MahkemeYargıtay 11. Hukuk Dairesi
Esas No 2020 / ****
Karar No 2021 / ****
Karar Tarihi **.11.2021
Karşı OyVar

Karar Metni

MAHKEMESİ : BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

Taraflar arasında görülen davada Ankara Batı Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 05.06.2018 tarih ve 2017-274/380 sayılı kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi’nce verilen 27.09.2019 tarih ve 2018-1534/931 sayılı kararın duruşmalı olarak Yargıtay’ca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, duruşma için belirlenen 23.11.2021 günü tebligata rağmen gelen olmadığı yoklama ile anlaşıldı, duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, davalı şirketin Kazakistan’a göndereceği yükün taşıma işini davacı şirketin üstlendiğini bu edimini yerine getirdiğini, yapılan anlaşma nedeniyle tanzim edilen 57.500,00 USD miktarlı faturadan bakiye 19.769,83 USD alacağın tahsili amacıyla icra takibi başlattıklarını, ancak davalı tarafça haksız ve kötü niyetli olarak itiraz edilmesi üzerine takibin durduğunu ileri sürerek, davalının itirazın iptali ile davalının % 20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davalı şirketin merkezinin Kahramankazan/Ankara olması nedeniyle öncelikle yetkisizlik kararı verilmesi gerektiğini, taraflar arasında yazılı bir sözleşme bulunmadığını, davacı tarafın müvekkili davalının adresine gelip taşımacılığını yapacağı çelik kontrüksiyonları gördüğünü, buna göre malzemeleri Gürcistan gümrüklemeye kadar tır ile buradan da Kazakistan/Atyrau’ya 60 tonluk 3 vagon ile taşımacılığını yapabileceğini, kilogramı 0,2570 USD’den toplam 37.730,12 USD alacağını, malları 25 gün içinde teslim edeceğini belirtmesi üzerine aynı gün taraflar arasında bu şartlar ile şifahen anlaşma yapıldığını, davalının şifahen yapılan anlaşmayı yazılı şekle çevirmek için tüm uğraşlarına rağmen davacının davalıyı oyaladığını, davacının şifahen anlaşılan bedeli yükselttiğini, anlaşma dışında davacının 60 tonluk 3 vagon ayarlayamayınca önce çelik kontrüksiyonları gümrükteki depolara yerleştirildiğini ardından da 45 tonluk 5 vagon ile gönderdiğini ancak bunun sorumluluğunun müvekkiline ait olmadığını, malların vagon ile nakliyesini önerenin davacı yan olduğunu, müvekkilinin daha önceki taşıma işlerini tır ile yaptırdığını, davacının malları taahhüt ettiği süreden çok daha geç teslim ettiğini ve müvekkilini zarara uğrattığını, tüm bu olanlara rağmen müvekkilinin anlaştıkları 37.730,17 USD’nı davacı tarafın hesabına yatırdığını, davacı tarafın da bu miktarı ihtirazi kayıt olmadan çektiğini savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İlk Derece Mahkemesince, davacı taşıyıcı tarafından taşımaya ilişkin koşulların mail yoluyla davalıya bildirildiği, basiretli bir tacir gibi davranma yükümlülüğü bulunan ve bu mail içeriğinin sözlü olarak anlaştıkları hususlara aykırılık teşkil ettiğini ileri süren davalı tarafça bu duruma itiraz edildiğine dair herhangi bir delil sunulmadığı, davacı taşıyıcı tarafından mail yoluyla yapılan teklifte belirtildiği üzere sözleşmeye konu emtianın varış mahallindeki alıcısına teslim edildiği, davacı tarafça düzenlenen 13/02/2017 tarih 003099 sıra numaralı 57.500,00 USD tutarlı faturanın davalı şirkete gönderildiği, davalının fatura bedelinin 37,730,17 USD’lik kısmını ödediği, 19.769,83 USD’lik kısmını ise ödemediği, davalı yana mail yoluyla gönderdiği teklifte belirtilen koşullarda edimlerini yerine getirdiği anlaşılan davacının bakiye alacağının tahsili için başlattığı takibe yönelik davalı itirazının haksız olduğu gerekçesiyle davalının itirazının iptali ile takibin devamına ve icra inkar tazminatına karar verilmiş; bu karara karşı davalı vekili tarafından istinaf talebinde bulunulmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesince, tarafların davalıya ait emtianın Kazakistan ülkesine taşınması konusunda anlaştıkları ancak yazılı bir sözleşmenin bulunmadığı, davacı tarafın davalıya anlaşmanın içeriğini mail ortamında bildirdiği, buna göre taşıma ücretinin 57.500,00 USD olduğu davalı tarafın davacı tarafça gönderilen mailden sonra taşıma anlaşmasından vazgeçmediği ve söz konusu taşıma işinin bu fiyata gerçekleşmesine bir itirazının olmadığı dikkate alındığında, tarafların 57.500,00 USD taşıma ücreti konusunda mutabakata vardıklarının kabulünün gerektiği, davalının toplam ödemesinin 37.730,17 TL olduğu, davacının bu miktarı ihtirazi kayıt koymaksızın almış olmasının taraflar arasındaki anlaşılan bedelin bu miktar olduğunu göstermeyeceği, 19.769,83 TL bakiye alacağı kaldığı mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurusunun HMK’nın 353/b-1 maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.

Kararın Sonucuna ve Tam Künye Bilgilerine Erişin

Kararın sonucunu görmek, tam künye bilgileriyle kopyalamak ve PDF olarak indirmek için abone olun veya bir reklam filmi izleyin...