Karar Metni
MAHKEMESİ : BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada İstanbul 17. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 29.11.2017 tarih ve 2015/234 E- 2017/411 K. sayılı kararın asıl davada davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin kısmen kabulüne dair İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi’nce verilen 29.11.2018 tarih ve 2018/282 E- 2018/1395 K. sayılı kararın Yargıtay’ca incelenmesi asıl davada davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, duruşma için belirlenen 29.09.2020 günü başkaca gelen olmadığı yoklama ile anlaşılıp hazır bulunan asıl ve birleşen davada davacı vekili Av. … ile asıl davada davalı vekili Av. …. dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili asıl davada, dava dışı Şölen Çikolata Gıda San. Tic. A.Ş.’nin Kanada’ya ihraç ettiği 26.933,35 Kg. çikolatanın müvekkilince nakliye rizikolarına karşı sigortalandığını, taşımanın davalı yanca üstlenildiğini, emtianın Mersin Limanındaki tesislerde gemiye yüklenmek üzere bekletildiği esnada +18 yerine -18 derecede saklandığından donmak suretiyle kristallenip çikolata niteliğini kaybettiğini, müvekkilinin sigortalısına 274.271,80 USD ödediğini ileri sürerek (karşılığı olan) 602.054.- TL’nin 27.03.2014 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte tahsilini talep ve dava etmiştir.
Asıl davada davalı vekili, alıcı Kanada firmasının emtianın taşınması için Delmar International Inc. ile, Delmar’ın ise deniz taşıması kısmı için Safmarine Con. ile, müvekkilinin ise Delmar ile sadece emtianın Safmarine’ye tesliminin organizasyonu ve yükleme evraklarının düzenlenmesi için anlaştığını, malların Mersin Limanına kadar sigortalının taşımacısı olan Rannak Nakliyatça getirildiğini, gemiye Safmarine tarafından depolandığını, evrak tanzimi dışında bir işlem yapmayan müvekkilinin taşımayı üstlendiği iddiasının gerçeği yansıtmadığını, taşımacı sıfatı bulunmayan müvekkilince navlun faturası düzenlenmediğini, çikolatanın +18 derecede depolanması işinin Safmarine ve Maersk Denizcilik A.Ş.’ce üstlenildiğini savunarak davanın reddini istemiştir.
Birleşen davada davacı vekili, asıl davaya da konu edilen taşımanın üstlenici Borusan Lojistik Dağ. Dep. Taş. Tic. A.Ş.’nin anlaşması üzerine davalılara verildiğini, hasarın davalıların sorumluluğunda meydana geldiğini, sigortalıya ödenen hasar bedelinin rücuen tahsili için 278.659,34 USD üzerinden başlatılan icra takibine davalıların itirazının haksız olduğunu ileri sürerek itirazın iptalini talep ve dava etmiştir.
Birleşen davada davalılar vekili, konişmentoda yükletenin asıl davanın davalısı Borusan Lojistik Dağıtım A.Ş., alıcının ise Delmar International Inc. olarak göründüğünü, müvekkillerinin taşıyan ya da donatan olduğuna dair bir kaydın bulunmadığını, FOB satış sebebiyle yük üzerindeki nefi ve hasarın alıcıya ait olduğunu, satıcının gereksiz yere sigorta ve taşıma yükünü üstlendiğini, davacının, müvekkilinin taşımanın hangi aşamasında sorumluluk aldığını ve hangi yükümünü yerine getirmediğini ispatlaması gerekiğini savunarak davanın reddini istemiştir.
İlk derece mahkemesince iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, satış FOB esasına göre yapıldığından malın deniz yolu ile taşınmasının yurtdışındaki alıcı davadışı Shoppers Drug tarafından organize edildiği, alıcının bu organizasyon için davadışı Delmar İnt. ile anlaştığı ancak organizasyonun fiili olarak Borusan Loj. A.Ş. tarafından yerine getirildiği, konişmentoda taşıtanın Borusan Loj. A.Ş., gönderilenin/alıcının Delmar İnt. olarak gösterildiği, bu durumda gerçek gönderilen ve alıcının Shoppers Drug iken taşıma işleri organizatörleri olan Delmar ve Borusan’ın konişmentoda yer aldığı, konteyner tedariki yapan ve malı kendi saklama/depo alanında tutan Borusan Loj. A.Ş. ile Delmar’ın birlikte hareket ettikleri, konteyner rezervasyonunda Borusan Lojistik A.Ş. tarafından Safmarine Container’den iki adet 40’lık konteynerin tedarik edilerek, konişmento talimatına göre planlanan taşıma için konteyner ısısının +18 derece olarak öngörüldüğü, yükün Borusan Lojistik A.Ş.’nin Mersin deposundan Maersk tarafından teslim alınarak gemiye yüklenmek üzere Mersin Limanı’na götürüldüğü, emtianın Borusan’ın deposunda beş gün süre ile +18 derece yerine -18 derecede muhafaza edilmesi üzerine % 100 oranında bozulduğu, sovtaj bırakmayacak şekilde tam zayi olduğu, asıl ve birleşen dava davalılarının birlikte sorumlu oldukları, asıl davada TL üzerinden talepte bulunulduğu, birleşen dosyaya konu icra takibinde talebin USD üzerinden yapıldığı, davacının ilk talebini TL olarak kullandığı gözetilerek birleşen davada da TL üzerinden hüküm kurmak gerektiği kanaatine varıldığı gerekçesiyle asıl davanın kısmen kabulü ile 537.156,69 TL’nin 27.03.2014 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte tahsilde tekerrür etmemek üzere davalıdan tahsiline, birleşen davanın kısmen kabulü ile icra takibine itirazların kısmen iptaline, 537.156,69 TL’nin 27.03.2014 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte tahsilde tekerrür olmamak üzere davalılardan tahsili için icra takibinin devamına, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.
