MahkemeYargıtay 11. Hukuk Dairesi
Esas No 2019 / ****
Karar No 2020 / ****
Karar Tarihi **.06.2020
Karşı OyYok

Karar Metni

MAHKEMESİ : ADLİYE MAHKEMESİ 14. HUKUK DAİRESİ

Taraflar arasında görülen davada İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 20/09/2017 tarih ve 2014/1667 E.- 2017/1021 K. sayılı kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin reddine dair İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi’nce verilen 11/09/2019 tarih ve 2019/1664 E.- 2019/1100 K. sayılı kararın Yargıtay’ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkilinin ticari anlamda tecrübesinin bulunmadığını, davalı şirkete aracı vasıtasıyla, iş deneyim belgesinin girilecek ihalelerde kullanılması için ortak olduğunu, bu hususta anlaşma yapılarak şirket yetkilisi …’un bildirilerek dava dışı … ve…’a vekaletname ile yetki verildiğini, 06.02.2007 tarihinde noter onaylı hisse devir sözleşmesi ile dava dışı …’un %49, dava dışı …’un ise %2 hissesi olmak üzere toplamda %51 hisseyle davalı şirkete ortak olduğunu, anılan işlemin dava dışı … tarafından müvekkiline vekaleten gerçekleştirildiğini, hisse devrine ilişkin ortaklar kurulu kararının 12.02.2007 tarihinde, müvekkilinin yokluğunda, müvekkilinin yerine sahte imza atılarak alındığını, sonrasında 22.02.2007 tarihinde noter onaylı hisse devir sözleşmesi ile müvekkilinin %51 hissesinin, müvekkile vekaleten … tarafından dava dışı …’a devredilerek ortaklıktan çıkarıldığını, bu durumun komisyoncu aracılığıyla öğrenildiğini, anılan devre ilişkin ortaklar kurulu kararının da yine müvekkilinin yokluğunda, 22.02.2007 tarihinde, müvekkilinin yerine sahte imza atılarak alındığını, şirket ortaklığından ayrılan ve iş deneyim belgesini alan müvekkilinin 08.09.2007-27.02.2009 tarihleri arasında yurt dışında çalıştığını, kendisine icra dairesi tarafından gönderilen haciz ihbarnamesi üzerine yapılan araştırma sonucunda müvekkilinin bilgisi dışında, vekili … tarafından, 13.04.2007 tarihli noter onaylı hisse devir sözleşmesi ile tekrar %51 hisseyi dava dışı …’dan devralarak ortak olduğunun öğrenildiğini, anılan hisse devrine ilişkin ortaklar kurulu kararının 13.04.2007 tarihinde müvekkilinin yokluğunda, müvekkilinin yerine sahte imza atılarak alındığını, bunun üzerine şirket ortaklarına ulaşılarak 09.10.2009 tarihi noter onaylı hisse devri sözleşmesi ile müvekkilinin hissesini dava dışı …’a devrettiğini, hisse devrine ilişkin 09.10.2009 tarihli ortaklar kurulu kararının alındığı toplantıya katılarak hisse devrine muvafakat verdiğini, davalı şirketin, müvekkilinin yokluğunda yaptığı, 12.02.2007, 22.02.2007 ve 13.04.2007 tarihli ortaklar kurulu toplantılarında alınan kararların, müvekkilinin yerine atılan sahte imzalar nedeniyle yoklukla malul
olduğunu, hisse devirlerinin bilgisi dışında gerçekleştiğini, hisse devir işlemlerinin geçersiz olduğunu, müvekkilinin hiçbir şekilde şirket ortağı olmadığını ileri sürerek davalı şirketin 12.02.2007, 22.02.2007 ve 13.04.2007 ortaklar kurulu kararlarının yoklukla malul olduğunun, hisse devir işlemlerinin ve müvekkilinin hiç bir şekilde davalı şirket ortağı olmadığının tespitini, anılan işlemlerin sicilden terkinini talep ve dava etmiştir.
Davalı cevap dilekçesi sunmamış, yargılamaya katılmamıştır.
İlk Derece Mahkemesince davacının tespit isteminde hukuki yararının bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine dair verilen kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine İstanbul Bölge Adliye Mahkemesince, dava konusu hisse devir sözleşmelerinin davacı adına usulüne uygun düzenlenen vekaletnameye dayalı olarak vekili tarafından gerçekleştirildiği, ortaklar kurulu kararlarında 6762 sayılı Yasa’nın 520. maddesine aykırılık bulunmadığı, davacının hisse devir onayına ilişkin ortaklar kurulu kararındaki imzaların sahteliğini ileri sürmesinin dürüstlük kuralına aykırı olduğu gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bu kararın davacı yan vekilince temyizi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince kurulan karar Dairemizin 17.06.2019 tarihli ilamıyla re’sen bozulmuş; İstanbul Bölge Adliye Mahkemesince bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
İlk Derece Mahkemesince verilen karara yönelik olarak yapılan istinaf başvurusu üzerine HMK’nın 355 vd. maddeleri kapsamında yöntemince yapılan inceleme sonucunda Bölge Adliye Mahkemesince esastan verilen nihai kararda, dosya kapsamına göre saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kurallarına aykırı bir yön olmadığı gibi HMK’nın 369/1. ve 371. maddelerinin uygulanmasını gerektirici nedenlerin de bulunmamasına göre usul ve yasaya uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.

Kararın Sonucuna ve Tam Künye Bilgilerine Erişin

Kararın sonucunu görmek, tam künye bilgileriyle kopyalamak ve PDF olarak indirmek için abone olun veya bir reklam filmi izleyin...