvekkilinin Makro, Migros, Tansaş vb. parekende şirketleri ile tedarikçilik-satıcılık sözleşmeleri imzaladığını, bu süreçte müvekkilinin 5.000.000 Euro yatırım yaptığını, 2.000.000 litre civarında ürün ithalatında bulunduğunu ve dağıtımını yaptığını, müvekkilinin ürünleri pazar payı açısından önemli bir yere getirmişken davalı Herman Pfanner Getraenke Ges …H. Şti’nin söz konusu distribütörlük sözleşmesini feshettiğini davalılardan …’e mail yoluyla bildirdiğini, yönetim kurulu üyesi olan davalının ise fesih iradesini müvekkiline bildirmeyerek sadakat borcuna aykırı davrandığını, davalı Herman Pfanner Getraenke Ges …H. Şti.’nin ürünlerini Türkiye pazarına sokabilmek için müvekkilini kullandığını ve müvekkilinin belli bir pazar payına getirmesinin akabinde artık bu işi ve pazarı çok iyi öğrenen kişilere daha yüksek kar marjıyla yaptırabileceği inancıyla müvekkili şirketten çok daha güçsüz olan davalı İnsiderinvest şirketini distribütör olarak yetkilendirdiğini, sözleşmeyi feshederek İnsiderinvest Gıda San. ve Tic. Ltd. Şti.’ye güvenmek ve ürünün bu şirketle pazarda daha iyi yer edineceğine inanmanın gerçeklikle, iyi niyetle ve ticari hayatın olağan akışıyla bağdaşmadığını, davalılardan gerçek kişilerin müvekkili şirketin yönetim kurulu üyesi iken müvekkilinin haberi ve rızası olmaksızın rekabet yasağına aykırı olarak 25.03.2008 tarihinde konusu gıda, ithalat ve ihracat olan davalı İnsiderinvest Gıda San. ve Tic. Ltd. Şti’nin hisselerini devralarak ortak olup, davalı …’ın aynı zamanda şirket müdürü olduğunu ve akabinde müvekkili şirketin bazı çalışanlarını bünyelerine kattıklarını ayrıca, davalı Herman Pfanner Getraenke Ges …H. Şti. ile konusu aynı olan distribütörlük sözleşmesi imzalayarak haksız rekabette bulunduklarını, davalıların haksız rekabet teşkil eden eylemleri nedeniyle müvekkilinin maddi ve manevi zarara uğradığını ileri sürerek, haksız rekabetin men’ine, davalıların haksız rekabet ve haksız fiilleri nedeniyle müvekkilinin uğradığı maddi zararının fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 100.000.- TL’lik kısmının tazminine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Bir kısım davalılar vekili, davacının iddialarının asılsız olduğunu, davacı tarafından belirtilen miktarda ürün ithali yapılmadığı gibi, ithal edilen ürünlerin bedelinin de ödenmediğini, yapıldığı iddia edilen yatırımların da abartılı olduğunu ve yapılmadığını, davacının tek satıcılık sözleşmesinin gereklerini yerine getirmediğini, davacının herhangi bir zararının bulunmadığını, zararı oluşmuşsa da bunun nedeninin müvekkilleri olmadığını, müvekkili … ile davalı yabancı şirketin anlaşarak sözleşmeyi feshettiği ve bundan haberlerinin olmadığı iddiasının gerçek dışı olduğunu, müvekkillerinin yönetim kurulu üyeliğinden 06.08.2008 tarihinde noter ihtarnamesi ile ve özünde 2008 yılının Şubat ayında şirkete haciz gelmesiyle birlikte fiilen iş yapma imkanının ortadan kalkması nedeniyle yönetim kurulu üyeliği görevinden ayrıldıklarını, bu nedenle rekabet yasağına aykırı davrandıklarından söz edilemeyeceğini, kaldı ki davanın süresinde de açılmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Davalı Herman Pfanner Getraenke Ges …H. Şti. vekili, husumet itirazında bulunmuş, müvekkiline işbu davanın yöneltilmesinin sebebinin tek satıcılık sözleşmesi olduğunu oysa, sözleşmenin davacı şirketle değil dava dışı şirketle imzalandığını, davacının işbu sözleşmeye dayanarak müvekkili aleyhine dava açmasının mümkün olamadığını, davacı şirketin müvekkilinin bilgisi ve yönlendirmesi dahilinde kurulmadığını, sözleşmeye dayanılarak açılan işbu davada Türk Mahkemelerinin yetkili olmadığını, müvekkilinin sözleşmeyi usulüne uygun ve haklı olarak feshettiğini, dava dışı İstanbul Ltd. Şti.’nin almış olduğu ürünlerin bedelini ödemediğini, davacının yapmış olduğunu iddia ettiği masrafların gerçek dışı, abartılı ve müvekkili ile ilgili olmayan olgular olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, uyulan bozma ilamı sonrasında yapılan yargılamada iddia, savunma ve tüm dosya kapsamı uyarınca davalı … ‘ın dava dışı firmanın hisselerini satın aldığı 25.03.2008 tarihinden ve sözleşmenin feshedildiği 20.02.2008 tarihinden önceki süreçte davacı şirket ile haksız rekabet yasağına aykırı bir harekette bulunduğuna yönelik işlemler ile ilgili verilere rastlanmadığı, davacı şirket yönetim kurulu üyeliğinden istifa tarihi olan 06.08.2008 tarihinden geriye yönelik olarak davalılardan İnsiderinvest Gıda San. ve Tic. Ltd. Şti.’nin hisselerini satın aldığı 25.03.2008 tarihine kadarki dönemde dava konusu sözleşme kapsamında rekabet yasağına aykırı eylemleri bulunduğundan söz etmenin güç olduğu, diğer davalılar hakkında verilen kararın Yargıtay Bozma ilamı kapsamı dışında bırakıldığından ve kesinleştiğinden bu konuda karar verilmesine yer olmadığı gerekçesi ile … hakkında açılan davanın reddine, diğer davalılar hakkında verilen karar Yargıtay Bozma kararı kapsamı dışında bırakıldığından ve kesinleştiğinden bu konuda yeniden karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
1- Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davacı vekilinin aşağıdaki bent dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
2- Dava, davacı şirkette yönetim kurulu üyesi bulunan davalı … ’ın ortaklığın uğraştığı ticaret dalında başkası hesabına iş görmesi nedeniyle rekabet yasağına aykırı davrandığı iddiasına dayalı tazminat istemine ilişkindir.
