MahkemeYargıtay 11. Hukuk Dairesi
Esas No 2019 / ****
Karar No 2020 / ****
Karar Tarihi **.11.2020
Karşı OyYok

Karar Metni

MAHKEMESİ : BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ

Taraflar arasında görülen davada Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 01/02/2018 tarih ve 2016/734 E- 2018/42 K. sayılı kararın davacılar vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi’nce verilen 17/01/2019 tarih ve 2018/943 E- 2019/63 K. sayılı kararın Yargıtay’ca incelenmesi davacılar …, …, … vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, duruşma için belirlenen 03.11.2020 günü başkaca gelen olmadığı yoklama ile anlaşılıp hazır bulunan davalı …Ş. vekili Av. … dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacılar vekili, müvekkillerin davalı şirketin ortağı olduğunu, 2015 yılı olağan genel kurul toplantısının 10/05/2016 tarihinde saat 15:00’da yapılması kararı alındığını, taraflarınca saat 14:06 itibariyle davalı şirketin web sayfasında ilan yapılmadığının … 20. Noterliği’nin 10.05.2016 tarihli tespit tutanağı ile tespit ettirildiğini, aynı şekilde davalı şirketin web sayfası üzerinde Bakırköy 6. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/243 D. İş sayılı dosyası ile 11/05/2016 tarihinde bir tespit daha yaptırıldığını, davalının TTK’nın 1524. maddesi ile getirilen hükme uymadığını, web sayfası üzerinden zorunlu ilanları yapmadığı tespit edildiğinden 10.05.2016 tarihinde yapılan genel kurulun yasanın emredici hükümlerine aykırı olması nedeniyle tamamen iptal edilmesi gerektiğini, genel kurulun tamamen iptal edilmemesi durumunda, söz konusu genel kurulda alınan 8 nolu gündem maddesinde kârın dağıtılmamasına ilişkin kararın azınlık olan müvekkillerinin kanundan kaynaklanan % 5’lik zorunlu kâr dağılmasına ilişkin TTK m. 519/2-c’de yer alan düzenlemesine açıkça aykırı olduğunu, 10 nolu gündem maddesinde yönetim kurulu üyelerine TTK m. 395 ve 396 uyarınca verilen izinlerin, daha önce benzer konularda davalı hakkında verilen ve kesinleşen mahkeme kararına aykırı olduğunu, genel kurula noter tespiti yaptırmak için geç kalınması nedeniyle geç katılıma rağmen, noter onaylı vekaletnamede müvekkili …’ın imza sirküleri olmadığından bahisle vekillerinin alınmamasının kanuna, esas sözleşmeye ve dürüstlük kurallarına aykırı olduğunu ileri sürerek, dava konusu genel kurulun tamamen iptal edilmesine, olmadığı takdirde gündemin 8, 9 ve 11. maddeleriyle alınan kararların iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, dava konusu genel kurulun usul ve yasaya uygun gerçekleştirildiğini, iptalini gerektirir herhangi bir durumun söz konusu olmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
İlk derece Mahkemesince iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, dava konusu genel kurul toplantısında alınan kararlarda kanuna veya esas sözleşmeye aykırılığın söz konusu olmadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
Karara karşı, davacılar vekilince istinaf yoluna başvurulmuştur.
İstinaf Mahkemesince iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, somut olayda, davalı şirketin dava konusu genel kurul toplantısına ilişkin çağrının, gündemi de ihtiva edecek şekilde, Türkiye Ticari Sicili Gazetesi’nde ilan edildiği ayrıca, davacının şirkette kayıtlı olan adresine iadeli taahhütlü mektupla, toplantı gün ve gündeminin bildirildiği, ancak davalı şirketin web sayfasında çağrı ilanının yapılmadığı, TTK’nın 1524. maddesinin birinci fıkrasında belli ortaklıkların internet sitesi açması ve bu sitenin belirli bir bölümünü ortaklıkça kanunen yapılması gereken ilanların yayımlanmasına özgülemesi yükümlülüğünden sözedildiği, bu yükümlülüğün genel kurul veya yönetim kurulu kararlarıyla veya bunların geçerliliğiyle doğrudan hiçbir ilgisinin bulunmadığı, öte yandan ilan internet sitesinden yapılmadığından çağrının usulsüz olduğu kabul edilse dahi, bu durumda usulsüz de olsa bir davet ve ilan bulunduğundan alınan kararların iptalinin sağlanabilmesi için çağrının usulüne göre yapılmaması ve gündemin gereği gibi ilan edilmemesi sonucu oluşan aykırılıkların genel kurul kararının alınmasında etkili olduğunun ispat edilmesi gerektiği, davacıların sermaye payı ve dava konusu genel kurul kararlarının ise toplantıya katılanlar tarafından oybirliğiyle alındığı dikkate alındığında, çağrının usulüne göre yapılmaması ve gündemin gereği gibi ilan edilmemesi sonucu oluşan aykırılıkların genel kurul kararının alınmasına etkili olmadığının ve dolayısıyla alınan kararların iptali şartlarının oluşmadığının kabulü gerektiği, halka açık olmayan ortaklıklarda nama ve hamiline yazılı pay senetleri sahiplerinin vekilleri vasıtasıyla toplantıda temsil edilebilmeleri için toplantıya katılmak üzere yetki verildiğine dair paydaş tarafından düzenlenen vekaletnamenin noterden verilmiş olması veya vekaletname noterde düzenlenmiş değil ise, vekaletnameye noter huzurunda düzenlenmiş imza beyanı eklemeleri gerektiği, bu gereklere uymayan pay sahipleri ile temsilcilerinin bakanlık temsilcisi tarafından genel kurul toplantısına alınmayacakları, genel kurulun 8 nolu kararının, davalı şirketin finansal durumu dikkate alındığında yasaya, ana sözleşmeye ve dürüstlük kuralına aykırılık teşkil etmediği gibi, dağıtılmayan kârın, şirketin iç kaynaklarından sermaye artırımında kullanılmak suretiyle pay sahiplerine mevcut payları oranında dağıtılacağının kabulü gerektiği, 11 nolu gündem maddesinde ise, TTK’nın 395 ve 396. maddeleri gereğince, yönetim kurulu üyelerinin rekabet yasağının oy çokluğuyla kaldırıldığı, TTK’nın 395 ve 396. maddeleri çerçevesinde alınan kararlarda, hakkında izin verilen yönetim kurulu üyesinin şirketle kendi arasındaki kişisel nitelikteki bir iş ve işlem olan hususun oylamasında oy kullanamayacağı gibi, TTK’nın 436/1. maddesinde sayılan yakınların da bu kararların oylanmasında oy kullanmalarının mümkün olmadığı, somut olayda, hakkında izin verilen yönetim kurulu üyesinin kendisi ile ilgili kararın oylamasında oy kullanmadığı, kararın geçerli ve yeterli nisapla alındığı, davacılardan …’ın da davadan ve istinaf başvurusundan feragat ettiğini beyan ettiği gerekçesiyle, davacılar İlknur, Bora ve … yönünden istinaf başvurusunun esastan reddine, davacı … yönünden ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılarak, feragat doğrultusunda davanın esası hakkında yeniden hüküm verilmesine, davacı … yönünden davanın feragat nedeniyle reddine, diğer davacılar yönünden davanın esastan reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacılar …, …, … vekili temyiz etmiştir.
Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurusunun HMK’nın 353/b-1 maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.

Kararın Sonucuna ve Tam Künye Bilgilerine Erişin

Kararın sonucunu görmek, tam künye bilgileriyle kopyalamak ve PDF olarak indirmek için abone olun veya bir reklam filmi izleyin...