Karar Metni
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ (TİCARET MAHKEMESİ SIFATIYLA)
TÜRK MİLLETİ ADINA
Taraflar arasında görülen davada Düzce 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nce bozmaya uyularak verilen 24.11.2020 tarih ve 2016/647 E. – 2020/362 K. sayılı kararın duruşmalı olarak Yargıtayca incelenmesi davacılar vekili ve katılma yoluyla davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçelerinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, duruşma için belirlenen 23.11.2021 günü hazır bulunan davacılar vekili Av……, davacı şirket temsilcisi … ve davalı … ile vekili Av. … dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacılar vekili, davalının müvekkili şirketin ortağı ve münferiden temsile yetkili müdürü iken 04.04.2007 tarihinde ortaklıktan ayrıldığını, davalıya bu nedenle her birisi (11.664) TL bedelli 10 adet bono verildiğini, daha sonra yapılan incelemede gerçek alacak-borç durumun farklı olduğunun ve davalının sebepsiz zenginleştiğinin anlaşıldığını, davalının bonolara dayanarak icra takibine giriştiğini ve icra tehdidi altında iki adet bononun ödendiğini ileri sürerek, anılan bonoların iptalini, (28.152,97) TL’nin davalıdan istirdadını, (3.536,63) TL fazla tahsil edilen meblağın ve %40 kötüniyet tazminatının davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davacının haksız iddialarla borcun ödenmesini geciktirmeye çalıştığını savunarak davanın reddini istemiş, %40 oranında tazminatın davacıdan tahsilini talep etmiştir.
Mahkemece, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda, 04/04/2007 tarihli protokol içeriği incelendiğinde, payını devredecek davalı ile payı devralacak davacı … arasında, resmi devir işlemleri öncesinde iki tarafça şirketin durumu incelenerek hazırlandığının anlaşıldığı, bu anlaşmanın tarafların serbest iradeleri ile hazırlanan ve sonuca bağlanan karşılıklı ibra niteliğinde belge olduğu, akabinde hisse devrinin usulüne uygun olarak gerçekleştirilip tescil ve ilan edildiği, devamında protokol hükümlerinin gerek davacı …, gerekse de sözleşme dışı davacı şirket tarafından yerine getirildiği, şirketin reel fiili envanterine göre hazırlanan protokolün tarafların serbest irade ve tespitlerine göre tanzim edildiği, davacı …’ın ileri sürdüğü iddialarını protokol düzenlenmeden önce şirket kayıtları üzerinde yapacağı incelemeler neticesinde ileri sürmesi gerektiği, davacı …’ın hile ve kandırılma iddialarının esaslı bir temele dayanmadığı, bu açıdan davalının haksız kazanç sağladığı yönündeki iddiaların ispat edilemediği anlaşıldığından davacıların taleplerinin reddine, davacıların kötü niyetleri ispat edilemediğinden davalının kötü niyet tazminatı verilmesi talebinin reddine karar verilmiştir.
Kararı davacılar vekili-katılma yoluyla davalı vekili temyiz etmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına, davacının dava dilekçesinde serbest iradesiyle düzenleyip imzalamış olduğu 04.04.2007 tarihli protokol nedeniyle aldatıldığını ileri sürmüş ise de aldatıldığına dair delil getirmemiş bulunmasına, dava dilekçesinde davacıya bırakıldığı belirtilen alacak kalemlerinin protokol tarihinden önce ve sonra davalı tarafından tahsil edildiği iddia edilmesine rağmen bu alacakları davanın bu aşamasına kadar somutlaştırmadığı gibi ispata yarar delil de getirmemesine, yine dava dilekçesinde şirketin bazı borçlarının hesapta gösterilmediğini söylemesine rağmen borçların kimlere ait olduğu hususunun da açıklanmamış olmasına ve değişik iş dosyasındaki tespit talebi ile bilirkişi raporunun da yalnızca davacıların ileri sürdüğü ancak somut delillerle ispatlanamayan hususlara dayalı olarak düzenlendiği anlaşılmakla davacılar vekilinin temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2- Davalı vekilinin temyiz itirazlarına gelince, İcra İflas Kanunu 72/4. maddesi gereğince, mahkemece icra takibinden sonra açılan menfi tespit davası nedeniyle icra veznesine giren paranın davalıya ödenmemesi hususunda ihtiyati tedbir kararı verildiği anlaşılmakla, bu durumda davalı yanın alacağını geç almaktan doğan zararlarının davacı tarafça karşılanması amacıyla tazminat hükmedilmesi gerekirken, kötüniyetin ispat edilemediği gerekçesiyle davalının işbu talebinin reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
Kararın Sonucuna ve Tam Künye Bilgilerine Erişin
Kararın sonucunu görmek, tam künye bilgileriyle kopyalamak ve PDF olarak indirmek için abone olun veya bir reklam filmi izleyin...