MahkemeYargıtay 11. Hukuk Dairesi
Esas No 2020 / ****
Karar No 2021 / ****
Karar Tarihi **.12.2021
Karşı OyYok

Karar Metni

MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ
BİRLEŞEN DAVA : İSTANBUL 12 ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’NİN 2013/26 ESAS

TÜRK MİLLETİ ADINA

Taraflar arasında görülen davada İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce bozmaya uyularak verilen 28.01.2020 tarih ve 2019/37 E. – 2020/77 K. sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenmiş ve temyiz dilekçelerinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava konusu meblağ 40.415.-TL’nin altında bulunduğundan 6100 sayılı Kanun’un geçici 3/2. maddesi delaletiyle uygulanması gereken HUMK 3156 sayılı Kanunla değişik 438. maddesi gereğince duruşma isteğinin reddiyle incelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, taraflar arasında 25.04.2007 tarihinde bayilik protokolü imzalandığını, söz konusu protokol uyarınca Alpet lehine 17 yıl süreli intifa hakkı tesis edildiğini, kararlaştırılan yükümlülükler kapsamında davacı şirketin, davalılar ve taşınmaz lehine olmak üzere toplam 499.813 USD tutarında yatırım gerçekleştirildiğini, bayilik ilişkisinin yaklaşık 5 yıl 3 ay süreyle devam ettiğini, daha sonra başka bir dağıtım firması ile anlaşması sonucu sözleşmenin öngörülen süreden önce sona erdiğini, sözleşmenin intifa hakkı müddetince yani 17 yıl süreceği inancıyla müvekkili tarafından yatırımlar yapıldığını, bayilik hizmet bedelinin sözleşmenin geçersiz olan kısmına tekabül eden miktarının iadesi gerektiğini iddia ederek 395.400,00 TL bayilik hizmet bedelinin faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekili, intifa hakkına dayalı olarak davalılardan herhangi bir talepte bulunabilmesinin yasal dayanağının bulunmadığını, davaya konu ödemelerin bayilik hizmet bedeli olarak yapıldığını, hizmet bedeline konu bayilik sözleşmesi de beş yıl süreli olarak akdedildiğinden davacının bir alacağının olmadığını, davacının ticari ilişkiden gelir elde ettiğini, davacı talebinin fahiş olduğunu savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Birleşen dosyada davacı vekili, taraflar arasındaki bayilik protokolünün eki niteliğinde olan taahhütname uyarınca davalı şirketin sözleşme süresince belirli miktarda ürün satmayı kabul ve taahhüt ettiğini, ancak 15.05.2007-15.05.2012 tarihleri ile sözleşmenin sona erdiği tarihten 04.09.2012 tarihine kadarki dönemde bayinin taahhüt ettiği miktarlarda beyaz ürün alımını gerçekleştirmediğini iddia ederek cezai şarttan doğan alacaklarının şimdilik 20.000 USD tutarının fiili ödeme tarihindeki kur üzerinden TL karşılığının faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekili cevabında, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama,toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre (kapatılan) İstanbul 40. Asliye Ticaret Mahkemesinin asıl ve birleşen davaya ilişkin 2013/26 Esas, 2013/289 Karar sayılı ve 28/11/2013 tarihli kararı, Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin 2015/5477 Esas, 2017/9757 Karar sayılı ve 02/07/2015 günlü bozma ilamında bozma sebebi sayılan hususlar hariç olmak üzere diğer yönlerden kesinleştiğinden, bozma sebebi sayılan hususlar hariç olmak üzere diğer yönlerden yeniden karar verilmesine yer olmadığına, birleşen İstanbul 12. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2013/26 Esas sayılı dosyasında davacının (-09/05/2012 tarihli yazısı ile asgari alım taahhüdü yönünden ihtirazi kayıt koyduğundan-) son yıla ilişkin asgari alım taahhüdüne bağlı cezai şart isteminin kısmen kabulüne, 19.470 USD cezai şart alacağının birleşen dava tarihinden itibaren devlet bankalarının USD cinsinden bir yıllık vadeli mevduat hesabına uyguladıkları en yüksek faiz oranı işletilmek suretiyle davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya dair istemin reddine karar verilmiştir.
İşbu karara karşı taraf vekilleri temyiz kanun yoluna başvurmuştur.
Dava, bayilik sözleşmesi kapsamında alacak ve cezai şart istemine ilişkindir.
1- Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacı vekilinin bütün, davalı vekilinin aşağıdaki bendin dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
2- Mahkemece asıl davanın esastan reddi nedeniyle davalı lehine vekalet ücretine hükmedilmiş ise de hükmedilen vekalet ücretinin karar tarihinin 28/01/2020 olmasına göre 2020 yılı için uygulanacak Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca 36.128,00 TL nispi vekalet ücreti olması gerekmekte iken 23.650,00 TL nispi vekalet ücretine hükmedilmesi doğru görülmeyip bu husus bozmayı gerektirir ise de yeniden yargılamayı gerektirmediğinden mezkur maddi hatanın 1086 sayılı HUMK’nın 438/7 maddesi uyarınca hükmün düzeltilerek onanması uygun görülmüştür.

Kararın Sonucuna ve Tam Künye Bilgilerine Erişin

Kararın sonucunu görmek, tam künye bilgileriyle kopyalamak ve PDF olarak indirmek için abone olun veya bir reklam filmi izleyin...