Karar Metni
MAHKEMESİ : BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 17. HUKUK DAİRESİ
Taraflar arasında görülen davada İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 05.12.2017 tarih ve 2017/419 E- 2017/1289 K. sayılı kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin kabulüne dair İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi’nce verilen 09.05.2019 tarih ve 2018/480 E- 2019/1034 K. sayılı kararın Yargıtay’ca incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, davalı tarafından davacının kayınpederi …’ün kefaletinden kaynaklanan alacak sebebiyle davacı aleyhine icra takibi başlatıldığı ancak davacının eşi …’ün kayınpederinden önce ölmesi sebebiyle davacının kayınpederi …’ün mirasçısı olmadığını ileri sürerek, İzmir 9. İcra Müdürlüğü’nün 2015/10735 esas sayılı icra dosyasından dolayı davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine ve kötüniyet tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davacının ismi kefalet borçlusunun oğlu …’ün nüfus kayıt örneğinde bulunduğundan davacı hakkında sehven takip başlatıldığını, davalının takip başlatırken kötüniyetli olmadığını belirterek, davanın reddini istemiştir.
İlk derece mahkemesince, davacının, davalı bankaya kefalet borçlusu kayınpederi …’ün mirasçısı olmadığı, Ödemiş Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2014/202 esas ve 2014/206 karar sayılı veraset ilamından anlaşıldığı ve davalının gerekli dikkat ve özeni göstermeden takip başlatması, dava tarihinden sonra da icra dosyasından davacının taşınmazlarına konulan haczi yenilediği gerekçesiyle davanın kabulüne davacının İzmir 9. İcra Müdürlüğü’nün 2015/10735 esas sayılı icra dosyasından dolayı davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine ve kötüniyet tazminatına karar verilmiştir.
Karara karşı davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesince, davacının eşinin kök muristen daha önce ölmüş olması nedeniyle davacıya miras payı düşüp düşmediği hususu teknik bir konu olduğu, bunun takip başlatılırken alacaklı tarafından değerlendirilmesinin beklenemeyeceği, bu bakımdan davalı hakkında mirasçılık sıfatıyla davacı yönünden takip başlatılmış olması tek başına alacaklı davalının bu durumu bile bile davacının aleyhine ve kötü niyetli olarak hareket ettiği sonucunu doğurmayacağı gerekçesiyle davalı vekilinin istinaf isteminin HMK’nın 353/1-b-2 maddesi gereğince kabulüne, İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 05.12.2017 tarihli ve 2017/419 esas ve 2017/1289 karar sayılı kararının kaldırılmasına, davacının davasının kabulüne, İzmir 9. İcra Müdürlüğü’nün 2015/10735 esas sayılı dosyasında davacının davalı bankaya borçlu olmadığının tespitine, davacının kötü niyet tazminatı talebinin şartları oluşmadığından reddine karar verilmiştir.
Karar taraf vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davalı vekilinin temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
2-Davacı vekilinin temyiz istemine gelince, davalı banka vekili icra takip tarihinde asıl borçlu …’ün mirasçıları arasında davacı …’ün olmadığını bilecek durumda olup resmi nüfus kayıtlarında bu husus açıkça belli olduğundan, davalının asıl borçlu olmayan ve asıl borçlunun mirasçısı olmayan davacı hakkında icra takibi yapması kötüniyetli olduğunu gösterdiğinden yerel mahkemece hükmedilen kötüniyet tazminatının istinaf mahkemesince kaldırılması doğru görülmemiştir.
Kararın Sonucuna ve Tam Künye Bilgilerine Erişin
Kararın sonucunu görmek, tam künye bilgileriyle kopyalamak ve PDF olarak indirmek için abone olun veya bir reklam filmi izleyin...