Anonim ortaklıklarda yönetim kurulu üyeleri hakkında konulan rekabet yasağı sonucu, yönetim kurulu üyesi, anonim ortaklığın ana sözleşmesinde yer alan istigal konusuna giren ticari işler türünde bir işi kendi veya üçüncü bir kişi ad ve hesabına yapamayacağı gibi, aynı türden ticari işlerle uğraşan bir ortaklığa sınırsız ortak olarak giremez (eTK. M 335/1). bu hüküm anlaşılacağı üzere anonim ortaklıklarda rekabet yasağı, iki halde söz konusudur. İlki ortaklığın yaptığı ticari işler türünden bir iş yapma hakkı, diğeri ise aynı türden ticari işlerle uğraşan bir ortaklığa ortak olma halidir. Kısaca yönetim kurulu üyesinin, aynı türden işlerle uğraşan bir ortaklıkta yönetici olarak görev alması rekabet yasağına aykırıdır. Diğer ortaklıkta yönetici olmak tanımının içinde, diğer bir anonim ortaklık yönetim kurulu üyesi veya müdürü, limited ortaklıkta müdür olmak bulunmaktadır. Bu açıklamadan sonra somut olaya gelindiğinde, davalı … ’ın, davacı şirkette yöntem kurulu üyesi iken, 06.08.2008 tarihinde istifa ettiği, 25.03.2008 tarihli hisse devir sözleşmesiyle davalı İnsiderinvest Gıda San. ve Tic. Ltd. Şti.’nin bir kısım ortaklık hissesini devraldığı ve 31.03.2008 tarihli ortaklar kurulu kararıyla da 10 yıl süre ile adı geçen şirkete müdür olarak atandığı taraflar arasında tartışmasızdır. 6762 sayılı TTK m. 335 göz önüne alındığında davalı … ’ın davacı ortaklığın rekabete izin verdiğine dair bir genel kurul kararının bulunmadığı, davalı İnsiderinvest Gıda San. ve Tic. Ltd. Şti.’nin davacı ortaklığın yaptığı ticari iş türünde ve aynı ticaret alanında faaliyet gösterdiği, davalı … ’a davalı bu şirkette kurucu ortak ve müdür olarak görev aldığı hususları değerlendirilerek, dosya arasında mevcut 27.03.2017 tarihli bilirkişi ek raporunda belirlenen ve davacı ile davalılardan …. arasında evvelce yapılan tek satıcılık sözleşmesine konu marka meyve sularının 04.04.2008 tarihinden sonra davalılardan İnsiderinvest Gıda San. ve Tic. Ltd. Şti. tarafından ithalatının gerçekleştirildiği, bu tarihin davalı … ’ın davalı şirkette ortaklığının ve müdür sıfatının başladığı ve fakat henüz davacı şirketten istifanın gerçekleşmediği tarihten önce olduğunun belirlemesi karşında, 6762 sayılı TTK 335. madde uyarınca ortaklıkta rekabet yasağının ihlali durumunda ortaklık, bu hükme aykırı harekette bulunan yönetim kurulu üyesinden tazminat istemeye veya tazminat yerine yapılan işlemi şirket namına yapılmış saymayı ve üçüncü şahıslar hesabına yapılan sözleşmelerden doğan menfaatlerin ortaklığa verilmesini talep etme hakkına haizdir. O halde, mahkemece davacı şirketin istemi netleştirilerek, yukarıda yapılan belirlemeler ışığında bilirkişi kurulundan rapor alınıp zararın varlığının belirlenmesi halinde tazminatın hesaplanması, şayet zararın olduğunun sabit olması ve fakat miktarının saptanamaması halinde TBK 50. maddesi uyarınca tazminata karar verilmesi gerekirken yanılgılı ve eksik değerlendirme ile davanın reddine karar verilmesi doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir.

Kararın Sonucuna ve Tam Künye Bilgilerine Erişin

Kararın sonucunu görmek, tam künye bilgileriyle kopyalamak ve PDF olarak indirmek için abone olun veya bir reklam filmi izleyin...