MahkemeYargıtay 11. Hukuk Dairesi
Esas No 2019 / ****
Karar No 2021 / ****
Karar Tarihi **.04.2021
Karşı OyYok

Karar Metni

MAHKEMESİ : BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

Taraflar arasında görülen davada Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi’nce bozmaya uyularak davanın kısmen kabulüne dair verilen 10.07.2019 tarih ve 2019/742 E. – 2019/788 K. sayılı kararın Yargıtay’ca incelenmesi davalı vekili tarafından duruşmalı, davacı vekili tarafından duruşmasız olarak istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, duruşma için belirlenen 06.04.2021 günü hazır bulunan davacı vekili Av. … ile davalı vekili Av. … dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkilinin davalıya taşıma hizmeti verdiğini, bu hususta taraflar arasında cari hesap ilişkisi bulunduğunu, müvekkilinin alt taşıyıcısı dava dışı Babaoğlu Nakliyat Ltd. Şti. tarafından taşınan emtianın 31.07.2013 tarihinde hasarlandığını, o esnada sigortacının hasar bedelini davalıya ödememesi üzerine davalının müvekkiline 538.995,36 TL (199.200.- EURO) tutarında hasar tazminat bedeli açıklamasıyla iade faturası düzenleyip bu miktar navlun ücretini müvekkiline ödemediğini, ancak sigortacı Güneş Sigorta A.Ş.’nin ileride 480.370.- TL hasar bedelini davalıya ödeyip hem müvekkili hem de alt taşıyıcı Babaoğlu Nakliyat Ltd. Şti. aleyhine rücu davası açtığını, kusur ve hasarın rücu dosyasında tartışıldığını, işbu davanın konusunun ise taşıma ücreti olduğunu, davalı aleyhine ücretin tahsili amacıyla başlatılan icra takibine nakliye bedelinin hasar bedeliyle mahsup edildiği gerekçesiyle itiraz edildiğini, davalının hasar bedelini sigortacısından tazmin ettiğinden ikinci kez hasarı müvekkilinden tahsiline çalıştığını ileri sürerek itirazın iptalini, icra inkar tazminatının tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, 25 elektrik panosundan 12 tanesinin taşımasının müvekkilinden habersiz olarak alt taşıyıcı Babaoğlu firmasına yaptırıldığını, kaza sonucu elektrik panolarının hasar gördüğünü, davacının kazayı müvekkiline haber vermeden panoları başka araçla taşıdığını, iş sahibinin üst düzey yetkililerinin şantiyede bulunduğu esnada malzemenin hasarlandığının tespit edildiğini, böylece iş sahibi yetkililerinde müvekkilinin ikinci el/ayıplı mal temin ettiği hususunda şüphe ve güvensizlik oluştuğunu, bu şüphenin giderilmesinin uzun zaman aldığını, güvensizlik ve taahhüt edilen işin teslimat süresinin uzaması sebebiyle müvekkilinin zayi olan mal bedelinden daha fazla zarar gördüğünü, hasarlı malzemeler sebebiyle yeni malzeme şipariş edildiğini, tarafların şipariş edilen malzeme bedeli kadar hasar tazminat bedeli faturası düzenlenmesi, sigortacının hasar bedelini ödemesi halinde dahi sigorta bedelinin müvekkiline ait olacağı hususunda şifaen anlaştıklarını, bu mutabakat doğrultusunda müvekkilinin 199.200.- EURO tutarındaki hasar tazminat bedeli açıklamalı faturayı düzenlediğini, davacının da defterlerine
kaydettiğini, sigortacının müvekkiline 486.710,23 TL tutarında hasar bedelini ödediğini, ancak bu bedelin zararı karşılamadığını, yeni sipariş edilen panoların önceki teslim tarihinden yaklaşık 5 ay sonra müvekkiline teslim edildiğini, böylece müvekkilinin işini gecikmeli yapabildiğini, bu sebeple de zararının doğduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
Bölge Adliye Mahkemesince, uyulan bozma ilamı ve tüm dosya kapsamına göre, İlk Derece Mahkemesinin 08.02.2017 tarihli kararında, davanın kısmen kabulüne, davalının 496.370,52 TL asıl alacak için itirazın iptaline, takibin bu miktar üzerinden takip tarihinden itibaren yasal faiz uygulanmak suretiyle devamına, fazlaya ilişkin talebin reddine, davalının itirazında haksız olduğu anlaşıldığından kabul edilen miktarın taktiren %20 oranında hesaplanan 99.274,10 TL icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verildiği, Bölge Adliye Mahkemesinin 16.06.2017 tarihli kararında alacağın yargılamayı gerektirmesi ve likit olmaması sebebiyle kararın kaldırılarak davanın kısmen kabulüne, davalının 496.370,52 TL asıl alacak için itirazının iptaline, takibin bu miktar üzerinden takip tarihinden itibaren yasal faiz uygulanmak suretiyle devamına, fazlaya ilişkin talebin ve davacının icra inkar tazminat talebinin reddine dair hüküm tesis edildiği, Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 28.03.2019 tarihli kararında alacağın likit nitelikte olduğu, bu nedenle icra inkar tazminatı isteminin kabulüne karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulduğu, uyulmasına karar verilen bozma ilamında da açıklandığı üzere, dava konusu alacağın likit nitelikte olduğu, davacının icra inkar tazminatı isteyebileceği gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile davalının 496.370,52 TL asıl alacak için itirazının iptaline, takibin bu miktar üzerinden takip tarihinden itibaren yasal faiz uygulanmak suretiyle devamına, fazlaya ilişkin talebin reddine, kabul edilen miktarın taktiren %20’si oranında hesaplanan 99.274,10 TL icra inkar tazminatının davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine karar verilmiştir.
Kararı, taraf vekilleri temyiz etmiştir.
Dosyadaki yazılara, Bölge Adliye Mahkemesince uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacı vekili ve davalı vekilinin bütün temyiz itirazları yerinde değildir.

Kararın Sonucuna ve Tam Künye Bilgilerine Erişin

Kararın sonucunu görmek, tam künye bilgileriyle kopyalamak ve PDF olarak indirmek için abone olun veya bir reklam filmi izleyin...