MahkemeYargıtay 11. Hukuk Dairesi
Esas No 2019 / ****
Karar No 2020 / ****
Karar Tarihi **.06.2020
Karşı OyYok

Karar Metni

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasında görülen davada Balıkesir 3. Asliye Hukuk Mahkemesi’nce verilen 17/06/2019 tarih ve 2017/3-2019/248 sayılı kararın Yargıtay’ca incelenmesinin davalılar vekili tarafından istenildiği ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili; müvekkili ile davalı Yenbo Gıda Turz. İnş. San. Tic. Ltd. Şti. arasında 12/05/2008 tarihli sözleşme ile işletme lisansı hususunda tarafların anlaştıklarını, davalıların yükümlülüklerini yerine getirmediklerini, sözleşmenin ihlal edildiğini, sözleşmenin tek taraflı feshedildiğini, davalılar aleyhine açılan takip dosyasının davalı … haricindeki diğer davalılar bakımından kesinleştiğini, Sezai hakkındaki itirazın iptali davasının devam ettiğini, lisansın bir veya birden çok ihlal sebebiyle lisans veren tarafından sona erdirilmesi durumunda lisan alanın başkaca hiçbir şarta gerek kalmadan 50.000 USD cezai şartı lisans verene ödemesi gerektiğini, sözleşmenin davalılar Adil ve Sezai tarafından müşterek müteselsil kefil olarak imzalandığını, davalılara yapılan başvurulardan sonuç alınamadığını beyanla fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla sözleşme ile düzenlenen cezai şart, yoksun kalınan kar, müspet ve menfi bilumum ticari zararlar bakımından şimdilik 10.000 USD’nin davalılardan tahsilini talep etmiş, 28.05.2019 tarihli ıslah dilekçesi ile talebini 50.000 USD’ye yükseltmiştir.
Davalılar vekili; davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, tüm dosya kapsamına göre; davacı ile davalılar arasında imzalanan Lisans (Franchising) Sözleşmesi konusunda tarafların anlaştıkları, davalıların, davacı şirket tarafından belirlenenler dışında yiyecek ve meşrubat ürünleri dışında yiyecek ve meşrubat ürünleri için My Pide By Dürüm Sistem şartnamelerine uymayan veya lisans veren tarafından konulmuş yöntemlere uygun olarak hazırlanmamış yiyecek ve meşrubat ürünleri satması nedeniyle davalıların sözleşme yükümlülüklerini yerine getirmedikleri, bu durumda sözleşmenin feshinde davacının haklı olduğu, sözleşmenin davalılar Adil ve Sezai tarafından müşterek müteselsil kefil olarak imzalandığını, bu nedenle bu davalılarında sözleşme hükümleri gereğince sorumlu oldukları, sözleşme ile düzenlenen cezai şart, yoksun kalınan kar, müspet ve menfi bilumum ticari zararlar bakımından alınan bilirkişi raporunda da belirtildiği üzere, hem cezai şart, menfi ve müspet zararları ile kâr mahrumiyeti talep edilmiş ise de sözleşmenin feshi nedeni ile cezai şartın, menfi müspet zararın ve kâr mahrumiyetinin birlikte talep edilemeyeceği anlaşıldığından, davanın kabulüne, 10.000,00 USD’nin dava tarihi olan 26/05/2009 tarihinden itibaren, 40.000,00 USD’nin ıslah tarihi olan 13/12/2018 tarihinden itibaren, TC Merkez Bankası Efektif Satış Kuru üzerinden hesaplanacak TL karşılığı Devlet Bankalarınca Amerikan Doları ile açılmış bir yıl vadeli en yüksek vadeli mevduat hesabına ödenen faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmiştir.
Kararı, davalılar vekili temyiz etmiştir.
1- Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davalılar vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki sair temyiz itirazları yerinde değildir.
2- Davacı dava dilekçesiyle sözleşme haksız feshedildiği için 10.000 USD tazminatın tahsilini talep etmiş, mahkemece verilen ilk karar, Dairemizin 2016/7281 Esas, 2016/7686 Karar sayılı, 03.10.2016 tarihli ilamı ile bozulmuş, mahkemece bozmaya uyularak verilen görevsizlik kararı üzerine yapılan yargılama sırasında davacı 12.12.2018 tarihli ıslah dilekçesi ile talebini 50.000 USD’ye çıkartmış, mahkemece yazılı şekilde davanın kabulüne karar verilmiştir.
Bozmaya uyulduktan sonra yapılan yargılama sırasında davacı 12/12/2018 tarihli ıslah dilekçesi ile talep miktarını artırmışsa da ıslah tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 6100 sayılı HMK’nın 177. maddesinde ıslahın tahkikatın sona ermesine kadar yapılabileceği düzenlenmiştir. Yargıtay İçtihatları Birleştirme Genel Kurulu’nun 06/05/2016 tarih ve 2015/1 E.- 2016/1 K. sayılı kararında da açıklandığı üzere, her ne sebeple verilirse verilsin bozmadan sonra ıslah yapılması mümkün değildir. Bu durumda mahkemece, bozma sonrası ıslahın söz konusu olmayacağı nazara alınarak hüküm tesisi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamış, hükmün resen bozulması gerekmiştir.
3- Ayrıca kabule göre de dosya kapsamında, davacı vekilinin ıslah dilekçesinin davalı vekiline tebliğ edilmediği anlaşılmış olup, Anayasa’nın 36’ncı maddesine göre herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı merciileri önünde iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir. Adil yargılanma hakkı hak arama özgürlüğünün uygulamaya yönelik uzantısı niteliğindedir. 1086 sayılı HUMK 73 ve 6100 sayılı HMK’nın 27’inci maddeleri uyarınca taraflar dinlenmeden, iddia ve savunmalarını beyan etmeleri için usulüne uygun davet edilmeden hüküm kurulması savunma hakkının kısıtlanması niteliğinde olduğundan adil yargılanma hakkı ve hukuki dinlenilme hakkına aykırıdır. Bu durumda, HMK’nın 177 maddesinin 2. fıkrası uyarınca davacının duruşma dışında mahkemeye sunduğu yazılı ıslah dilekçesinin, davalı tarafa usulüne uygun şekilde tebliğ edilip, varsa davalı tarafın da ıslah dilekçesine savunmaları kapsamında inceleme yapılıp neticesine göre karar verilmesi gerekirken, eksik araştırma ve incelemeye dayalı olarak yazılı şekilde karar verilmesi isabetli değildir.

Kararın Sonucuna ve Tam Künye Bilgilerine Erişin

Kararın sonucunu görmek, tam künye bilgileriyle kopyalamak ve PDF olarak indirmek için abone olun veya bir reklam filmi izleyin...