MahkemeYargıtay 11. Hukuk Dairesi
Esas No 2019 / ****
Karar No 2020 / ****
Karar Tarihi **.03.2020
Karşı OyYok

Karar Metni

MAHKEMESİ : ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

Taraflar arasında görülen davada Ankara 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 17/04/2018 tarih ve 2012/173 E- 2018/134 K. sayılı kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin kabulüne dair Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi’nce verilen 04/07/2019 tarih ve 2018/1350 E- 2019/752 K. sayılı kararın Yargıtay’ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkili Prof. Dr. … ile Dr. …’in, seri kitaplar kapsamında “Dahiliye Soruları” adı ile TUS sınavına yönelik kitap hazırladıklarını, 2003’ten itibaren ise kitabın TUSDATA Yayınları ve yan kuruluşu olan Klinisyen Yayınlarından çıktığını, ancak bu kitap dolayısıyla anılan şirket tarafından müvekkiline hiçbir telif ödemesi yapılmadığını, kitabın toplamda 13 baskı yaptığını, iki cilt halindeki kitabın 2012 yılı satış fiyatının 200 TL olduğunu, her baskının iki cilt halinde 5.000 adet olduğundan hareketle 6.000.000 TL üzerinden telif ücreti talep ettiklerini, FSEK md. 68 gereğince şimdilik 20.000 TL tazminatın tahsilini istediklerini, editör olarak davacı ile dava dışı Dr. …’in ortak telif hakkı sahibi olduklarını, davacının eşinin söz konusu dava ile hiçbir ilgisinin olmadığını, şirket ortaklığından ayrılma nedeniyle yapılan hisse devrinin telif haklarını kapsamadığını, davalının davacıya ait hakların kendilerine devredildiğine dair belge sunamadığını, davacının şirkete kuruluş aşamasında değil 04.09.2004-04.05.2005 tarihleri arasında ortak olduğunu, bu nedenle eserlerin şirkete sermaye olarak konmuş olmasının mümkün bulunmadığını ileri sürerek, 30.12.2015 havale tarihli ıslah dilekçesi ile 95.645,00 TL telif alacağının, haksız fiil tarihinden itibaren avans faiziyle birlikte tahsilini talep etmiştir.
Davalı vekili, davacı ile müvekkilinin yönetim kurulu başkanı …’in ilk olarak adi ortaklık şeklinde başladıkları yayıncılık faaliyetlerini daha sonra müvekkili şirket çatısı altında devam ettirdiklerini, ancak başlangıçta davacının Devlet memuru olduğundan, şirkette eşi …’in ortak göründüğünü, daha sonra davacının eşine ait payı devir aldığını, ilerleyen süreçte davacının şirket hisselerini 05.04.2005 tarihli hisse devri ve ortaklığın tasfiyesi sözleşmesine bağlı olarak müvekkilinin yönetim kurulu başkanı …’e devrettiğini, davacı ve eşine hisse devrine karşılık toplam 2.360.000 TL ödendiğini, davacının uzun yıllar sonra hak iddia etmesinin dürüst davranma ilkesine aykırı olduğunu, kitapların davacının rızasıyla basıldığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece tüm dosya kapsamına göre; davaya konu “Dahiliye Soruları” adlı kitabın ilim ve edebiyat eseri olduğu, söz konusu eserin, davacı tarafından üretilmediği, diğer bir ifadeyle davacının eser sahibi olmadığı, ancak mali hak sahibi bulunduğu, davalı tarafın 12.12.2012 havale tarihli cevap dilekçesi ekinde sunduğu devir belgelerinin geçerli olmadığı, zira eser sahiplerinin haklarını zaten 1997 yılında devrettiklerinin kabulünün gerektiği, 1997 yılında yapılan sözleşmelerle davacıya ve dava dışı …’e devredilen mali hakların, 2005 yılında hisseler satılırken alınan bedele kitapların telif haklarının dahil olmadığı, davaya konu eserin, davalı firma