Karar Metni
MAHKEMESİ : BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 11. HUKUK DAİRESİ
Taraflar arasında görülen davada İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 21.01.2020 tarih ve 2018/1026 E- 2020/47 K. sayılı kararın davalılar vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine , istinaf isteminin usulden reddine dair İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi’nce verilen 02.07.2020 tarih ve 2020/630 E- 2020/693 K. sayılı kararın Yargıtay’ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, davacı ile davalı şirket yetkilisi … arasında yapılan 04.10.2011 tarihli protokole göre davacının, davalı şirkete 371.590,70 TL borç vermesinin kararlaştırıldığını, diğer davalıların davalı şirketin bu borcunu teminen gayrimenkulleri üzerine ipotek tesis ettiklerini, davacının davalı şirketin banka hesap numarasına 262.041,00 TL yatırdığını, davacıya ödeme yapılmaması nedeniyle davalılar hakkında ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla takip başlatıldığını, davalıların haksız itirazı neticesinde takibin durduğunu ileri sürerek, itirazın iptaline, takibin devamına ve icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekili, 04.10.2011 tarihli protokolün dava konusu ipoteğin konusu olmadığını, protokolde iki ayrı borç ilişkisinden bahsedildiğini, birincisinin protokolde dökümü yapılan, ikincisinin davalıya verilecek borçlara ilişkin olduğunu, davacının ipotek senedinde belirtildiği üzere davalı şirkete verilen bir borç varsa buna ilişkin belge ve dekontları sunması gerektiğini belirterek davanın reddini istemiştir.
Mahkemece tüm dosya kapsamına göre; davacının, davalı şirkete parayı ödünç olarak havale ettiği yönündeki ispat yükünü yerine getirdiği, artık havale edilen paranın ödünç olarak değil de başka bir ilişki nedeniyle gönderildiği yönündeki ispat yükünün davalı tarafa geçtiği, davalıya söz konusu ispat yükünü yerine getirmesi için ilave delilleri olup olmadığı hususunun sorulduğu, davalı tarafça dava ile ilgili tüm delillerin bildirildiğinin beyan edildiği, davalının ispat külfetini yerine getiremediği gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile davalıların İzmir 23. İcra Müdürlüğünün 2015/4676 sayılı dosyasına yaptıkları itirazın kısmen iptali ile takibin 257.296,00 TL asıl alacak, 1.033,81 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 258.329,81 TL ile asıl alacağa icra takip tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte devamına, davalı şirketin sorumluluğun asıl alacak ve asıl alacağa icra takip tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile sınırlandırılmasına, takibin devamına karar verilen bölüm üzerinden hesaplanacak % 20 icra inkar tazminatının tahsiline karar verilmiştir.
Karara karşı davalılar vekilince istinaf isteminde bulunulmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesince, itirazın iptali davasında yetkili icra dairesinde takip yapılmış olmasının HMK’ nın 115/2. maddesi anlamında özel dava şartı olduğu, davacı tarafından başlatılan icra takibine karşı davalılar tarafından yapılan itirazda, takibin yetkisiz icra dairesinde açıldığına dair yetki itirazında bulunulmamış ise de; davadaki uyuşmazlığın şirket ile ortağı arasındaki ilişkiden kaynaklanmasına göre, bu ihtilafın HMK’ nın 14/2 maddesi uyarınca şirketin ikametgahı sayılan yer mahkemesinde görülmesi gerektiği, dosyada mevcut Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi örneğine göre davalı şirket merkezinin Yenimahalle/Ankara olduğu, İİK’ nın 50. maddesi ile HMK’ nın 14/2 cümlesi uyarınca davalı şirket aleyhine yapılan takip ve açılacak davaları yönünden şirket merkezinin bulunduğu yerdeki icra daireleri ve mahkemeleri yetkili olup, bu yetki kuralının kesin yetki niteliğinde bulunması nedeniyle mahkemece yargılamanın her aşamasında re’sen dikkate alınması gerektiği, buna göre, takibin yetkisiz icra dairesinde yapılmış olması nedeniyle HMK’ nın 114/2. maddesi uyarınca geçersiz icra takibine vaki itirazın iptaline ilişkin davanın HMK’ nın 115/2. maddesine göre usul yönünden reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde işin esasına girilerek hüküm tesis edilmiş olmasının doğru görülmediği, benzer bir davada bu yönde verilen kararın Yargıtay 11. HD’ nin 2019/2288 E, 2020/434 K kararıyla onanarak kesinleştiği, gerekçesiyle yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığından İzmir 1.Asliye Ticaret Mahkemesinin 21.01.2020 tarih 2018/1026 Esas 2020/47 Karar sayılı kararının resen kaldırılmasına, yetkili icra dairesinde takip yapılmamış olması sebebiyle HMK’ nın 114/2. ve 115/2. maddeleri uyarınca özel dava şartı yokluğundan itirazın iptali davasının usulden reddine, kaldırma kararının sebep ve şekline göre davalılar vekilinin istinaf itirazlarının incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurusunun HMK’nın 353/b-1 maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
Kararın Sonucuna ve Tam Künye Bilgilerine Erişin
Kararın sonucunu görmek, tam künye bilgileriyle kopyalamak ve PDF olarak indirmek için abone olun veya bir reklam filmi izleyin...