MahkemeYargıtay 11. Hukuk Dairesi
Esas No 2020 / ****
Karar No 2021 / ****
Karar Tarihi **.03.2021
Karşı OyYok

Karar Metni

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasında görülen davada Karabük 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nce verilen 04.02.2015 tarih ve 2014/281 E. – 2015/41 K. sayılı kararın Yargıtayca incelenmesinin davacı vekili tarafından istenildiği ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, davalı şirkete ait yolcu otobüsünün 12.02.2006 tarihinde arıza yapması nedeniyle yol kenarında bekleyen otobüse tedbirsizlik ve dikkatsizlik sonucu çarparak yuvarlanması sonucu araç içerisinde yolcu olan davacı … ‘ın ağır yaralanarak beden gücü kaybına uğradığını, araç sürücüsü…’ın tam kusurlu olduğunu, bu kaza nedeniyle manevi tazminat taleplerine ilişkin olarak açtıkları davada alınan adli tıp raporuna göre davacının %30,2 oranında meslekte kazanma gücünü kaybettiğini, ömür boyu sakat kaldığını, kaza sırasında yolcu olarak bulunan kişilerin kusura katılımının söz konusu olmadığı nedeni ile tazminatın tam kusura göre ödenmesi gerektiğini, yaşanan kaza sonrasında malul kalan davacının maddi zararı olduğunu ileri sürerek şimdilik 100,00 .- TL maddi tazminatın kaza tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, belirsiz alacak davası şartları bulunmadığından davanın usulden reddi gerektiğini, esas bakımından davacıya 90.000,00.-TL tazminatın ödendiğinden davacının bir alacak hakkı kalmadığını, otobüs işleteninin davalı şirket olmayıp Eraydın Nakliyet Turizm İnşaat Ltd. Şti. olduğunu, talebin zamanaşımına uğramış olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece yapılan yargılamaya ve benimsenen bilirkişi raporuna göre; davacının talep edebileceği sürekli iş gücü kaybı tazminatı miktarının 138.926,02-TL olduğu ancak SGK Başkanlığı Emeklilik Hizmetleri Genel Müdürlüğü Primsiz Aylıklar Daire Başkanlığı’nın 09.12.2014 tarihli cevabi yazısına göre davacı …’ a geçirdiği trafik kazası sonucu sakatlanması nedeniyle 01.10.2016 tarihinden itibaren 13. derecenin 3. kademesi üzerinden 6. derece Türk Silahlı Kuvvetleri Vazife Malullüğü aylığı bağlanmış olduğu ve bağlanan gelirin ilk peşin sermaye değerinin 155.343,58-TL olduğu, bu miktarın belirlenen tazminat miktarından mahsup edilmesi gerektiği, söz konusu mahsup yapıldığında davacının talep edebileceği bir iş gücü kaybı tazminatı kalmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Dava, davacının vatani görevi sırasında acemi eğitimini tamamlayarak dağıtım izni bitimi asıl birliği emrine katılmak üzere giderken geçirdiği trafik kazası sonucu sürekli iş gücü kaybı düzeyinde yaralanması nedeniyle açılan tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece, davacının maddi tazminat istemi, davacıya bağlanan Türk Silahlı Kuvvetleri Vazife Malullüğü aylığının peşin sermaye değeri mahsup edilmek sureti ile reddedilmiştir.
Trafik kazasında, yolcu durumunda olan davacı kusursuzdur. Davacı er olup, sivil yaşamında sigortalı çalışmasının bulunmadığı anlaşılmaktadır. Olay sırasında sürekli iş göremez biçimde yaralanmış ve SGK Vazife Malullüğü Tespit Kurulu kararı ile davacıya vazife malullüğü aylığı bağlanmıştır. Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 16.07.2018 tarihli, 2015/13601 E., 2018/7200 K. sayılı dosyanın mahkemesine geri çevrilmesi kararı uyarınca mahkemece, SGK’ dan dava konusu kazada davacıya bağlanan vazife malullüğü aylığının peşin sermaye değerinin, ödemenin niteliği ve ödemenin zarar sorumlusu davalıya rücu imkanı bulunup bulunmadığı ve SGK tarafından yapılan ödeme nedeniyle açılmış rücu davası bulunup bulunmadığı, açılmış ise akıbetinin ne olduğu sorulmuş, SGK’nın cevabı yazısı ile davacıya bağlanan vazife malul aylığı ve ikramiyesinin rücuya tabi olmadığı ve konuya ilişkin kurumlarınca açılan bir dava bulunmadığı anlaşılmıştır. 5510 sayılı Kanunun 39/2. maddesi gereğince, malullük, vazife malullüğü veya ölüm hali, kamu görevlilerinin veya er ve erbaşlar ile kamu idareleri tarafından görevlendirilen diğer kişilerin vazifelerinin gereği olarak yaptıkları fiiller sonucu meydana gelmiş ise, bu fiillerden dolayı haklarında kesinleşmiş mahkumiyet kararı olanlar hariç olmak üzere, sigortalı veya hak sahiplerine yapılan ödemeler veya bağlanan aylıklar için SGK tarafından kurumlarına ve ilgilere rücu edilmez. Bu itibarla rücuya tabi olmayan aylıkların peşin sermaye değerinin daimi işgücü kaybı tazminatından mahsup edilmemesi gerekir. Tazminat yükümlüsü olan davalı, davacının SGK’ dan yasa gereği aldığı aylığın ödeyecekleri tazminattan indirilmesini isteyemez. Davacıya verdikleri zararın tam karşılığını ona ödemekle yükümlüdürler. Bu nedenlerle, davacı yararına maddi tazminata hükmedilmesi gerekirken mahkemece yazılı şekilde rücuya tabi olmayan vazife malullüğü aylığının peşin sermaye değeri mahsup edilmek sureti ile maddi tazminat isteminin reddine karar verilmesi doğru görülmediğinden kararın bozulması gerekmiştir.

Kararın Sonucuna ve Tam Künye Bilgilerine Erişin

Kararın sonucunu görmek, tam künye bilgileriyle kopyalamak ve PDF olarak indirmek için abone olun veya bir reklam filmi izleyin...