Karar Metni
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada Aksaray 1. Asliye Hukuk Mahkemesince bozmaya uyularak verilen 08.10.2019 tarih ve 2019/88-2019/253 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesinin davalılar vekili tarafından istenildiği ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacılar vekili, davalı şirket tarafından özellikle yurt dışındaki Türk vatandaşlarından yüksek faiz verileceği, paraların istendiği zaman iade edileceği vaatleriyle para toplandığını, müvekkillerinin ”Aksaray Hisse Devir Sözleşmesi” ibaresi bulunan belge karşılığında 30.000 DM ödediğini, müvekkillerine hisse senetleri teslim edilmediği gibi paranın da iade edilmediğini ileri sürerek, 30.000 DM karşılığı 27.450,00 TL’nin davalılardan faiziyle birlikte tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekili, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, bozma ilamına uyularak ve tüm dosya kapsamına göre yapılan yargılama sonucunda; davalı şirketin hisse senedi çıkartma yetkisinin bulunmadığı, usulüne uygun çıkarılmış hisse senedi olmadığından dolayı davacının ortaklığından söz edilemeyeceği, diğer taraftan davacı … A.Ş. adına “… Hisse Devir Sözleşmesi” ile para tahsilatı yapan ve hisse devri yaptığı görülen …’in davalı şirkette ortak olduğuna dair bir belgeye rastlanmadığı, her ne kadar …’in davalı şirkette payı olmasa da şirketin ortaklar pay defterinde davacının adının yer alması nedeniyle verilen paranın davalı şirketle olan hissedarlık bağından dolayı verildiğinin kabulü gerektiği, ancak Sermaye Piyasası Kanunu hükümlerine göre davalı … A.Ş.’nin halka açılarak hisse satma yetkisi bulunmadığından şirketin yurt içi ve yurt dışında görevlendirdiği kişiler vasıtasıyla para toplama işi yaptığının sabit olması nedeniyle Türk Ticaret Kanunu hükümlerine göre kurulan bir Anonim Şirket gibi değil de banka/finans kuruluşu gibi davrandığı, davalı şirketin mevduat toplama faaliyetlerinin Bankalar Kanunu, SPK ve BK maddelerine açık aykırılığı nedeniyle tahsil edilen paranın sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre geri ödenmesi gerektiği, diğer davalı …’ın da davalı şirketin yöneticisi olması nedeniyle sorumlu olduğu gerekçesiyle, davacının … A.Ş.’ye karşı açtığı, davanın kabulü ile 27.450.-TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalı … A.Ş’den alınarak davacıya verilmesine dair karar bozmaya uğramadan kesinleştiğinden yeniden hükme yer olmadığına, 27.450.- TL’nin davalı şirket ile birlikte müştereken ve müteselsilen, kısa vadeli kredilere uygulanacak avans faizi ile birlikte davalı …’dan da tahsiline karar verilmiştir.
Karar, davalılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dava, haksız fiil sebebiyle hisse devir sözleşmesinden kaynaklanan tazminat istemine ilişkin olup, her ne kadar mahkemece verilen kararın Dairemizin 20.12.2012 tarihli ve 2016/157 E., 2016/9696 K. sayılı onanmasına karar verilmişse de, davacı tarafından karar düzeltme talebi üzerine Dairemizin 24.01.2019 tarihli ve 2017/1209 E., 2019/688 K. sayılı ilamı onama ilamı ile kaldırılarak mahkemece verilen hükmün bozulmasına karar verilmiştir. Bu durumda, mahkeme kararının hem davalı şirket yönünden hem de davalı gerçek kişi yönünden şeklen kesinleştiğinden söz edilemez.
07.12.2019 tarih, 30971 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanarak aynı gün yürürlüğe giren 7194 sayılı Dijital Hizmet Vergisi ile Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun’nun 41. maddesinde 25.3.1987 tarihli ve 3332 sayılı Sermaye Piyasasının Teşviki, Sermayenin Tabana Yaygınlaştırılması ve Ekonomiyi Düzenlemede Alınacak Tedbirler İle 5422 Sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu, 213 Sayılı Vergi Usul Kanunu ve 3182 Sayılı Bankalar Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanuna aşağıdaki geçici maddenin eklendiği belirtilmiş olup, işbu geçici 4. maddede ”31.12.2014 tarihine kadar, pay sahibi sayısı nedeniyle payları halka arz olunmuş sayılan ve payları borsada işlem gören anonim ortaklıklar tarafından doğrudan veya dolaylı olarak nominal ya da primli değer üzerinden pay veya pay adı altında satışı yapılmış olan her türlü araç, 6.12.2012 tarihli ve 6362 sayılı Sermaye Piyasası Kanununun kaydileştirmeye ilişkin şartlarına tabi olmaksızın 29.6.1956 tarihli ve 6762 sayılı mülga Türk Ticaret Kanunu ile 13/1/2011 tarihli ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu kapsamında pay addolunur, bu ortaklıklara yapılan ödemeler pay karşılığı yapılmış kabul edilir ve ortaklık ilişkisi kurulmuş sayılır. Bu payların kaydileştirilmemiş olması ortaklık haklarına halel getirmeyeceği gibi ortaklık ilişkisinin kurulmadığı da iddia edilemez. Birinci fıkra kapsamında kurulmuş olan ortaklık ilişkileri hakkında; geçerli bir ortaklık ilişkisi bulunmadığı veya primli pay satışı yapıldığı ileri sürülerek sebepsiz zenginleşme, haksız fiil, sözleşme öncesi görüşmelere aykırılık veya sözleşmeye aykırılık nedenlerine dayalı olarak açılan ve kanun yolu incelemesindekiler dahil görülmekte olan menfi tespit, tazminat veya alacak davalarında, karar verilmesine yer olmadığına dair karar verilir ve yargılama gideri ile maktu vekalet ücreti ortaklık üzerinde bırakılır.” şeklindeki emredici düzenlemenin kanun yolu aşamasındaki somut dosyayı da kapsadığı, daha önce davanın kabulüne dair mahkeme kararı Dairemizce onanmış ise de onama kararının karar düzeltme aşamasında 24.01.2019 tarihli kararla kaldırılması sebebiyle şeklen kesinleşmiş bir kararın da bulunmadığı değerlendirilerek sonucuna göre bir karar vermek üzere kararın re’sen bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
2- Bozma sebep ve şekline göre davalılar vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.
Kararın Sonucuna ve Tam Künye Bilgilerine Erişin
Kararın sonucunu görmek, tam künye bilgileriyle kopyalamak ve PDF olarak indirmek için abone olun veya bir reklam filmi izleyin...