MahkemeYargıtay 11. Hukuk Dairesi
Esas No 2020 / ****
Karar No 2020 / ****
Karar Tarihi **.11.2020
Karşı OyVar

Karar Metni

MAHKEMESİ : BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 12. HUKUK DAİRESİ

Taraflar arasında görülen davada Bakırköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 14.03.2018 tarih ve 2016/555 E- 2018/296 K. sayılı kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin kısmen kabulüne dair İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi’nce verilen 05.12.2019 tarih ve 2018/1679 E- 2019/1538 K. sayılı kararın Yargıtay’ca incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili; müvekkilinin davalı şirketin 300 hissesinin sahibi ve %25 hissedarı olduğunu, davalı şirketin olağan genel kurul toplantısının 15.03.2016 tarihinde gerçekleştiğini ve müvekkilinin toplantıya katıldığını, yapılan toplantıda alınan (1) nolu karar ile bilanço ve kar zarar hesaplarının oy çokluğu ile ibra edilmesine karar verildiğini ancak kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, toplantıda sunulan bilançonun 2015 yılına ait faaliyet raporunun ve işletme gelir gider tablosunun gerçeği yansıtmadığını, ayrıca bilanço ve kâr zarar hesaplarının oy çokluğu ile ibrasının aynı zamanda şirket müdürünün ibrası anlamına da geldiğinden kararın iptalinin gerektiğini, zira şirket müdürünün kendisinin ibrasına ilişkin oylamaya katılmasının ve kendi lehinde oy kullanmasının mümkün olmadığını, toplantıda kar payı dağıtılmamasına ilişkin olarak (2) nolu karar alındığını ancak kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, zira karın örtülü olarak yurtdışına kaçırılmakta olduğunu, (3) nolu karar ile şirket müdürü …’in yeniden şirket müdürü seçilmesine karar verildiğini, şirket müdürü olmasının şirketin zararına olduğunun daha önce açıklandığını, yine davalı şirketin borca batık olduğu ortada iken (4) nolu karar ile İzmir ilinde şube açılmasına karar verildiğini ileri sürerek 15.03.2016 tarihli olağan genel kurul toplantısında alınan (1),(2),(3) ve (4) nolu kararlarının iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekili; davacının genel kurul toplantısında muhalefetini usulüne uygun olarak tutanağa geçirmediğini, karar alındıktan sonra muhalefet şerhini her bir karara özgü ayrı ayrı ve açıkça belirtmesi gerektiğini, ayrıca davacı iddialarının mesnetsiz gerçek dışı iddialar olduğunu, davacının uzun yıllardır davalı şirkete olan özen, bağlılık ve rekabet etmeme yükümlülüklerini ihlal ettiğini, yaşanan ihtilaflar sonucu davacının şubat ayında şirketi terkettiğini, ibra kararının usulüne uygun olmadığı iddiasının da gerçek dışı olduğunu, zira davalı …’in sadece kendi adına hareket etmediğini, aynı zamanda % 68,75 hissesine sahip olduğu Xteksol Lİmited adına da imza attığını, dolayısıyla müvekkilinin imzası geçersiz olsa dahi büyük hissedarın nisabının karar almak için yeterli olacağını savunarak davanın reddini istemiştir.
İlk derece mahkemesince, iddia, savunma, ve dosya kapsamına göre; iptali talep edilen 1,2,3,4 nolu kararların davacının olumsuz oyuna karşılık oy çokluğu ile kabul edildiği, (1) nolu kararın bilanço ve kar zarar hesaplarının onaylanmasına ilişkin olup, bilançonun kanun, ana sözleşme ve ticari defter kayıtlarına uygun düzenlenmediğinin, şirketin gerçek durumunu yansıtmadığının ispat edilemediği, kararın pay durumuna göre kanun ve ana sözleşmeye uygun nisapla alındığı, (3) nolu kararın şirket müdürü atanmasına, (4) nolu kararın ek iş yeri açılmasına ilişkin olduğu ve bu kararların da iptalini gerektirecek herhangi bir neden bulunmadığı, (2) nolu kararın kar payı dağıtımına ilişkin bulunduğu, şirket ana sözleşmesinde aksine hüküm yoksa, şirket ortaklar kurulunun TTK.nın bu konudaki düzenlemeleri ile bağlı olduğu ve tahakkuk eden kazanç üzerinde dilediği gibi tasarruf yetkisine sahip olmadığı, şirket ana sözleşmesinin 10. maddesinde her yıl kar dağıtımının yapılması gerektiğine ilişkin hüküm bulunduğu, bu hükme rağmen herhangi bir gerekçe gösterilmeden kâr payı dağıtmama yönünde alınan kararının kanun, anasözleşme ve afaki iyiniyet kurallarına aykırı olduğu gerekçesiyle davanın davanın kısmen kabulü ile davalı şirketin 15.03.2016 tarihli genel kurul toplantısında gündemin 2. maddesi gereğince alınan kâr payı dağıtılmamasına ilişkin kararın kanun, ana sözleşme ve afaki iyiniyet kurallarına aykırılığı nedeniyle iptaline, diğer kararlara yönelik iptal isteğinin reddine karar verilmiştir.
