MahkemeYargıtay 11. Hukuk Dairesi
Esas No 2019 / ****
Karar No 2020 / ****
Karar Tarihi **.06.2020
Karşı OyYok

Karar Metni

MAHKEMESİ : BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada Karşıyaka Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 13/06/2017 tarih ve 2016/613 E- 2017/348 K. sayılı kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi’nce verilen 18/09/2019 tarih ve 2017/1552 E- 2019/1311 K. sayılı kararın Yargıtay’ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, davacı eğitim kurumu ile davalı arasında 29/08/2014 tarihli iş sözleşmesi imzalandığını, iş sözleşmesi ile davalının anaokulunda kurum müdürü olarak çalışmaya başladığını, 15/06/2015 tarihli istifa dilekçesi ile sözleşmenin bitiş tarihi olan 28/08/2015 tarihi itibarıyla iş akdini feshedeceğini bildirdiğini, sözleşmenin rekabet yasağını düzenleyen 21. maddesi gereğince, işten ayrıldıktan sonra 3 yıl süre ile çalışmakta olduğu kurumun bulunduğu ilçeler ile bu ilçelere sınırı olan komşu ilçelerde yerleşik eğitim sektöründe bulunan rakip kurumlar içinde, kendi adına ya da başka bir gerçek veya tüzel kişinin ad veya hesabına faaliyet göstermeyeceği, rekabet yasağına aykırı hareket etmesi durumunda son yıla ait brüt maaşının 12 katı tutarında cezai şart ödemeyi kabul ve taahhüt ettiğini, davalının 2 yıllık yasal süre dolmadan 01.09.2016 tarihinde Bahçeşehir Okulları Karşıyaka Kampüsünde anaokulu ve ilkokul müdür yardımcısı olarak işe başladığını ve bu suretle sözleşmeyi ihlal ettiğini, davalının son aylık brüt ücretinin 5.553,50 TL olduğunu ileri sürerek, fazlaya ilişkin talep ve hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 35.000,00 TL cezai şart alacağının dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, müvekkilinin 29.08.2014 tarihinde başladığı işinden artık çalışma hayatına son vermek ve dinlenmek düşüncesi ile 28.08.2015 tarihinde istifa ederek ayrıldığını, işten ayrıldıktan sonra 1 yıldan uzun bir süre çalışmadığını, bu süre içinde maddi zorluk çektiği için oturduğu evini satmak zorunda kaldığını ve kiraya çıktığını, çocuğunun okul giderleri ve diğer giderler nedeniyle geçim sıkıntısı çekmeleri üzerine Karşıyaka Bahçeşehir Kolejinde ilkokul müdür yardımcısı olarak 01.09.2016 tarihinde çalışmaya başladığını, davacının işyerinde çalışırken Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığına bağlı olduğunu, sonraki işyerinin ise Milli Eğitim Bakanlığına bağlı olduğunu, farklı bakanlıklara bağlı oldukları için aynı sektör içinde kabul edilemeyeceklerini savunarak, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İlk derece mahkemesince, iddia, savunma, toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre; Anayasa’nın 48.maddesinde güvence altına alınan işçinin dilediği alanda çalışma ve sözleşme özgürlüğü ile hayatını kazanması yanında, yine Anayasa’nın 5. ve 17.maddeleri ile öngörülmüş olan maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkı, çalışma ve sözleşme özgürlüğünün anayasal hak niteliği taşıması nedeniyle, bu hakkı sınırlayan yasa kurallarıyla rekabet yasağına ilişkin sözleşme hükümlerinin dar yorumlanması gerektiği, davacının öğrenci kayıtlarının davalının yeni işyerine aldırıldığını ispat edemediği, rekabet yasağının söz konusu olabilmesi için zararın fiilen ortaya çıkması zorunlu değil ise de, önemli bir zarar tehlikesinin ya da ihtimalinin varlığının da davacı tarafça ispatlanamadığı, davacının muhtemel zararının davalının müşterileri tanımasından değil, kişisel ehliyetinin ve becerisinin bir sonucu olarak ortaya çıktığı, rekabet yasağı sözleşmesinin işin türü bakımından uygun sınırlar içinde kararlaştırılmış olması koşulunun da gerçekleşmediği, TBK’nun 444., 445/1-2.madde hükümleri uyarınca davacının davasının hukuken haklı bulunmadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
Karar, davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesince tüm dosya kapsamına göre yapılan istinaf incelemesi sonucunda, mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünde yasaya aykırılık bulunmadığı, davacı tarafın davalının yaptığı iş nedeniyle edindiği bilgileri, çalışmaya başladığı başka bir rakip işletmede kullanarak davacı işverene önemli ölçüde zarar verebilme risk ve ihtimalinin bulunduğunu ispatlayamadığı, yine davalının yeni işyerine nakil giden öğrencilerin nakillerinin davalıdan kaynaklandığını da ispatlayamadığı gerekçesiyle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Karar, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurusunun HMK’nın 353/b-1 maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.

Kararın Sonucuna ve Tam Künye Bilgilerine Erişin

Kararın sonucunu görmek, tam künye bilgileriyle kopyalamak ve PDF olarak indirmek için abone olun veya bir reklam filmi izleyin...