Karar Metni
MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada İstanbul 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 07.04.2016 gün ve 2010/314 – 2016/317 sayılı kararı bozan Daire’nin 06.12.2018 gün ve 2016/14405 – 2018/7684 sayılı kararı aleyhinde davalılar vekili tarafından karar düzeltilmesi isteğinde bulunulmuş ve karar düzeltme dilekçesinin süresi içinde verildiği de anlaşılmış olmakla, dosya için düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra gereği konuşulup düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkili şirketin Türkiye’de tenfizine karar verilen iki ayrı Uluslararası Ticaret Odası (ICC) hakem kararından doğan alacaklarını davalıların şirket defterine kaydetmediklerini, kanuna ve hukuka aykırı karar ve yöntemlerle kötü niyetli olarak şirketin tasfiyesini gerçekleştirdiklerini, tasfiyenin sonuçlanmış olması nedeniyle alacağın tahsilinin imkansız hale geldiğini ileri sürerek, Kadıköy 3 Asliye Ticaret Mahkemesinin 04.12.2007 tarih 2007/504 E, 2007/745 K sayılı kararı ile tenfizine hükmedilen tenfiz kararı uyarınca; 227.557,63 $ dolar (15.05.2007 tarihine kadar işlemiş faiz ile birlikte) ve 15.05.2007 tarihinden itibaren işlemiş ve tahsiline kadar işleyecek birinci hakem kararında hüküm altına alınan USD üzerinden Libor + %2 faiz oranı üzerinden temerrüt faiz, 15.702,00 TL mahkeme masraflarının karar tarihi olan 04.12.007 tarihinden itibaren tahsiline kadar işleyecek yasal faiz, 17.931,16 TL vekalet ücreti ve 04.12.2007 tarihinden itibaren işlemiş ve tahsiline kadar işleyecek yasal faiz, Kadıköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 09.11.2009 tarihli 2008/576 esas, 2008/871 karar sayılı kararıyla tenfize hükmedilen 26.10.2007 tarihli ikinci hakem kararı uyarınca ve anılan tenfiz kararı uyarınca; 3.624.915,41 $ dolar (30.09.2007 tarihine kadar işlemiş faiz ile birlikte) ve tahsil tarihine kadar işleyecek USD üzerinden Libor +%2 faiz ile birlikte, diğer masraflar için 46.428,16 Sterlin ve 411.240,34 RM 30.09.2007 tarihinden itibaren işlemiş ve tahsiline kadar işleyecek ek nihai hükmünde hüküm altına alınan Libor+ %2 faiz oranı üzerinden temerrüt faizi, 63,783,50 TL mahkeme masraflarının karar tarihi 09.11.2009 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiz, 470,50 TL mahkeme masraflarının karar tarihi 09.11.2009 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiz, 58.871,36 TL vekalet ücreti ve 09.11.2009 tarihinden itibaren işlemiş ve tahsiline kadar işleyecek yasal faizin müşterek ve müteselsil sorumlu davalı şirket yönetim kurulu üyeleri ile tasfiye memurundan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekilleri davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davanın reddine dair verilen kararın davacı vekilince temyizi üzerine karar Dairemizce bozulmuştur.
Davalılar vekili, bu kez karar düzeltme isteminde bulunmuştur.
Dava, anonim şirket alacaklısının şirket yöneticileri ve tasfiye memuru aleyhine açtığı sorumluluk davasıdır.
Somut olaya uygulanması gereken mülga 6762 sayılı TTK hükümleri uyarınca anonim şirketlerde yasa ve anasözleşmenin kendilerine yüklediği görevleri gereği gibi yerine getirmeyen yönetim kurulu üyeleri bu yüzden oluşan zararlar nedeniyle ortaklığa, ortaklara ve ortaklık alacaklılarına karşı sorumludur (6762 sayılı TTK’nın 309, 336, 340 maddeleri).
TTK’nın 224. ve 445 nci maddelerinde tasfiye memurlarının görev ve yetkileri, tasfiyenin nasıl yapılacağı ve alacaklıların haklarının nasıl korunacağı açıklanmıştır. Tasfiye memurunun davacının açtığı davalardan haberdar olmalarına rağmen, davacının alacağını teminat altına alması gerekirken almadığı iddiasının TTK’nın 224 ve 445 nci maddeleri kapsamında değerlendirilmesi gerekir.
