MahkemeYargıtay 11. Hukuk Dairesi
Esas No 2020 / ****
Karar No 2021 / ****
Karar Tarihi **.04.2021
Karşı OyYok

Karar Metni

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasında görülen davada Ordu 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nce bozmaya uyularak verilen 12.11.2019 tarih ve 2019/19-2019/246 sayılı kararın Yargıtay’ca incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkili ile davalı şirket arasındaki ticari ilişki kapsamında müvekkili tarafından 13.09.2007 ve 07.01.2008 tarihlerinde ithal edilen ”palm oil” cins ürünün sabun yapımında kullanılmak üzere davalıya satılıp teslim edildiğini, bu ürün ithal edilirken ”nihai kullanım izni ile sabun imalatında kullanılmak üzere” şeklinde taahhüt altına girildiğini, bu taahhüt için de müvekkili şirket tarafından gümrük müdürlüğüne toplamda 60.209,20 TL depozito bedeli ödendiğini, davalı firmanın taahhüt gereği verilen süre içerisinde bu imalatı gerçekleştirememesi nedeniyle depozitonun geri alınamadığını, bu nedenle davalıya gönderilen ihtarnameye olumlu cevap alınamadığından icra takibine geçildiğini, ancak davalının icra takibine de haksız şekilde itiraz ettiğini ileri sürerek itirazının iptali ile takibin devamına ve %40 oranında icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davaya konu ham maddenin belli bir süre içerisinde kullanılması gerektiği yönünde müvekkilinin herhangi bir taahhüdünün bulunmadığını, zaten satış tarihinden itibaren yaklaşık üç yıl boyunca da davacı şirketin taleplerinin olmadığını, davacının basiretli bir tacir gibi davranmadığını, müvekkili şirketin satın almış olduğu ham maddenin kendi mülkiyetinde olduğunu, dolayısıyla herhangi bir taahhüdü bulunmadığından sorumluluğu bulunmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda ve benimsenen bilirkişi raporuna göre, davacı tarafından 60,209.20 TL asıl alacak için 24.11.2010 tarihinde davalıa ihtarname gönderildiği, 24.11.2010 tarihi itibari ile temerrüt şartlarının oluştuğu, temerrüt tutarının 11,375.41 TL olduğunun tespit edildiği, davacının takip tarihi itibari ile takip talebinin asıl alacak 60,209.20 TL, faiz 11,375.41 TL olmak üzere toplam 71,584.61 TL olduğu, davasını ispat eden davacının davasının tespit edilen temerrüt faizi dikkate alınarak kısmen kabulüne karar verilmesi gerektiği, her ne kadar borçlu itirazında haksız ise de takip konusu alacağın bilirkişi raporu ile faiz kısmının 11.375,41 TL olarak tespit edilmesi sebebi ile takip konusu alacağın likit olmayıp yargılamayı gerektiren ve bilirkişi raporu ile hesap edilmesini gerektiren alacak olması sebebi ile icra inkar tazminatı koşullarının oluşmadığı anlaşıldığından icra inkar tazminatına hükmedilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararı, taraf vekilleri temyiz etmiştir.
1-Davacı vekilinin temyizi yönünden, alacak likit (belirlenebilir) olması nedeniyle mahkemece İİK 67/2. maddesi uyarınca hükmedilen alacak miktarı üzerinden davacı lehine icra inkar tazminatına hükmedilmemesi doğru görülmemiştir.
2- Davalı vekilinin temyiz istemine gelince, dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, işlemiş faiz yönünden temyiz istemine ilişkin ise, davacının davalıya noter aracılığıyla göndermiş olduğu 24.11.2010 tarihli ihtarnamede, ihtarnamenin tebliğ tarihinden itibaren 7 gün içinde borcun ödenmesi talep edilmiş olmakla, mahkemece ihtarnemenin tebliğ tarihi araştırılarak ihtarnamenin tebliğ edildiği tarihe 7 gün süre eklenmek suretiyle temerrüt tarihinin tespit edilerek bu tarihten icra takip tarihine kadar süre içerisindeki Merkez Bankasınca ticari işler için belirlenen değişen oranlarda avans faiz oranı dikkate alınarak bilirkişice yapılacak hesaplama sonucu işlemiş faizin hükme esas alınması gerekirken ihtarname tarihinin temerrüt tarihi olarak kabul edilmesi doğru görülmemiştir.

Kararın Sonucuna ve Tam Künye Bilgilerine Erişin

Kararın sonucunu görmek, tam künye bilgileriyle kopyalamak ve PDF olarak indirmek için abone olun veya bir reklam filmi izleyin...