Asıl davanın davalısı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesince, asıl dava davalısının diğer istinaf itirazlarının yerinde görülmeği, ancak reddedilen kısım için davalı yararına hükmedilen vekalet ücretinin eksik hesaplandığı gerekçesiyle istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile asıl davaya ilişkin hükümde vekalet ücretine ilişkin a.4 bendinin kaldırılmasına, 7.488,67 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine karar verilmiştir.
Kararı, asıl davanın davalısı vekili temyiz etmiştir.
1- 6100 sayılı HMK’nın 297/2. maddesi uyarınca hükmün sonuç kısmında taleplerin her biri hakkında verilen karar açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmelidir. Bu yargıda açıklık ve netlik prensibinin gereğidir. Yine aynı Kanunun istinaf incelemesi neticesinde verilebilecek kararları düzenleyen 353. maddesinin 1.b bendinde, incelenen mahkeme kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğuna kanaat edilmesi halinde istinaf başvurusunun esastan reddine; yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde veya kararın gerekçesinde hata edilmiş ise tespit edilen hata düzeltilerek yeniden esas hakkında; yargılamada bulunan eksiklikler duruşma yapılmaksızın tamamlanacak nitelikte ise bunların tamamlanmasından sonra yeniden esas hakkında duruşma yapılmadan karar verileceğine yer verilmiştir. Buna göre, HMK’nın 297/2 ile 353/1.b hükümleri birlikte değerlendirildiğinde, istinaf incelemesi sonucunda ilk derece mahkemesi kararının usul ve esas bakımından hukuka uygun bulunması üzerine istinaf başvurusunun esastan reddedilmesiyle birlikte ilk derece mahkemesi kararının, yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber kanunun olaya uygulanmasında veya kararın gerekçesinde hata edilmesi üzerine tespit edilen hata düzeltilerek ya da yargılamada eksiklik bulunması halinde tespit edilen eksiklik giderildikten sonra bölge adliye mahkemesince yeniden verilen kararın infaza elverişli, yargıda açıklık ve netlik prensibine uygun, şüphe ve tereddüt uyandırmaktan uzak olması gerektiği anlaşılmaktadır.
Somut olayda ilk derece mahkemesince verilen kararın asıl davanın davalısı vekilince istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesi, esasa ilişkin istinaf sebeplerini yerinde görmemiş, ancak vekalet ücretine yönelik istinaf sebebini haklı bularak İlk Derece Mahkemesi kararını tümüyle kaldırıp esas hakkında bir hüküm kurmaksızın “İlk Derece Mahkemesince tesis edilen asıl davaya ilişkin hükmün HMK 353(1)b-2 maddesi gereği, davalı lehine hükmedilen vekalet ücretine ilişkin bendin kaldırılmasına, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince davalı vekili için takdir olunun 7.488,67 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine” karar vermiştir.
Şu halde, İlk Derece Mahkemesince verilen kararı inceleyen Bölge Adliye Mahkemesince yukarıda açıklanan şekilde, İlk Derece Mahkemesi kararının kısmen dahi olsa yerinde görülmemesi halinde karar tamamen ortadan kaldırılarak yeniden davanın esası hakkında, gerekçesiyle birlikte, karar verilmesi ve bu şekilde aynı uyuşmazlığın çözümünü sağlayan icra edilebilir tek bir karar oluşturulması gerekirken, yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde yeniden esas hakkında karar verilmesi gerektiğini düzenleyen 6100 sayılı HMK’nın 353/(1)b-2 bendine aykırı olarak istinaf başvurusunun vekalet ücreti yönünden haklı bulunup hükmün kısmen sadece bu bent yönünden kaldırılması ve bu doğrultuda infazda tereddüt oluşturacak şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, re’sen bozmayı gerektirmiştir.
2- Bozma neden ve şekline göre, asıl davanın davalısı vekilinin temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir.
Kararın Sonucuna ve Tam Künye Bilgilerine Erişin
Kararın sonucunu görmek, tam künye bilgileriyle kopyalamak ve PDF olarak indirmek için abone olun veya bir reklam filmi izleyin...