Karar Metni
MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
Taraflar arasında görülen davada Ankara 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 15/11/2018 tarih ve 2014/380-2018/821 sayılı kararın Yargıtay’ca duruşmalı olarak incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş olup, bazı noksanlıkların ikmali için mahalline iade edilen dosyanın eksikliklerin giderilmesinden sonra gönderildiği anlaşılmakla, duruşma için belirlenen 17/12/2013 günü hazır bulunan davacı vekili Av. … ile davalı vekili Av. … dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, davalıya işyeri poliçesi ile sigortalı müvekkiline ait işyerinden ekonomik değere sahip mallarının çalınmasına rağmen ödeme yapılmadığını ileri sürerek, şimdilik 500,00 TL’nin, 08.04.2005 tarihli ıslah dilekçesi ile de 60.000.- TL’nin temerrüt faizi ile tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, müvekkilince yapılan incelemede hırsızlık olayının gerçekleşmediğinin ve tazminat taleplerine ilişkin ibraz edilen faturaların mal karşılığı verilmediğinin tespit edildiğini, davacının düzmece faturalar ile müvekkili şirketi dolandırmaya kalkışması ile ilgili hakkında suç duyurusunda bulunulduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece uyulan bozma ilamına göre, ceza ve mevcut dava dosyasının içeriği, bütün olarak değerlendirildiğinde, davacı şirketin iş yeri sigorta poliçesi ile davalı şirket nezdinde sigortalı olan iş yerinde meydana gelen hırsızlık sonucu 60.854,13 TL tutarında zararın oluştuğu, bu nedenle oluşan zararın 60.000,00 TL’lik bölümünü istemekte haklı olduğu gerekçesiyle davanın kabulü ile 60.000,00 TL’nin (500,00 TL’lik bölümüne 12/04/2004, 59.500,00 TL’lik bölümüne 08/04/2005 tarihinden itibaren uygulanacak) değişen oranlarda avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine karar verilmiştir.
Karar, davalı vekili temyiz etmiştir.
1- Dava, işyeri sigorta sözleşmesinden kaynaklanan tazminat istemine ilişkin olup, mahkemece davanın kabulüne dair verilen kararın davalı vekilince temyizi üzerine yapılan inceleme neticesinde, Dairemizin 17.12.2020 tarih ve 2019/2157 Esas 2020/5945 Karar sayılı ilamı ile Kocatepe Vergi Dairesi’nin 20.12.2016 havale tarihli yazısında, davacı şirketin bilinen adresinde bulunamaması sebebiyle mükellefiyet kaydının 30.06.2009 tarihinde re’sen terk ettirildiğinin belirtildiği; buna istinaden Dairemizce UYAP ve MERSİS sistemleri üzerinden yapılan araştırmada, davacı şirketin ”terkin” durumunda olduğu görülmüş, davacı şirketin sicilden terkin edilip edilmediğinin Ticaret Sicil Müdürlüğü’nden sorularak araştırılması ve sicilden terkin edildiğinin belirlenmesinden sonra dosyanın Dairemize gönderilmesini teminen dosyanın mahalline geri çevrilmesine karar verilmiştir.