tarafından çoğaltılıp satılmakta olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabul ile 84.020,00 TL telif ücretinin dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiş, karara karşı davalı vekili istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesince, dosya üzerinden yapılan istinaf incelemesinde; davacı ile dava dışı … arasındaki ilişkinin 1996 yılına kadar dayandığı, 1998 yılından bu yana dava konusu eserin ve bununla birlikte birçok eserin basımını birlikte gerçekleştirdikleri, davacı … ve dava dışı …’in dava konusu eseri meydana getiren yazarları bulup biraraya getirdiği ve eserde editör olarak kendi isimlerinin yer aldığı, eserden kaynaklı telif haklarını da birlikte kullandıkları, 2002 yılında dava dışı … ve davacının eşi …’in birlikte davalı şirketi kurdukları, davacının da bu şirkete 2004 yılında ortak olduğu, şirketin kurulmasıyla birlikte dava konusu eserin basımının da davalı şirket tarafından yapılmaya başlandığı, eserin davalı şirket tarafından gerçekleştirilen basıları nedeniyle davacı ve dava dışı …’e telif bedeli adı altında herhangi bir ödemenin yapılmadığı, davacı … ve eşi …’in toplam 2.360.000,00 TL bedel karşılığı hisselerini dava dışı …’e devrederek şirket ortaklığından 05.04.2005 tarihi itibariyle ayrıldıkları, devir esnasında hisse devir sözleşmesi ile davacı …’in sözleşmedeki şartlar yerine getirildiği sürece, sözleşmenin imza tarihi itibariyle 2 yıl boyunca “Patoloji soru kitabı” haricinde Tıpta Uzmanlık Sınavı konusunda direkt ya da dolaylı ticari iş yapmayacağını taahhüt ettiği, söz konusu yasağın bir nevi rekabet yasağı sözleşmesi mahiyetinde olduğu, sonrasında eserin basılarının yine davalı şirket tarafından gerçekleştirildiği, davacının, söz konusu eylemleri bilmesine ve eserin yeni basılarından haberdar olmasına rağmen, işbu davanın açılış tarihi olan 2012 yılına kadar sessiz kaldığı, davalıya bir ihtar göndermediği gibi herhangi bir hak talebinde de bulunmadığı, bu kadar uzun süre sessiz kaldıktan ve karşı tarafta artık dava açmayacağına dair güven oluşturduktan sonra, işbu davayı açarak eser sahipliğine dayalı telif haklarını talep etmesinin, Türk Medeni Kanunu’nun 2. maddesinde düzenlenen dürüstlük kuralına aykırı olduğu gözetildiğinde, davacının sessiz kalma suretiyle hak kaybına uğradığının kabulü ile davanın reddi yönünde hüküm kurulması gerektiği (Yargıtay 11. HD.’nin 08.02.2018 tarih ve 2016/5039 E.- 2018/924 K., aynı tarih ve 2016/5044 E.- 2018/923 K., aynı tarih ve 2016/5038 E.- 2018/921 K.) gerekçesiyle davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, mahkeme kararının kaldırılmasına, davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
İlk Derece Mahkemesince verilen karara yönelik olarak yapılan istinaf başvurusu üzerine HMK’nın 355 vd. maddeleri kapsamında yöntemince yapılan inceleme sonucunda Bölge Adliye Mahkemesince esastan verilen nihai kararda, dosya kapsamına göre saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kurallarına aykırı bir yön olmadığı gibi HMK’nın 369/1. ve 371. maddelerinin uygulanmasını gerektirici nedenlerin de bulunmamasına göre usul ve yasaya uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.

Kararın Sonucuna ve Tam Künye Bilgilerine Erişin

Kararın sonucunu görmek, tam künye bilgileriyle kopyalamak ve PDF olarak indirmek için abone olun veya bir reklam filmi izleyin...