Karar Metni
MAHKEMESİ :ADLİYE MAHKEMESİ 5. HUKUK DAİRESİ
Taraflar arasında görülen davada Çanakkale 1. Asliye Hukuk Mahkemesince verilen 25/01/2018 tarih ve 2016/223 E- 2018/9 K. sayılı kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin reddine dair Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi’nce verilen 06/05/2019 tarih ve 2018/859 E- 2019/284 K. sayılı kararın Yargıtay’ca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkil Polibak şirketi ile davalı arasında Çanakkale 5.Noterliğinin 04/09/2015 tarih 6006 yevmiye numarası ile “Faydalı Model Lisans Sözleşmesi” imzalandığını, sözleşmede davalının lisans veren, müvekkilin lisans alan sıfatında olup sözleşmenin 2.maddesi gereğince anlaşmaya konu faydalı model ürününün satışından doğacak bedelin %10’unun lisans sahibi davalıya ödeneceği ve yine sözleşmenin 7.maddesinde lisans alan müvekkilin tek taraflı olarak sebep göstermeksizin tazminat ve cezai şart ödemeksizin sözleşmeyi fesih hakkında sahip olduğunu, müvekkilin sözleşme nedeniyle davalıya her biri 20.000,00 TL bedelli 7 adet teminat amaçlı bono verdiğini, tarafların ayrı bir sözleşme ile lisans sözleşmesinin feshi halinde bonoların geçersiz kalacağına dair belge imzaladıklarını, müvekkile sözleşmeyi feshetmesi nedeniyle bonoların geçersiz kaldığını, ancak davalının bonoları iade etmeyerek 18/01/2016 tarihli bonoyu Çanakkale 1. İcra Müdürlüğünün 2016/3135, sonrasında 18/04/2016 tarihli bonoyu Çanakkale 2. İcra Müdürlüğünün 2016/3642 esas sayılı dosyası ile icraya koyduğunu, sözleşme nedeniyle yapılan satışlara ait davalıya ödenecek %10’luk bedelin bir kısmı elden, bir kısmı çek ile ve bir kısmı banka havalesi olmak üzere ödendiğini, bonoların kötü niyetli olarak takibe koyulduğunu ileri sürerek, takibe konulan bonolar ile davalı elinde bulunan diğer bonolar nedeniyle davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine, davalının kötüniyet tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili, dava konusu senetlerden sadece vadesi gelen senetlerin takibe konulduğunu, senedin teminat senedi olabilmesi için senedin vade kısmında açıkça “Teminat Senedidir” ibaresinin yazılmış olması gerektiğini, senetlerin teminat senedi hükmü taşıyabilmesi için ayrı bir sözleşme maddesinin de varlığının gerektiğini, müvekkilin mucidi olduğu faydalı modeli toplamda 150.000,00 TL bedelle davacıya sattığını, 10.000,00 TL peşinatın davacı tarafça 9.977,00 TL’sinin peyderpey ödendiğini, diğer senetlerin bu yüzden alındığını, davacının faydalı modeli kullanarak bir yıl içinde satışlar yaparak para kazandığını, ancak müvekkile ödeme yapmayarak oyaladığını ve kötü niyetli olarak sözleşmeyi feshettiğini, 04/09/2015 tarihli sözleşmede herhangi bir şekilde teminat olarak senetlerden bahsedilmediğini, delillere beyan dilekçesinde ise sözleşmenin feshi halinde senetlerin geçersiz olacağına dair belgedeki imzanın müvekkile ait olmadığını savunarak, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İlk derece mahkemesince, iddia, savunma, toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre; taraflar arasında imzalanan 04/09/2015 tarihli “Faydalı Model Sözleşmesi”ne dayalı olarak dava konusu 7 adet her biri 20.000,00 TL bedelli olmak üzere toplam 140.000,00 TL bedelli bononun verildiğini, ancak ayrı bir belge düzenlenerek sözleşme fesih olunduğundan bonoların bedelsiz kalacağının kararlaştırıldığı, bilirkişi incelemesi sonucunda belgedeki imzanın davalı …’a ait olduğunun tespit edildiğini, sözleşmede davacıya sözleşmeyi tek taraflı olarak tazminat ve cezai şart ödemeksizin fesih yetkisi tanındığı ve sözleşmenin davacı tarafça feshedildiği, bu nedenle bonoların geçersiz kaldığı gerekçesiyle, davanın kabulü ile, davacı şirketin bonolar nedeniyle davalıya borçlu olmadığının tespitine, davacı … yönünden ise davanın HMK 150/5 maddesi gereğince açılmamış sayılmasına karar verilmiştir.
