Karar Metni
MAHKEMESİ : ANTALYA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 11. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
Taraflar arasında görülen davada Denizli 4. Asliye Hukuk Mahkemesince verilen 01.02.2019 tarih ve 2015/32 E. – 2019/59 K. sayılı kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair antalya Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi’nce verilen 18.02.2020 tarih ve 2019/1141 E. – 2020/256 K. sayılı kararın Yargıtay’ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili; tarafların 1/2 paylı maliki oldukları taşınmaz üzerindeki işyerinde ortak mobilya üretip sattıklarını, işyerinde 12.02.2012 tarihinde yangın çıktığını, davalının yangının davacı yüzünden çıktığını ve 450.000.-TL zarara uğradığını ileri sürerek baskı ve tehdit ile 15.02.2012 tarihli ibranameyi davacıya imzalattığını, davacının bu sözleşme kapsamında 54.000.-TL’yi nakit ödeyip kalan 396.000,00 TL için 33.000,00’er TL bedelli 12 adet senet imzaladığını, bu senetlerden 8 adetinin ödendiğini, kalan 20.11.2012, 20.12.2012, 20.01.2013, 20.02.2013 vadeli senetlerin ise henüz ödenmediğini, ayrıca yangın nedeniyle işyeri sigorta tazminatı 400.000.-TL’nin davacının muvafakati olmadan davalı tarafından, dava dışı sigorta şirketinden tahsil ettiğini ileri sürerek ibraname nedeniyle düzenlenen henüz ödenmemiş senetler nedeniyle davacının davalıya borçlu olmadığının tespiti ile senetlerin iptaline, davalıya ödenen 8 adet bono bedeli 264.000,00 TL’nin istirdatına, sigorta şirketinden tahsil edilen bedelin yarısının davacıya ait olduğundan fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile şimdilik 1.000.-TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili; 15.02.2012 tarihli sulh anlaşması ve ibranamenin taraflar arasında önceye dayalı alacak borç ilişkisinden ve yangın nedeniyle ortaya çıkan zarar nedeniyle davacının kız kardeşi ve avukatı hazır olduğu halde imzalandığını, işyerinin bulunduğu taşınmazın 1/2 paylı olmasının sigortadan tahsil edilecek tazminatın da ortak olacağı anlamına gelmediğini, sigorta şirketi tarafından tazminatın müvekkiline değil AKM Mobilya San. Tic. Ltd. Şti.’ye ödendiğini savunarak davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece tüm dosya kapsamına göre; 08.04.2014 tarihli ara kararı ile davacının sulh anlaşması ve ibraname başlıklı sözleşmenin iptali istemli davanın, işbu davadan tefrik edilerek yapılan yargılama sonucunda, sulh anlaşması ve ibraname başlıklı belgenin davalının -baskı ve hileli davranışları ile davacıya imzalatıldığı iddiasının sabit olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verildiği, kararın Yargıtayca onanarak kesinleştiği, bu durumda davacının geçerli 15.02.2012 tarihli sulh anlaşması ve ibranamedir başlıklı sözleşme nedeniyle düzenlediği senetlere yönelik menfi tespit ve istirdat isteminin de yerinde olmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş, karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesince yapılan istinaf incelemesinde; yerel mahkemenin ara karar ile sulh anlaşması ve ibranamenin iptali istemi yönünden ayırma kararı verilerek mahkemenin 2012/501 Esasına kaydedilen davada yapılan yargılama sonucunda mahkemenin 16.02.2016 tarih, 2012/501 Esas 2016/141 Karar sayılı kararı ile davanın reddine karar verildiği ve kararın Yargıtayca onanarak 03.12.2018 tarihinde kesinleştiği anlaşılmakta olup, davacının sözleşmenin geçersiz olduğu yönündeki iddiasının kesinleşen mahkeme kararı karşısında dinlenemeyeceğinden geçerli sözleşme nedeniyle düzenlenen bonoların da geçerli olduğunun kabulü gerektiği, geçerli olduğu tartışmasız hale gelen sözleşme ile yangın sonucu davalının zararının davacı tarafından kabul edildiğinden, davalının bonolar nedeniyle alacaklı olduğu tutarı ayrıca ispatlamasının gerekmediği gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf isteminin reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurusunun HMK’nın 353/b-1 maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
Kararın Sonucuna ve Tam Künye Bilgilerine Erişin
Kararın sonucunu görmek, tam künye bilgileriyle kopyalamak ve PDF olarak indirmek için abone olun veya bir reklam filmi izleyin...