MahkemeYargıtay 11. Hukuk Dairesi
Esas No 2020 / ****
Karar No 2021 / ****
Karar Tarihi **.06.2021
Karşı OyYok

Karar Metni

MAHKEMESİ : BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 11. HUKUK DAİRESİ

Taraflar arasında görülen davada Isparta 2. Asliye Hukuk Mahkemesince verilen 17.10.2018 tarih ve 2017/34 E. – 2018/338 K. sayılı kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf istemlerinin esastan reddine dair Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi’nce verilen 31.10.2019 tarih ve 2019/105 E. – 2019/2065 K. sayılı kararın Yargıtay’ca incelenmesi davalı vekili tarafından duruşmalı, davacı vekili tarafından duruşmasız olarak istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, duruşma için belirlenen 31.05.2021 günü başkaca gelen olmadığı yoklama ile anlaşılıp hazır bulunan davalı vekili Av. … dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, davalı şirket tarafından dava dışı Baştok Tur. Ltd. Şti hakkında icra takibi başlatıldığını, takip nedeniyle davacıya 1., 2. ve 3. haciz ihbarnamelerinin gönderildiğini, yasal süresi içerisinde eldeki davayı açtıklarını, ancak davacının dava dışı borçlu şirkete her hangi bir borcunun bulunmadığını iddia ederek davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine ve kötü niyet tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davacının dava dışı borçlu şirketin ortağı olduğunu, bu nedenle davacıya haciz ihbarnamesi gönderilmesinin yasaya uygun olduğunu, İcra İflas Kanunu’nun 89. maddesi uyarınca ispat külfetinin davacıda olduğunu, davacının 1. ve 2. haciz ihbarnamelerine itiraz etmeyerek eldeki davanın açılmasına sebebiyet verdiğini savunarak davanın reddi ile davalı yararına tazminat istemiştir.
İlk Derece Mahkemesi’nce, davacının dava dışı şirketin ortağı olduğu, ancak ödenmemiş sermaye borcunun bulunmadığı, ayrıca her hangi bir hak ve alacağının olmadığı, bu durumun bilirkişi raporu ile belirlendiği, davacının şirket ortağı olması nedeniyle kendisine haciz ihbarnamesi gönderilmesinin yasaya uygun olduğu, davalının hakkında dava açılmasına sebebiyet vermediği gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile davacının kendisine gönderilen haciz ihbarnamelerinden dolayı borçlu olmadığının tespitine, kötü niyet tazminatı talebinin reddine ve yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi’nce, (1) dosya içerisinde mevcut bilirkişi raporu incelendiğinde, dava dışı borçlu şirketin ortaklarından 351.181,21 TL alacaklı olduğuna dair kayıt bulunduğu, dosyaya sunulan muavin defter kaydında söz konusu borcun dava dışı diğer ortak …a ait olduğu yönünde açıklamalara yer verildiği, öte yandan alınan bilirkişi -raporu kapsamında 5.000,00 TL sermayesi olan dava dışı borçlu şirkete ortakların sermaye borcunun bulunmadığının belirtildiği, her ne kadar dava dışı şirkete ait ticari defterlerin dosyaya sunulmadığı, bu suretle defter kayıtları ile muavin defter ve detay mizan kayıtlarının birbirlerini doğrulayıp doğrulamadığının belirlenemediği ve davacının dava dışı şirkete borçlu olmadığının şirket defterleri incelenerek ortaya konulamadığı düşünülebilirse de, her zaman düzenlenebileceği ileri sürülen detay mizan ve muavin defter kayıtlarında şirketin ortak …tan alacaklı olduğuna dair hiç kayıt oluşturulmaması dahi mümkünken bunun yapılmadığı, bu suretle söz konusu kayıtlara itibar edilmesi gerektiği, açıklanan nedenlerle davalı vekilinin istinaf başvurusunun reddine karar verildiği, (2) davacı vekilinin müvekkili yararına vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğini, ayrıca davanın tamamının kabul edilmesi gerektiğini istinaf nedenleri olarak gösterdiği, davacı tarafın kendisine gönderilen 1. ve 2. haciz ihbarnamelerine itiraz etmediği ve 3. haciz ihbarnamesinin ardından eldeki davayı açtığı, davalının kendisi hakkında dava açılmasına sebebiyet vermediği, bu sebeple davacı yararına vekalet ücretine ve yargılama giderlerine hükmedilmemesinin isabetli olduğu, ilk derece mahkemesi tarafından davanın ”kısmen kabulü” ibaresi kullanıldıktan sonra davanın esası yönünden tümden kabulü sonucunu doğuracak şekilde hüküm kurulduğu ve reddedilen talebin kötü niyet tazminatına ilişkin olduğu anlaşıldığından, davacı vekilinin ilk derece mahkemesi kararına ilişkin istinaf başvurusunun esastan reddi gerektiği gerekçesiyle yukarıdaki (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin, (2) nolu bend uyarınca davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Karar, taraf vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.
(1) Davalı vekilinin temyiz itirazları bakımından; Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurusunun HMK’nın 353-b-1 maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından davalı vekilinin temyiz itirazlarının reddi gerekir.
(2) Davacı vekilinin temyizine gelince; ilk derece mahkemesince davacıya gönderilen haciz ihbarnamelerinden davacının borçlu olmadığının tespitine karar verilmiştir. Davacı, kendisine gönderilen birinci ve ikinci haciz ihbarnamelerine itiraz etmese de İİK m. 89 uyarınca menfi tespit davası açabilecektir. Bu madde uyarınca açtığı menfi tespit davası lehine sonuçlandığından davacı yararına yargılama giderleri ve vekalet ücreti takdir edilmemesi ve davacı vekilinin bu yöne ilişen istinaf talebinin Bölge Adliye Mahkemesi’nce reddi yerinde görülmediğinden Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulması gerekmiştir.

Kararın Sonucuna ve Tam Künye Bilgilerine Erişin

Kararın sonucunu görmek, tam künye bilgileriyle kopyalamak ve PDF olarak indirmek için abone olun veya bir reklam filmi izleyin...