Karar, davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesince tüm dosya kapsamına göre yapılan istinaf incelemesi sonucunda; taraflar arasındaki sözleşmede davacıya sözleşmeyi tek taraflı fesih yetkisi tanındığı, sözleşme bu yetkiye istinaden fesih olunduğundan dava konusu senetler geçersiz olup bu senetler nedeniyle davacı şirketin davalıya borçlu olmadığı, bu yöndeki mahkemenin tespitinin doğru olduğu, ancak gerekçeli kararda davacı … yönünden davanın işlemden kaldırıldığı belirtilmiş ise de hüküm kısmında yazılmamış olduğu, bu husus istinaf sebebi yapılmamakla birlikte kamu düzenine ilişkin olduğundan, davalı yanın istinaf başvurusunun kabulü ile, ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak ve yeniden hüküm kurularak, davalı … hakkında açılan davanın HMK 150/5 maddesi uyarınca açılmamış sayılmasına, davalı … hakkında açılan davanın ise kabulü ile, Çanakkale 1.İcra Müdürlüğü’nün 2016/3135 Esas sayılı ve Çanakkale 2.İcra Müdürlüğünün 2016/3642 Esas sayılı takip dosyalarından dolayı davacının davalıya 40.000,00 TL borcunun bulunmadığının tespitine, 18/07/2016, 18/10/2016, 18/01/2017, 18/04/2017, 18/07/2017 vade tarihli toplam 100.000,00 TL bedelli senetlerden dolayı davacının davalıya borcunun bulunmadığının tespitine, yargılamayı gerektirdiğinden kötüniyet tazminatı talebinin reddine karar verilmiştir.
Karar, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, taraflar arasında aktedilen faydalı model lisans sözleşmesi kapsamında verilen senetler nedeniyle borçlu olunmadığının tespiti istemine ilişkin olup, mahkemece, davanın kabulü ile sözleşme gereği verildiği taraflar arasında ihtilafsız olan yedi adet senet nedeniyle davacının borçlu olmadığının tespitine karar verilmiştir.
Ancak, 04.09.2015 tarihinde taraflar arasında faydalı model lisans sözleşmesi aktedilmiş, 18.04.2016 tarihinde ise bu sözleşme davacı tarafça feshedilmiştir. Sözleşmenin 2.maddesine göre lisans verilen faydalı model ürününün satışından doğacak fatura bedelinin %10’u lisans sahibi …’a ödenecektir. Davacı tarafın sözleşmenin feshine ilişkin 18.04.2016 tarihinde göndermiş olduğu ihbarnameye karşı, davalının 22.04.2016 tarihinde cevaben göndermiş olduğu ihtarnemede sözleşmede kararlaştırılan fatura bedelinin %10’nun sözleşme tarihinden bu yana davacı tarafça satış yapılmasına rağmen ödenmediği bildirilmiş olup, ödeme yapılmadığı gerekçesiyle senetlerden iki adedi davadan önce icra takibine konu edilmiştir. Bu husus, davaya cevap dilekçesinde de davalı tarafça savunulmuştur.
Ayrıca, taraflar arasındaki sözleşme TBK’nun 126. maddesinde düzenlenen sürekli edimli sözleşme türlerinden olup, taraflar sözleşmenin feshedildiği tarihe kadar edimlerini yerine getirmekle mükelleftirler. Zira, bu tip sözleşmelerde fesih ileriye etkili sonuç doğurmaktadır.
Bu durumda, taraflar arasındaki sözleşmenin aktedildiği tarihten, sözleşmenin feshedildiği tarihe kadar geçen sürede, davacının ne miktar satış yaptığı ve sözleşmenin 2.maddesi kapsamında davalıya ne miktar ödeme yapması gerektiği belirlenerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamış ve hükmün davalı yararına bozulmasına karar verilmesi gerekmiştir.
Kararın Sonucuna ve Tam Künye Bilgilerine Erişin
Kararın sonucunu görmek, tam künye bilgileriyle kopyalamak ve PDF olarak indirmek için abone olun veya bir reklam filmi izleyin...