Zarar gören şirket alacaklılarının yöneticiler aleyhine dava açma hakkı bulunmaktadır. Şirket alacaklılarının dava açma hakkı da doğrudan doğruya zarar ve dolaylı zarar durumuna göre değişiklik içerir. Yönetim kurulu üyelerinin ortaklığın mal varlığını azaltan veya kötüleştiren yasa ve anasözleşme hükümlerine aykırı davranışları, ortaklar ve alacaklıların dolaylı zarar görmesine yol açar. Zira, bu tür tasarruflar şirket alacaklılarını etkiler. Başka bir anlatımla, ortaklığın doğrudan doğruya zarar görmesi, şirket alacaklılarının dolaylı zararı olarak sonuç doğurur. Ancak, şirket alacaklısı TTK’nın 309, 340. maddeleri uyarınca dolaylı zarar nedeniyle açtığı davada hükmedilecek tazminatı kendisi adına değil, ortaklığa verilmesi yönünde talepte bulunabilir. İkinci durum ise, doğrudan zarar halidir. Bu ihtimalde yöneticilerin veya denetçilerin eylemleri sonucunda şirket alacaklılarının ortaklığın zararından müstakil olarak gördükleri zararlar söz konusudur. Anılan zarar türünde ortaklığın zarar görüp görmemesinin bir önemi bulunmamaktadır. Bu dava türünde ise alacaklılar, talep ettiği tazminatın kendisi adına hükmedilmesini isterler.
Uyuşmazlık konusu olayda T.H. Dereli Yatçılık ve Gemi Yapım San.ve Tic. A.Ş’den alacaklı olduğunu iddia eden davacının dava dilekçesinde, yargılama aşamalarındaki beyan ve dilekçelerinde yaptığı açıklamalar değerlendirildiğinde, ileri sürülen maddi olguların dolaylı zarar kapsamında olduğu anlaşılmaktadır.
Bu durum karşısında, davacının açtığı davanın sorumluluk davası olduğu, böyle bir davada hükmedilecek tazminatın ancak T.H. Dereli Yatçılık ve Gemi Yapım San.ve Tic. A.Ş lehine hüküm altına alınması istemli olarak açabileceği, davacının ise kendi adına tazminatın hüküm altına alınmasını istediği, her ne kadar Dairemizin 06.12.2018 tarihli bozma ilamında dava dilekçesi kapsamı ve davacının beyanları nazara alındığında davacının, davalıların kasti ve kötüniyetli eylemleri ile dava dışı şirketin içini boşaltmak suretiyle kendisinin alacağına kavuşmasını engelledikleri iddiasının da bulunduğu, mahkemece bu konuda herhangi bir inceleme ve değerlendirme yapılmadığı ve ayrıca dava dışı T.H. Dereli Yatçılık ve Gemi Yapım San.ve Tic. A.Ş davada taraf olmayıp, karar başlığında taraf olarak gösterilmesinin de doğru olmadığı hususları bozma gerekçesi yapılmış ise de dava konusu zararın yukarıda açıklandığı üzere dolaylı zarara ilişkin olup davacının dava konusu alacağın
kendisine ödenmesini talep etmiş olmasına göre mahkemece bu konuda bir değerlendirme yapılmasının gerekmemesine ve dava dışı T.H. Dereli Yatçılık ve Gemi Yapım San.ve Tic. A.Ş’nin karar başlığında taraf olarak gösterilmesi maddi hataya dayalı olup mahallinde her zaman düzeltilmesinin mümkün bulunmasına göre davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddiyle hükmün açıklanan değişik gerekçeyle onanması gerekirken, yazılı gerekçe ile davacı yararına bozulmuş olduğundan, davalılar vekilinin karar düzeltme isteminin kabulü ile Dairemizin 06.12.2018 tarih 2016/14405E. 2018/7684 K. Sayılı bozma ilamının kaldırılarak hükmün açıklanan değişik gerekçeyle onanmasına karar vermek gerekmiştir.
Kararın Sonucuna ve Tam Künye Bilgilerine Erişin
Kararın sonucunu görmek, tam künye bilgileriyle kopyalamak ve PDF olarak indirmek için abone olun veya bir reklam filmi izleyin...