Karara karşı davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesi’nce; 1,2,3,4 nolu kararların davacının olumsuz oyuna karşın oy çokluğu ile alındığı, oylama sonrası davacı tarafça olumsuz oy kullanılan her bir maddeye ilişkin olarak muhalefet edildiğinin ve ne tür bir muhalefetten söz edildiğinin açıkça belirtilmediği, bu durumda usulüne uygun bir muhalefet şerhi bulunmadığı ve bu maddeler ile alınan kararlar yönünden dava şartının mevcut olmadığı, (1) nolu gündem maddesi ile alınan karar bilanço ve kar/zarar hesaplarının ibrasına ilişkin olup, ibranın veya ibra edilmemenin yönetici dışındaki ortakların oylarıyla karara bağlanması gerektiği, Polytropon Ltd. Şti.’nin oylamaya katılmadığı düşünülse dahi, davacının 300 payına karşılık Xteksol Limited’in 885 payı ile karar nisabının sağlandığı, genel kurul kararının iptali istemli davanın ancak şirkete karşı açılabileceği bu nedenle davalı şirket müdürü …’e husumet yöneltilemeyeceği gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile HMK 353 1-b-2 maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, davalı şirket hakkında açılan davanın kısmen kabulü ile, 15.03.2016 tarihli genel kurul toplantısının 2 nolu gündem maddesine ilişkin olarak kararın iptaline, 1,3 ve 4 nolu kararlara ilişkin davanın dava şartı yokluğundan usulden reddine, diğer davalı hakkında açılan davanın pasif husumet yokluğundan reddine karar verilmiştir.
Kararı, taraf vekilleri temyiz etmiştir.
1-Dava genel kurul kararının iptali istemine ilişkindir. Davacı 15.03.2016 tarihinde yapılan genel kurulda alınan 1, 2, 3, ve 4 nolu kararlar için olumsuz oy kullandığını ve muhalefetini usulüne uygun olarak tutanağa geçirdiğini, kararların sözleşmeye, yasaya ve iyiniyet kuralına aykırı olduğunu ileri sürerek söz konusu kararların iptalini talep etmiştir. Mahkemece, davacının geçerli bir muhalefeti bulunduğu kabul edilerek 2 nolu kararın iptaline, diğer kararlara yönelik istemin ise reddine karar vermiş, kararın davacı vekilince istinafı üzerine, bölge adliye mahkemesince 1, 2, 3, 4 nolu kararların davacının olumsuz oyuna karşın oy çokluğu ile alındığı, oylama sonrasında davacı yanca olumsuz oy kullanılan her bir maddeye ilişkin olarak muhalefet edildiğinin açıkça belirtilmediği dolayısıyla usulüne uygun bir muhalefet şerhi bulunmadığı, dava şartının mevcut olmadığı gerekçesiyle ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, 1, 3, 4 nolu kararlara yönelik taleplerin reddine, ancak 2 nolu karar yönünden davalı yanca istinaf talebi bulunmadığından 2 nolu gündem maddesinin iptaline, karar verilmiştir.
6102 sayılı TTK’nın 446/1-a maddesi gereğince toplantıda hazır bulunan ortağın alınan karara red oyu vermesi ve oylamadan sonra da muhalefetini tutanağa geçirmesi dava şartı olup mahkemece re’sen gözetilir. Somut olayda davalı şirketin 15.03.2016 tarihli genel kurul tutanağı incelendiğinde davacıya vekaleten toplantıya katılan … alınan tüm kararlara karşı olumsuz oy vermiş; her gündem maddesine karşı olumsuz oy kullandıktan sonra söz alarak “oylamaya ilişkin usuli ve hukuki haklarımızı saklı tutuyoruz” demiş, bilahare gündem maddelerinin oylanmasından sonra tekrar söz alarak “…oylamaya ilişkin usul ve esas yönden her türlü haklarımızı saklı tutuyoruz…yasadan doğan tüm haklarımız saklıdır…” dedikten sonra toplantı tutanağını imzalamıştır. Davacı her bir gündem maddesinin oylanmasından sonra muhalif kaldığını belirttiğinden ayrıca toplantı sonunda da yeniden muhalefet şerhi yazması gerekmez. Bu durumda mahkemece usulüne uygun muhalefet şerhi bulunduğu kabul edilerek 1,3 ve 4 nolu kararlar bakımından da uyuşmazlığın esası incelenmek suretiyle hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş hükmün bu nedenle davacı yararına bozulması gerekmiştir.
2-Bozma sebep ve şekline göre davalı vekilinin yargılama giderlerine yönelik temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.

Kararın Sonucuna ve Tam Künye Bilgilerine Erişin

Kararın sonucunu görmek, tam künye bilgileriyle kopyalamak ve PDF olarak indirmek için abone olun veya bir reklam filmi izleyin...