Mahkemece, Afyonkarahisar Ticaret Sicil Müdürlüğü’nün 05.03.2021 tarih 0229 sayılı yazısında, 6575 ticaret sicil numarasında tescilli bulunan Sadık Gıda Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi unvanlı şirketin sicil kaydının TTK Geçici 7. md uyarınca 25/08/2014 tarihinde resen silindiğinin tespit edildiğinin belirtilmesi üzerine dosya Dairemize gönderilmiştir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun geçici 7. maddesinde yer alan düzenlemeye göre “01.07.2015 tarihine kadar aşağıdaki hâlleri tespit edilen ya da bildirilen anonim ve limited şirketler ile kooperatiflerin tasfiyeleri ve ticaret sicilinden kayıtlarının silinmesi, ilgili kanunlardaki tasfiye usulüne uyulmaksızın bu madde uyarınca yapılır. a) 24.6.1995 tarihli ve 559 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Hükmünde Kararname gereğince, sermayelerini anılan Kanun Hükmünde Kararname ile öngörülen tutarlara çıkarmamış anonim şirketler ile limited şirketler. b) Bu Kanunun yürürlük tarihinden önce veya 01.07.2015 tarihine kadar münfesih olan anonim ve limited şirketler. c) Kooperatifler Kanunu hükümlerine göre herhangi bir nedenle dağılmış olan kooperatifler. d) Sebebi ne olursa olsun aralıksız son beş yıla ait olağan genel kurul toplantıları yapılamayan anonim şirketler ile kooperatifler. e) Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce tasfiye işlemlerine başlanılmış ancak genel kurulun toplanamaması nedeniyle ara bilançoları veya son ve kati bilançosu genel kurula tevdi edilemediği için ticaret sicilinden terkin işlemi yapılamayan şirket ve kooperatifler.
Davacı veya davalı sıfatıyla devam eden davaları bulunan şirket veya kooperatiflere bu madde hükümleri uygulanmaz. ”
Bu hükme göre, elde açılmış ve görülmekte olan dava bulunduğuna göre, ticaret sicil müdürlüğünce terkin işlemi yapılması mümkün olmamakla birlikte, şirket terkin edildiğinden davacı şirketin dava ehliyeti ortadan kalkmış bulunmaktadır.
Dava ehliyeti; 6100 sayılı HMK’nın 51. maddesinde açıkça düzenlenmiş olup kişinin kendisinin veya yetkili kılacağı bir temsilci aracılığı ile bir davayı takip etme ve usul işlemlerini yapma ehliyetini ifade eder. Dava ehliyeti, medeni (maddi) hukuktaki TMK’nın 9. maddesinde düzenlenen medeni hakları kullanma (fiil) ehliyetinin usul hukukunda büründüğü şekil olarak anlaşılmalıdır. Buna göre; medeni hakları kullanma ehliyeti bulunan her gerçek ya da tüzel kişi dava ehliyetine sahip kabul edilmelidir.
HMK’nın 114/1-d maddesinde açıkça düzenlendiği üzere dava ve taraf ehliyeti dava şartlarındandır. Dava şartları davanın başlangıcından sonuna kadar bulunması gereken şartlarıdır. Eş deyişle dava açan ve davalı konumunda bulunan her gerçek ya da tüzel kişi bu davanın devamı ve hüküm kesinleşinceye kadar bu ehliyetini korumuş olmalıdır.
6102 sayılı TTK’nın 588. maddesine göre limited şirketlerin tüzel kişilik kazanmaları ticaret siciline tescil edilmiş olmaları şartına bağlıdır.
Bu hükümler ve yapılan açıklamalar ışığında somut olaya gelince; davanın açıldığı tarih itibariyle dava ehliyeti bulunan davacı şirketin davanın devamı sırasında ve hükümden önce yapılan terkin ile dava ehliyeti ortadan kalkmış durumdadır. Bu durum, taraf teşkiline ve dava şartlarına ilişkin bulunduğundan davanın her aşamasında re’sen nazara alınması gereken bir durumdur.
O halde mahkemece, davacı şirketin davanın devamı sırasında terkin edilmekle dava ehliyetini kaybetmesi sebebiyle davacı şirketin ihya edilerek yeniden sicile kaydının sağlanması ve usulünce taraf teşkili sağlanarak, davaya devamla esas hakkında karar verilmesi gerekmekte olup, hükmün açıklanan bu sebeple resen bozulması gerekmiştir.
2- Bozma sebep ve şekline göre davalı vekilinin temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına,
Kararın Sonucuna ve Tam Künye Bilgilerine Erişin
Kararın sonucunu görmek, tam künye bilgileriyle kopyalamak ve PDF olarak indirmek için abone olun veya bir reklam filmi izleyin...